8 dk.
27 Mart 2024
Ramazan ve Cömertlik-gorsel
Youtube Banner

Ramazan ve Cömertlik

Bugün Ramazan’ı taçlandıracak, Ramazan’daki salih amelleri kemale erdirecek, bu mübarek ay boyunca hayır istikametinde değişen ve gelişen insanı tamamlayacak bir özellikten bahsedeceğiz: Cömertlik...


 

Abdullah İbni Abbas’tan (ra) şöyle bir hadis nakledilmiştir: 


 

كَانَ النَّبِيُّ صلى الله عليه وسلم أَجْوَدَ النَّاسِ، وَأَجْوَدُ مَا يَكُونُ فِي رَمَضَانَ، حِينَ يَلْقَاهُ جِبْرِيلُ، وَكَانَ جِبْرِيلُ ـ عَلَيْهِ السَّلاَمُ ـ 

يَلْقَاهُ فِي كُلِّ لَيْلَةٍ مِنْ رَمَضَانَ، فَيُدَارِسُهُ الْقُرْآنَ فَلَرَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَجْوَدُ بِالْخَيْرِ مِنَ الرِّيحِ الْمُرْسَلَةِ‏.‏ 


 

‘’Kânennebiyyu sallallahu aleyhi vessellem ecvedennâsi, ve ecvedu mâ yekûnu fî ramadân, hîne yelkâhu Cibrîl, ve kâne Cibrîl aleyhisselam. Yelkahu fî kulli leyletin min ramadân, feyudârisuhu’l kur’âne felerasululllahi sallallahu aleyhi vessellem ecvedu bi’l hayri mine’rrîhi’l murselet. ‘’

 

‘’Peygamber (sas) insanların en cömerdiydi ve Cebrail'in onunla buluştuğu Ramazan ayında daha da cömert davranırdı. Cebrail Ramazan ayında her gece onunla Kur'an'ı arz etmesi için buluşurdu. O zamanlar Resulullah (sas) hızlı esen rüzgârdan daha cömertti.’’1

 

Hadisteki ‘’ecved’’ kelimesinin kökü ‘’cûd’’ kelimesidir ve kısaca cömertlik demektir. Bu kelimeden türeyen "cavid" kelimesi cömert, “ecved” kelimesi de en cömert ya da daha cömert anlamlarına gelir.

 

"Hayr" kelimesi Türkçe’de daha çok dini açıdan güzel ve iyi olan şeklinde anlaşılır. Ancak Kur’an ve sünnette “hayr” kelimesi sadece dini anlamda değil, genel olarak “iyi” anlamında kullanılmıştır. Bu manasıyla İngilizcedeki “good” kelimesi ile eş anlamlı sayılabilir. İngilizcede good kelimesinden bir insanın sahip olabileceği herhangi bir mal da kastedilir. Arapçadaki “hayr” kelimesi ise mal kavramından daha geniş olarak para, servet anlamlarına da gelir. Tek başına kullanımında ise daha çok para kastedilir. 

 

İhtimal “cavid” ve “cevad” kelimeleriyle ifade edilen cömertliğin farklı anlamları da var ki, İbn-i Abbas cümleyi söylerken "bil hayri.." ile ifade etmiştir. Buradan yola çıkarak, para ve maddi şeyleri dağıtma konusunda Efendimiz'i (sas) diğer insanlara göre daha cömert bulduklarını ifade ettiklerini anlayabiliriz. 

 

…وَأَجْوَدُ مَا يَكُونُ فِي رَمَضَانَ ‘’Ramazan’da ise daha da bir cömert olurdu.’’ Sanki şöyle denilmektedir: Zaten biz, Ramazan dışında O’nun diğer insanlardan daha cömert olduğunu fark ederdik, görürdük. Ramazan'da ise bu cömertlik çok daha fazla artardı. 

 

O zaman da Hz. Cebrail ile mülaki olurdu, müşerref olurdu' حِينَ يَلْقَاهُ جِبْرِيلُ…

 

Ve Efendimiz (sas) Kur’an’ı Cibril’e (as) arz ederdi. Bu konuda Efendimiz (sas) ile Hz. Cibril’in (as) Kur’an’ı karşılıklı okuduklarını yani mukabelede bulunduklarını ifade eden hadisler de vardır ancak bu hadis onlardan değildir. Çünkü bu hadiste sadece tek taraflı bir okumadan bahsedilmektedir. Ayrıca cümle kurulurken birisinde “Efendimiz (sas) Cibril ile buluşurdu.” diğerinde ise “Cibril (as) Efendimiz (sas) ile buluşurdu.” şeklinde ifade edilmektedir. Bu ifadelerdeki ayrı anlamları da kendi içerisinde hoş bir nükte olarak görebiliriz.

 

Buraya kadar olan kısmı özetleyecek olursak: "Efendimiz insanların en cömerdiydi ama Ramazan’da cömertliği daha bir artardı. Zira, Ramazan’da Hz. Cebrail (as) ile buluşurlardı ve ay bitene kadar her gece Hz. Cebrail (as) ile Efendimiz'in (sas) hususi buluşması gerçekleşirdi."

 

Devamında, فَلَرَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَجْوَدُ بِالْخَيْرِ مِنَ الرِّيحِ الْمُرْسَلَةِ‏. denilmiştir.

 

Efendimiz (sas), Cebrail (as) ile buluşmalarından dolayı bu zaman içerisinde daha da cömert olurdu. Burada bir benzetme yapılarak أَجْوَدُ بِالْخَيْرِ مِنَ الرِّيحِ الْمُرْسَلَةِ, “Gönderilmiş rüzgârdan bile daha cömert olurdu.” denmektedir. Bu kısım İngilizce tercümede “hızlı rüzgâr” olarak geçmiştir ancak Arapça ibare bu manayı tam vermemektedir. Sadece o bölgede yağmuru getiren hızlı rüzgarlar olabilir ve bu bağlamda bir irtibat düşünülebilir. 

 

Ancak çöl iklimlerinde durum farklıdır. Çöl ikliminin geçerli olduğu bölgelerde yağmurdan sonra otlar sanki aceleleri varmışçasına, birbirleriyle yarışıyormuşçasına bitiverirler. Bizim iklimimizde toprağın yeşermesi, çiçeklenmesi daha yavaş gerçekleşir ve biz bu olayları daha yavaş gözlemleriz. Ancak çöl iklimlerinde yağmur yağar ve daha yağmur bitmeden diyebileceğimiz kadar kısa bir sürede, bazen birkaç gün içinde toprak yeşerir, otlar büyür ve böylece hayvanlar beslenebilir. Bu yağış türüne de dört mevsim değil yılda sadece birkaç kez rastlanır. 

 

Bu yönüyle o iklimde söz konusu yağmuru getiren bulutların sebepler planında toprağa can bahşetmesi ve o otlarla develere, koyunlara, çölde yayılarak beslenen hayvanlara da hayat vermesi söz konusudur. Böylece hayvancılıkla geçinen bölge insanı için coğrafi olaylar içindeki en cömert şey, o yağmuru getiren rüzgarlardır. Rüzgarlar, yağmuru getirecek müjdeciler gibidir. O rüzgârlar sebebiyle, o bölgeye can gelmiş gibi olmaktadır. Ayrıca, bizzat buluttan değil rüzgârdan bahsedilmiş olması; bir şeylerin müjdecisi olan, başlamasını sağlayan, istikbal vaad eden yönlerinin bazı açılardan olayın kendisinden daha sevindirici, esaslı olduğuna işaret eder gibidir. 

 

Buradaki amacımız coğrafi bilgiler vermek değil, bu coğrafi bilgilere dayanarak hadiste geçen ibarelerin zihnimizde canlanmasını sağlamak. Hadisteki kelimelerin manasını, İbni Abbas'ın tarif etmeye çalıştığı şeyi anlayıp hissetmemiz, bölge insanının yağmur ve rüzgâr gibi olaylarla cömertlik arasında kurduğu bağı da anlamamızı sağlayacaktır.

 

Hz. İbn Abbas’ın (ra) rivayet ettiği hadis fark edileceği üzere kendi gözlemlerini ve yorumlarını aktarmaktadır. Bu noktada Efendimiz’in (sas) cömertliğinin Ramazan’da zirveye çıkması Hz. Cebrail (as) ile görüşmekten mi kaynaklanmıştır yoksa İbn Abbas bir sebebe binaen mi ona bağlamıştır? Bunu metinden net olarak anlayamıyoruz. 

 

Net olan bir şey varsa o da Efendimiz’in (sas) hayatının her döneminde cömert olduğu ancak Ramazan ayında bu cömertliğinin zirve yaptığıdır.

 

İnsan Ramazan’da gündüzleri zaten oruç tutmakta yani bir ibadet hâlinin içinde bulunmaktadır. Bu nedenle adeta melekleşmektedir. Geceleri de ihya etmek için teravih kılmaktadır. Ayrıca Ramazan Kur’an ayıdır ve Ramazanlarda Kur’an okuma ibadeti de yoğunlaşmaktadır. Yine Ramazan’da dini konulara olan eğilim arttığından dinlenen dini dersler de artmakta ve bir şeyler öğrenilmektedir. Büyük günahlardan herkes olabildiğince kaçınmakta, normalde alkol alan insanlar da Ramazan’da içmeme eğilimine girmektedir. Dini hassasiyetten uzak yahut hayatında pek oruç tutmayan insanlar da bu ayda günahlardan mümkün olduğunca uzak durmaktadırlar. 

 

Yine ilgili hadisler bağlamında “Ben oruçluyum!” deyip kendini boş sözden, yalandan, gıybetten, tartışmadan, kavga etmekten uzak tutan insanlar da mevcuttur. Başkalarına iftar ettirme, teravihi cemaatle kılma, bir topluluk hâlinde iş yapma ve cemaatle sevap kazanma davranışları da var ise salih amellerin her türlüsü Ramazan’da artırılmış olmaktadır.

 

Özellikle ömür boyu devam edecek olan bir ibadet olarak namaz da Ramazan’da müminlerin hayatına daha çok dahil olmaktadır. Bir insan teravih adına 20 rekât değil hatta 8 rekât da değil sadece 2 rekât dahi kılsa ekstra bir nafile namaz kılmış olacaktır.

 

Ramazan’daki bu durumu taçlandıracak, kişiyi kâmil insan veya tam ibadet eden bir insan hâline getirecek olan şey de bütün bunların üstüne cömertliği eklemektir.

 

Zekâtı, sadakayı yani başkalarına bir şeyler verme işlemini de ekleyince Ramazan için sadece Hac ibadeti eksik kalmış olacaktır, o da zaten ömür boyu bir kere ve sadece belli bir miktarın üzerinde gelire sahip olanlara farzdır. Dolayısıyla hayatın her tarafına istense de eklenebilecek bir ibadet değildir.

 

Daha çok ilim öğrenme, daha çok Kur’an okuma, evrad ü ezkar ile daha çok meşgul olma, söz ve davranışlarına daha çok dikkat etme, günahın büyüğünden de küçüğünden de kaçınmaya çalışma, gündüzleri oruçlu olma, geceleri de teravih ile ihya etme... Bu süreç boyunca insanlarda haram yememe bilinci de az çok gelişecektir. “Allah için oruç tutuyoruz, iftarımızı haramla veya israfla zayi etmeyelim. Bu güzelliği böyle bir çirkinlikle bitirmeyelim.” niyeti de oluşabilecektir.

 

Bütün bunları taçlandıracak, kâmil hali getirecek, tamamlayacak, insanı melekleştirecek, salih amelin kendisinde yerleşmesini sağlayacak, ve şiirin kafiyesini koyacak şey de cömertlik ve mümkün olduğunca daha fazla cömertliktir. Bu nedenle Ramazan’da farz olan orucu tutmak, sünnet olan teravih gibi nafilelere daha çok sarılmak, kendini günahlardan uzak tutmaya çalışmak, iman ve ihtisap şuuru edinmek, cennete Reyyan kapısından girmeye aday bir kul hâline gelmek, bütün bunları tamamlayacak bir salih amel olarak da cömertlik, sene içinde yapılan infaklardan daha fazla verebilmek, bu konuda limitleri zorlamak çok önemlidir.

 

Allah Teala’dan bizi Ramazan’ı hakkıyla yaşayan, Ramazan’daki salih amellerini cömertlikle taçlandıran kullarından eylemesini diler ve dileniriz.


 


 

1 ) Buhari, Savm, 7/12