8 dk.
26 Mayıs 2022
Hangi dini eserleri okuyalım | Güvenilir dini kaynaklar-gorsel
Youtube Banner

Hangi dini eserleri okuyalım | Güvenilir dini kaynaklar

Soru: Dini kaynakları okumak istiyoruz fakat güvenilir kaynak bulmakta zorlanıyoruz. Sizin önerebileceğiniz tarafsız kaynaklar var mıdır? 
 

Cevap: Aslında dini kaynaklar, üstelik de tarafsızlık meselesi birbirinden geniş konular. 

Tarafsızlık kelimesi dini meselelerin bir kısmında anlamlı olsa da çoğu yer için pek de anlamlı bir ibare değildir. Nihayetinde dinin yoruma bağlı kısımlarında anlamak ve yorumlamak; yorumlayanın zekasına, bilgisine, kültürüne, dünyaya-hayata bakışına, mizacına, zihninde oluşturduğu ideal dünya tasavvuruna ve kişisel paradigmalarına bağlı olduğu için o konuda tarafsızlık pek mümkün olmaz. Bu da aynı mezhepler gibi, bir açıdan farklı şeyler söyleyen ama başka açıdan kendi dünyalarıyla ilgili yaklaşımları sunan farklı yorumlara yol açabilir.
 

Aslında dinin yorumlanmasına dair çeşitlilik bulunması her zaman ve her durumda kötü bir şey değildir. Mesela zaten halkının çoğu Müslüman olan bir ülkede yaşayan, bulunduğu şehirde ya da beldede kendi işinde gücünde sıradan bir hayat süren, yabancı dil bilmeyen, dünyaya çok açık olmayan bir insan bu bağlamdaki dini yorumlardan birine kulak verebilir. Bu yorum onu haramlardan sakındırır, yaşadığı muhitte hayırlı ameller, insanlara faydası olacak işler, dinin izin verdiği ve tavsiye ettiği faaliyetleri yapmaya onu teşvik edebilir, ibadetlerini de güzelce yerine getirebilir. Bu da o insan için gayet yeterli olur.

 

Diğer taraftan çeşitliliğin bir yönü de insanları tereddüde düşürecek kadar abes durumlar içerebilir. Hatta insanları Ortaçağ hayatına davet edecek veya böyle bir yaşam tarzını farz gibi dayatacak durumlar da içerebilir. Fakat böyle mahzurlarının bulunmasının yanında insanların yaşayışları, bilgileri, kültürleri çeşitli olduğu gibi dini yorumlarda da böyle çeşitlilik olması normaldir.

 

Yorumlama açısından dinin iki yönü vardır. Bir yönü yoruma kapalıdır, diğer yönü yoruma açıktır. Bizzat farzlar, helaller, haramlar veya ayetlerin düz manalarını öğrenme adına herhangi bir genel kabul görmüş kaynak bir kitap takip edilebilir. Bu konuda Türkiye’de yaşayan Müslümanlar için Diyanet Yayınları genel olarak yeterli bir kaynak oluşturur ve tavsiye edilebilir. Diyanet Yayınlarının kaynakları dinin oturmuş konularında, günlük hayattaki uygulamalarına dair farz-mekruh gibi meselelerinde, ibadetlerle ilgili konularda ve Efendimiz’in (sav) hayatı pratik olarak nasıl yaşadığına dair konularda gayet makul ve kâle alınır kaynaklardır. Örneğin meal ve tefsir konusunda Diyanet Vakfı Yayınlarının açıklamalı meali ve yine aynı yayınevinin Kur’an Yolu isimli 5 ciltlik meal-tefsiri rahatlıkla okunabilecek meal ve (özlü) tefsirler arasındadır. Hadislerle İslam isimli konularına göre hadislerin derlendiği, açıklamalı, 7 ciltlik kapsamlı bir eser de mevcuttur. Bu eserin 2 ciltlik veya tek ciltlik muhtasar versiyonları da basılmış durumda. Bunlardan da istifade edilebilir. Diyanet Vakfı Yayınları ise hadis konusunda daha kapsamlı ve derinlikli eserlere sahip. 40 Hadiste İman, 40 Hadiste İbadet, 40 Hadiste Güzel Ahlak gibi derleme hadis kitaplarının yanında Hadis Usulü, Hadis Tarihi, Hadisleri Anlama Sorunu gibi yöntem kitaplarından da istifade edilebilir. 

 

Yoruma açık alanla ilgili ise insanların mizaçlarının bu konuda oldukça etkili olduğunu bilmemiz gerekiyor. Bu noktada Abdülkadir Geylani de, İmam Rabbani de, İmam Gazali de, Mevlana Celaleddin Rumi de, Bediüzzaman Said Nursi de (Allah hepsinden razı olsun) okuyabilirsiniz. Bu isimlerin herhangi birisini ciddiye alarak, kendi bütünlükleri içerisinde okursanız zarar etmezsiniz. Yahut bu isimlerden herhangi birisi üzerine yoğunlaşmış, bir ismin yöntemini farklı yorumlayarak da olsa benimsemiş, dini ciddiye alan, yani dini, dünyevi bir amaç için değil uhrevi amaçlar için yorumlayan birilerini dinleseniz, öyle bir gruba dahil olmuş olursanız da zarar etmiş olmazsınız. Bu noktada illa şu ismi okuyun demek, mizaç ve kültür farklılıkları nedeniyle her zaman doğru olmayabilir.

 

Ancak bu isimleri kendi orijinal dillerinden değil de (Örneğin Mevlana için Farsça, Geylani için Arapça vb.) Türkçe veya başka bir dile tercümeleri üzerinden okuyacaksanız bu noktada çevirmene, çeviriye ve yayınevine dikkat etmenizi öneririz. Bu konuda seçici ve araştırmacı olmanız eserden istifadenizi artıracağı gibi yanlış ve özensiz çevirilerden kaynaklanan sakıncaları da giderecektir. 

 

Bu çerçevede örneğin İmam Gazali’nin İhyası için Ahmet Serdaroğlu (ki bu zat Gazali hazretlerinin başka eserlerini de çevirmiştir) ile Diyanet’in İhya çevirisini tavsiye edebiliriz. Özellikle Diyanet’in çevirisi dipnotlu, kısmen açıklamalı ve kavramsal hassasiyete de özen gösterildiği için kimi okurlar açısından daha faydalı olabilir.

 

Abdülkadir Geylani hazretlerinin eserlerinin Türkçe çevirileri için ise A. Geylani’nin hayatı ve eserleri hakkındaki araştırma, bilgi ve donanımıyla öne çıkan Dilaver Gürer ismi önerilebilir bir isimdir. Çevirisini Dilaver Gürer’in yaptığı ve Geylani Külliyatı adıyla basılan Türkçe eserin içinde Fethur Rabbani, Cilaü’l Hatır, Gütuhul Gayb ve Sırrul Esrar eserleri bir aradadır. 

 

İmam Rabbani hazretlerinin Mektubat’ı için ise Yasin Yayınevinin Mektubat çevirisi (Bu yayınevinin 8 ciltlik geniş anlatımlı ve kelime anlamlı bir çevirisi bulunduğu gibi 2 ciltlik normal versiyonu da mevcut) özenli ve diğer çevirilere göre daha profesyonel denilebilir. Bunun yanında Hüseyin Hilmi Işık ve Necip Fazıl Kısakürek’in çevirileri de (ki Necip Fazıl’ın çevirisi muhtasardır) okunabilir.

 

Mevlana Celaleddin hazretlerinin Mesnevisi için ise daha fazla alternatif söz konusu çünkü hem eserin Anadolu coğrafyasında telif edilmesi hem de itibarı farklı kalemlerin eser üzerinde fazlaca durmasına neden olmuştur. Bu çerçevede Mesnevi üzerine yazılmış pek çok şerh de bulunmaktadır. Bunlardan en bilinenleri Abdülbaki Gölpınarlı, Ahmed Avnî Konuk ve Tâhirü’l-Mevlevî’nin şerhleridir. Şerhsiz tercümelerden ise Hicabi Kırlangıç ve Derya Örs’ün çevirileri tercih edilebilir. Şerhiyle birlikte okumak istifadeyi tabii ki artıracak ve anlam genişliğini görmeyi de sağlayacaktır. Şerhler içinden tavsiye isteyenler için de Ahmed Avni Konuk’un şerhini gönül rahatlığıyla tavsiye edebiliriz. Her ne kadar yeni başlayanlar için bu zatın dili ağır gelebilecek olsa da dini kitaplara az-çok aşina olanlar rahatlıkla anlayabileceklerdir.

 

Bediüzzaman’ın eserleri için de pek çok farklı yerde farklı mizaçlara, farklı yetişme tarzlarına, farklı kültürlere göre değişik okuma sırası ve okuma yöntemleri görebilirsiniz. Bunlardan kendinize en yakın olanını tercih edebileceğiniz gibi kendi okuma sıranızı ve yönteminizi de oluşturabilirsiniz.

 

Yukarıda isimleri sayılan eserler ve benzerleri için birkaç kısa hatırlatma daha yapıp bitirelim.

 

Birincisi; bu ve benzeri eserlerin herhangi bir kitap ya da roman gibi okunup geçilmesinin istifadeyi azaltacağı kanaatindeyiz. Eskilerin “mütalaa etmek” dedikleri bir okuma yöntemi vardır ki aslında sıradan okuma eyleminin ötesinde bir eseri dikkatini vererek, konulara yoğunlaşarak ve üzerinde düşünerek okumak anlamına gelmektedir. Dolayısıyla bu eserler her şeyden önce ciddiye alınmalı, içerdikleri "ağır konular" okuyucuların gözünü korkutmamalı, yazarların bu konuların hem teorik (zihinsel) hem pratik (kalbî boyut ve davranış) açıdan uzmanları oldukları bilinmelidir.

 

İkincisi; bu eserler ve yazarları etrafındaki aktüel tartışmalar, polemikler her ne kadar ilgi çekici olsa da mümkün olduğunca o tartışmalara girmemek doğru bir tavır olacaktır. Okunan eseri tanımak, anlatılan konularda en azından bilgi düzeyinde derinleşmek gibi bir seviyeye gelinince ise halen zihinleri kurcalayan bir konu varsa bunu da sorarak ya da araştırarak öğrenmek hem ufuk açıcı hem istifadeyi artırıcı olacaktır.

 

Üçüncüsü; Geleneksel kitap okurlarında “bir kitabı bitirmek” gibi okurların fazlaca önem verdiği bir durum vardır ki bu durum, bu kitaplar için en azından bir takıntı haline getirilmemelidir. Örneğin Bediüzzaman’ın eserlerinden Sözler için önemli olan Sözler’i bitirmek değil, mesela 10. Sözde anlatılan Haşir bahsini iyi (veya mümkün olduğunca) anlayarak ahirete iman duygusunu güçlendirmek ve bu konudaki zihinsel engelleri izale edebilmek, 19. Sözde anlatılan Efendimiz’in (sav) peygamberliğine dair hakikatleri iyi özümseyerek O’nun manevi şahsiyetini zihnimizde inşa edebilmek ve O’nun muhabbetine daha fazla yaklaşmak, 9. ve 21. Sözlerdeki namaz konularını iyi anlayarak namazımızı daha kaliteli, daha bir huşu içinde kılmamıza yardımcı olmasını sağlamaya çalışmaktır. Aynı durum İmam Rabbani’nin Mektubatı, İmam Gazali’nin İhyası, Mevlana’nın Mesnevisi ve Abdülkadir Geylani’nin eserleri için de geçerlidir.

 

Sonuçta müellifi beşer olan her eserin, her kitabın kendine göre avantajları ve dezavantajları, eksileri ve artıları olabilir ancak yukarıda bahsedilen ve birer klasik haline gelmiş eserler okunursa, okuyucuların kendi mizaçlarına bulaştırdıkları ekstra bir iltihap olmadıkça zarar edilmeyecektir. Aksine hakikate daha da yaklaşılacaktır. Zaten o okumalarınız da sizi başka yerlere taşır, yönlendirir. Bir açıdan bir insan da zaten kendi rastladığı, seçtiği eserlerden ibarettir.