3 dk.
21 Mart 2022
Tarikatlar, Rabıta ve Şirk-gorsel
Youtube Banner

Tarikatlar, Rabıta ve Şirk

Soru: Tıpkı saltanat gibi babadan oğula/kardeşe geçen bir tarikat silsilesinde şeyhlik yapan birisinin önünde diz çöküp tövbe almak, kalabalık ortamda onun uzattığı ipleri tutarak kablolu bağlantı kurmak veya namaz kılmadan önce o şeyhi göz önüne getirmek dinen mahsurlu değil midir? Kısacası rabıta diye tanımladıkları bu tarz davranışlar şirk değil de nedir?

Cevap: Evvela böyle konuları duygusalca, hakaret içeren bir biçimde ele almamak gerekir.

Nasıl ki bir insan ancak “Ben Allah'ın varlığına ve birliğine ve Muhammed’in (sav) nübüvvetine şehadet ederim.” diye açık bir beyan ile İslam'a girer ve iman etmiş sayılır; aynı şekilde de ancak açık beyan ile küfre veya şirke hüküm verilir. Yorumla kimsenin kafir olduğunu da, müşrik olduğunu da söyleyemeyiz. Bu çok dikkat edilmesi gereken bir noktadır.

Yani ancak birisi “Ben şeyhimi Allah ile beraber ilah görüyorum.” veya “Allah izin vermese de benim şeyhimin kendi güçleri var.” derse ona müşrik diyebiliriz.
 



Soruda dile getirilen noktaları tek tek ele alalım:


1. Eskiden eğitimini güzelce tamamlayıp her açıdan kamil olanlara, tıpkı üniversitelerde doktora yaptıktan sonra hoca olunabilmesi gibi verilen “mürşidlik” payesinin, babadan oğula, damada. veya rastgele şekillerde, liyakat olmadan aktarılması büyük yanlıştır. Bu durum tarikatlara büyük zarar verir.


2. Pek çok tarikatta, “vekil” denen şahıs tövbe eden kişiye “Bana tövbe etmiyorsun, Allah’a tövbe ediyorsun. Ben sadece şahit oluyorum” diye bilgi verir. Böyle yapılmaz da, insanlar şeyhe tövbe ettiğini düşünürse, bu büyük hata olur. Bilgilendirme yapılmalı.


3. Öyle ipe falan tutunma gibi şeylerin dini bir aslı ve mantığı yoktur. 


4. Rabıtaya gelince, insanların yanlarına babası, hocası gibi bir büyüğü gelince, hâl ve hareketlerini toparladıkları malumunuzdur. Mesela dindar arkadaşlarıyla beraber gezen bir genç, harama bakmaktan daha ciddi kaçınır. İşte bu etkiden hayal gücünü kullanarak faydalanmak; yani şeyhini yanında hayal ederek insanın kendine çeki düzen vermesi meselesini bazı tarikatlar düşünmüştür.


Akabinde fotoğraf teknolojisinin gelişmesinden sonra, fotoğrafı kullanarak hayal etmek denenmiştir.

Şu bahsedilen şekilde kalırsa, yani şeyhini, hocasını vb. yanında hayal ederek hâl ve hareketlerini toparlamak düzeyinde kalırsa, rabıtadan bir fayda gelebilir. Bununla birlikte bu meselenin namaza karıştırılması doğru olmaz.


Kişi namazında ciddiyeti hayal ederek sağlamak istiyorsa, bizzat Kâbe'yi kendi önünde, kendini Mescid-i Haram'da hayal ederek bu ciddiyeti sağlayabilir.
 



Çoğu hak olan tarikat silsilesi zaman içinde hakiki varisler ile devam edemedi. Özellikle 20. yüzyılda çoğu şeyh, o makama layık kimse görmediği için yerine kimseyi bırakmadı. Lakin onların oğul ve damatları veya o tarikatlarda önde gelen kimseler; kimisi “Halka belki bir faydamız olur.” gibi güzel sanılan niyetlerle, kimisi de maddi menfaat düşüncesi ile tarikatları devam ettirdi.

Maalesef pek çok yerde silsileler kopmuş durumdadır. İnananlar bu noktada da dikkatli olmak durumundadırlar.