6 dk.
25 Şubat 2024
Eşimle Cennette Kavuşacak mıyız?-gorsel
Youtube Banner

Eşimle Cennette Kavuşacak mıyız?

Soru: Bir yıllık evliyken eşimi ani bir şekilde kaybettik. Allah merhamet edip cennetine kabul buyurursa eşlerin cennetteki durumu nedir? Cennette kavuşma var mıdır?

 

Cevap: Bu konuda hükmü net, işareti açık veya delaleti kesin ayet ve hadis bulunmamaktadır. Örneğin;

 

Şüphesiz cennetlikler o gün nimetlerle meşguldürler, zevk sürerler. Onlar ve eşleri gölgelerde koltuklara yaslanmaktadırlar. Onlar için orada meyveler vardır. Onlar için diledikleri her şey vardır.”1 ayetinde geçen “Ezvâcihim” (Onların eşleri) ibaresinden bazı alimler dünyada aralarında karı-koca hukuku bulunan eşleri anlamışlarsa da bazı alimler bu ayete hem erkeklerin hem kadınların cennetteki ve cennete özel eşleri olarak mana vermişlerdir. Yine “Ey ayetlerimize iman eden ve Müslüman olan kullarım! Bugün size korku yoktur, siz üzülmeyeceksiniz de. Siz ve eşleriniz sevinç ve mutluluk içinde cennete giriniz.”2 ayetinde geçen “Siz ve eşleriniz” ibaresinin hem bilinen anlamıyla eşler/karı-kocalar anlamına gelebileceği hem de birbirlerine yakın olan herkesi kapsayabileceği şeklinde anlaşılmıştır.3

 

Diğer yandan bu ve benzeri ayetlerden eşlerin cennette birlikte olacaklarına dair işaretler çıkarılabilse de bu beraberliğin mahiyetinin tam olarak ne olduğu belli değildir. Benzeri bir durum anne-babalar ve çocukları arasındaki ilişki için de geçerlidir. Çünkü cennette herkes en azından yaş olarak eşit olacaktır. Bu durumda anne-baba ve çocuk ilişkilerinin nasıl olacağı hakkında tam olarak bir şeyler tahayyül etmek dünya şartlarına göre düşünmek zorunda olduğumuz için pek mümkün olmamaktadır.

 

Konuyla ilgili hadislere baktığımızda bazı açıklamaların olduğunu görebiliriz ancak bu hadisler de senet açısından sahih görülmemiştir.

 

Örneğin bir hadiste Hz. Ümmü Seleme validemiz Efendimiz’e (sas) şu soruyu sorar: “Dünyada bizden bir kadın; üç veya dört kişiyle evleniyor. Sonra ölüp Cennete giriyor ve bunlar da onunla Cennete giriyorlar. Bunlardan hangisi onun kocası olacak?”

 

Efendimiz (sas) şu cevabı verir: “Ey Ümmü Seleme! Muhayyer bırakılır (istediğini seçmesi söylenir) ve bu kadın huyu en güzel olanını seçer ve: “Ey Rabbim! Bu, dünyadayken bana karşı en iyi olandı. Bunu benimle evlendir.” der. Ey Ümmü Seleme! Güzel ahlak, dünya ve ahirete bedeldir.” Bu hadis, hadis alimlerince zayıf kabul edilmiştir.4 Dolayısıyla bu hadisten kesin bir hükme varmamız pek makul değildir.

 

O hâlde sonuç olarak diyebiliriz ki; dünyadaki yakınlıklar cennette de devam edecektir ancak bunun mahiyeti, ilişkilerin ne ölçüde ve hangi seviyede olacağı hakkında net bir bilgimiz yoktur.

 

Evlilik Romantizmi

 

Bizler evliliği fazlasıyla romantize etmeye eğilimli olabiliriz. Özellikle gençler evliliğin reel ve maddi-manevi ihtiyaçlara bakan yönünden çok duygusallığına daha fazla önem verebilmektedirler. Ancak Efendimiz (sas) ve sahabenin önde gelenleri meseleyi böyle görmemişlerdir.

 

Efendimiz (sas) döneminde Ebu Seleme (ra) ve Ümmü Seleme (rh.a) birbirlerini seven hatta birbirlerine düşkün denilebilecek bir karı kocadır. Ebu Seleme, Uhud savaşında yaralanmış ve muhtemelen sağlık durumunun kötüye gittiği bir gün de Ümmü Seleme kocasına şöyle demiştir: “Duyduğuma göre kendisi de kocası da cennetlik olan bir kadının kocası ölür de ondan sonra evlenmezse Allah onları Cennette bir araya getirir. Adam da karısından sonra evlenmezse Allah onları yine Cennette bir araya getirirmiş. Gel seninle birbirimize söz verelim ve içimizden hangimiz önce ölürse geride kalan evlenmesin.” Hanımının bu teklifi üzerine Ebu Seleme önce Ümmü Seleme’den kendisine itaat etmesi yani sözünü dinlemesi hususunda söz alır ve şunları söyler: “Sen beni dinle ve ben öldükten sonra sen evlen!” Ardından da hanımı için şöyle dua eder: “Allah’ım! Benden sonra Ümmü Seleme’ye benden daha hayırlı bir koca nasip et. Onu üzmesin ve incitmesin.” Nihayet Ebu Seleme (ra) vefat edince Ümmü Seleme validemiz günlerce gözyaşı dökmüş ve Efendimiz’e (sas) ne yapması gerektiğini sormuş, Efendimiz de kendisine kocasından daha hayırlı bir eş için Allah’a dua etmesini söylemiştir. Ümmü Seleme’ye önce Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer evlilik teklifinde bulunmuş ancak Ümmü Seleme kabul etmemiştir. Ardından Efendimiz (sas) bizzat evlenme teklif etmiş, bu sefer Ümmü Seleme validemiz kabul etmiş ve müminlerin annelerinden olmuştur.5

 

Bu durum, siyeri ve sahabe dönemindeki uygulamaları bugünün değer yargıları ve hayalperestliği yahut romantik duyguları ile okuyanlar tarafından tuhaf karşılanabilir. Çünkü bizler hem erkek hem kadın taraf için eşi ölenin eşine sadakat içinde kendisinin de ölene kadar bir daha evlenmemesini bekler ve böyle davrananlara saygı duyarız. Aksi davranışları ise kınayabiliriz. Ancak ne evlilik böylesi duygulara feda edilebilecek bir kurumdur ne de Allah ve Rasulünün beklediği budur.

 

Ayrıca Ümmü Seleme (rh.a) validemizin Hz. Aişe (rh.a) validemizden sonra Efendimiz’in (sas) eşleri içinde en çok hadis rivayet eden kişi olması, Efendimiz’den sonra da kendisine danışan müminlerin pek çok sorununu çözmesi ve böylece gelecek nesillere önemli bir fıkıh birikimi bırakmış olması çok önemlidir. Çünkü kocasının vefatından sonra hiç evlenmemiş olsaydı bizler onun rivayet ettiği hadislerden ve sonraki nesillere aktardığı birikimlerinden büyük ihtimalle mahrum kalacaktık.

 

Diğer yandan insanların çoğu kendilerini hakikaten mutlu edecek şeyi tam olarak bilmezler. Hatta neye ihtiyaç duyduklarını da tam olarak anlamazlar. Dolayısıyla insanlar, kendisiyle mutlu olacağını düşündüğü kişiyle mutsuz olabileceği gibi bunun tersi de mümkündür. Asıl önemli olan da cenneti kazanmak, hiç de ucuz olmayan cenneti kazanmak için dünyada gerekli maddi-manevi performansı sergileyebilmektir. “Kendinizi ve ailenizi ateşten koruyun.”6 ayetine itaat ederek cehennemden korunma konusunda birbirlerine yardımcı olan eşler eğer cennete girmeyi başarırlarsa zaten kullarını kendilerinden daha iyi bilen Allah Teala onları en mutlu edecek durumu onlar için takdir edecektir.

 

Asıl düşünülmesi gereken; “Kulakları sağır eden o ses geldiğinde, kişi kardeşinden, anasından, babasından, eşinden ve oğullarından kaçar. O gün, herkesin kendine yetip artacak bir derdi vardır.”7 ayetiyle anlatılan mahşer tablosundaki zorlukları kolaylaştırmak için bu dünyada ne yapılması gerektiğini düşünmek ve bunun üzerine çalışmaktır.

 

Allah Teala’dan eşlerimizi ve ailelerimizi kazanamayacağımız imtihanlar hâline getirmemesini diler ve dileniriz.

 


 

1 ) Yasin, 55-57

2 ) Zuhruf, 68-70

3 ) Maturidi, Tevilat, c. 9, s. 184

4 ) Mecmauzzevaid, c. 18 s. 565

5 ) Müslim, Cenaiz, 3; Müsned, IV, 27-28

6 ) Tahrim, 6

7 ) Abese, 34-37