10 dk.
03 Eylül 2024
Bir Müslümanın Zaman Yönetimi-gorsel
Youtube Banner

Bir Müslümanın Zaman Yönetimi

Soru: Günü planlama, zamanı verimli geçirme konularında bir Müslüman ne yapabilir? Peygamber Efendimiz'in (sas) gün içerisinde zamanını verimli geçirmek için neler yaptığı, gününü nasıl planladığı hakkında bizleri bilgilendirebilir misiniz? 

 

Cevap: Önce konuyla ilgili genel kaidelerden başlayalım:

 

Birincisi: “Zaman yönetimi” kavramı temelde insanın kendisini yönetmesiyle ilgilidir. Bu da duyguları yönetme işidir. Duyguları yönetme insanın aslen kim olduğuyla, mizacıyla, alışkanlıklarıyla ilgilidir. Bununla birlikte elbette konuyla ilgili teknikleri öğrenmek de verimli olabilir. Böylece örneğin bir ev temizliğini üç saatten iki saate düşürebilirsiniz. Ancak temel mesele insanın kendini yönetmesi, onun bir duygu yönetimi olduğu, duygu yönetiminin de mizaçla yakından ilgili olduğudur.

 

İkincisi: Zaman yönetimi bir yönüyle seviye meselesidir. Bu meselenin sıfır seviyesinin bulunmasının yanında birinci seviye diyebileceğimiz, yani işin başlangıcında olanlar için ayrı, ikinci seviyede olanlar için ayrı, son seviyede olanlar için ayrı durumlar söz konusudur.

 

Zaman yönetiminin veya planlamasının sıfır seviyesindeki bir insan hiçbir planlama veya yönetim kaygısı içinde olmaz. Zamanı verimli kullanıp kullanmadığıyla ilgili hiçbir kaygı taşımaz. Karşısına ne çıkarsa, o anda ne yapılması gerekiyorsa o işi yapar ve geçer.

 

Başlangıç seviyesinde ise (ki buna birinci seviye de diyebiliriz) zamanını planlamayı düşünmeye başlayan bir insan örneğin to do listler, yani yakın geleceği kapsayan bir yapılacaklar listesi oluşturur. Saat, gün veya hafta bazında bir liste yapılabilir. Bir günü sabah, öğlen, akşam şeklinde bölerek bir planlama yapabilir.

 

Bu şekilde devam eden ve belirli bir seviye kazanan insan artık ikinci seviyeye geçmiş sayılır. İkinci seviyede ise ilk seviyedekilerin üzerine daha makul ve mantıklı uygulamalar ekleyebilir. Örneğin, “Evet, ben bir günümü veya bir haftamı planlayabiliyorum ve bu planlara uyabiliyorum. Ancak uzun vadeli hedeflerim açısından doğru bir yerde miyim?” şeklinde bir sorgulama yapar. Bu noktada yapılacak işleri “acil – önemli”, “acil – önemsiz” “önemli ama acil değil” şeklinde sınıflandırabilir.

 

Bu noktada şu husus unutulmamalıdır: Gün içinde saatlik planlar yapan, “Üçe kadar ders çalışacağım, dörde kadar kitap okuyacağım, altıya kadar çocukla ilgileneceğim, sekize kadar eşimle dertleşeceğim.” gibi hedefler koyan bir insan her meseleyi belirli saatlere sabitleyemez. Çünkü özellikle diğer insanlarla birlikte yapılması gereken işlerde o insanların durumları da önemlidir. Örneğin eşine ayıracağı vakti saati saatine planlayan bir insanın eşi o saatte dertleşme modunda olmayabilir yahut başka meseleler o planı bozabilir. Dolayısıyla insanlara dair planlarda esnek davranmak gerekebilir.
 

Zaman yönetiminde üçüncü seviyeye gelebilen bir insan artık o konuda terakki etmiş, bir ilerleme kaydetmiştir. Bunun için yaptığı planlamalarda kendi zaaflarını, tembelliklerini, hangi zamanları neden boşa geçirdiğini daha rahat görebilir. Bu bağlamda kişinin elbette kendini gözlemlemesi gerekmektedir.

 

Örneğin bir insan maddi konularda stres yaşamaktadır. Bu stresin nedeni olarak kendisinin hem müsrif hem de tevekkülsüz bir insan olduğu gerçeğini görebilir. Bunu gördükten sonra bazı masraflarını kısar, dua eder ve tevekkülünü de artırabilir. İnsan zaaflarını fark ettikçe bunları güçlendirme yoluna da girmiş olur. Bunun için tabii ki kendine karşı dürüst ve gerektiğinde biraz acımasız olma, kendi kusurunu kabul edebilecek bir olgunlukla davranma da şart sayılmalıdır.

 

Dördüncü ve son seviyede ise insanın kendini yönetmesi, kendi zaaflarını düzeltmesi konuları halledildiği için yeni davranışlar, yeni huylar artık onda sabitlenmiştir. Örneğin daha önceden namazların sünnetlerini kılmayan bir insan artık sünnetleriyle birlikte beş vakit namazı hayatına sabitlemiştir. Yahut yatmadan önce okunacak duaları okumadan yatmamaktadır. Gıybet etme, başkalarını kınama isteği geldiğinde o isteğini kontrol edip gıybet etmemekte ve başkalarını kınamamaktadır. Pek çok zaafından kurtulmuştur.

 

İşte böyle bir insanın artık son seviyede “Ben şu saatte şunu yapacağım, şu işe şu kadar zaman ayıracağım.” gibi planlar, programlar yapmasına pek gerek kalmamaktadır. Bazen günlük hayatın gerektirdiği işlerde basit planlamalar yapılabilir. Fatura yatırma, evin veya arabanın gerekli tamirat işlemleri gibi takvime bağlı bazı meseleler hayat boyu devam eder ve bunlar için küçük ayarlamalar ve planlamalar da gerekebilir. Ancak böyle bir kişinin artık özellikle uzun vadeli planlar yapmasına gerek kalmayacaktır. O kişi önceden yapılmış bir planı olmadan gün içinde karşısına çıkan durumlara göre davranır hâle gelecektir.

 

Sıfır Seviyesi ve Son Seviyenin Benzerliği

 

Zaman yönetiminde sıfır seviyesindeki bir insan ile son seviyedeki bir insanın günlük hayatta sergilediği davranışlar ilk bakışta birbirine çok benzeyecektir.

 

Sıfır seviyesindeki insan hiç plan yapmamaktadır çünkü böyle bir derdi yoktur. Ezbere ve rastgele yaşamaktadır. Son seviyedeki insan ise verimli olan, gerekli olan şeylerin çoğunluğunu zaten gün içinde yapmaktadır ve bunu hayatında sabitlemiştir. Aktif olarak plan yapmasına gerek yoktur.

 

Örneğin kilo fazlası olan ve kilo vermeye karar veren bir insan bu hedef doğrultusunda bir zaman yönetimi veya bazı planlar oluşturur. Bir to do list hazırlar. Karbonhidrat alımını azaltmak, sebze veya protein ağırlıklı beslenmek, günlük öğünü ikiye indirmek, lokmaları iyice çiğnemeden yutmamak, alışverişte yapacağı diyete uygun ürünleri seçmek, günlük egzersiz planları yapmak gibi pek çok şeye dikkat eder ve hepsini uygular. Zamanla bunların hepsini gerçekleştirir ve istediği kiloya kavuşur. Bundan sonra o insan artık dengeli ve sağlıklı beslenen, egzersiz yapan bir insandır. Bu konuda fazladan plan yapıp listeler oluşturmasına ihtiyacı yoktur. Sıfır seviyesindeki bir insan da hiçbir plan yapmamakta hiçbir liste oluşturmamaktadır. Bu açıdan ikisinin de davranışları birbirine benzemektedir.

 

Efendimiz’in (sas) Zaman Yönetimi

 

Meseleye bu noktadan bakınca Efendimiz’in (sas) zaman yönetimi konusunda planlar-programlar yaptığına dair herhangi bir şey görmeyiz. Bunun nedeni O’nun (sas) zaten hayatını verimli ve kaliteli bir şekilde yaşamasıdır. Bu şekilde yaşamak için üstesinden gelmesi gereken zaafları yoktur ve hayatına yeni kaideler koyması gerekmemektedir.

 

Örneğin Efendimiz’in (sas) yatsı namazını her gün aynı saatte ve aynı dakikada kıldırdığını göremeyiz. Yatsıyı bazen geç kıldırdığı olmuştur. Genellikle aynı zamanda kıldırmaktadır ancak “Hz. Peygamber yatsı namazını her gün mutlaka şu saatte kılardı.” gibi bir durum görmeyiz. O'nun yatsıyı bazen farklı nedenlerle geç kıldırdığı olmuştur. Ancak bu durum O’nun bu konuda sıfır seviyesindeki bir insan gibi zamana, süreye dikkat etmeyen bir insan olduğunu göstermez.

 

Bizler “disiplinli insan” deyince örneğin yatsı namazını mevsimine göre her gün ezan okunur okunmaz kılan bir insanı hayal edebiliriz. Yahut yatsıyı her gün 22:00’da yahut yine mevsimine göre her gün 21:00’da kılan bir insan düşünebiliriz. Ancak böyle bir insan o gün saat 22:00’da veya 21:00’da acil bir iş çıkarsa, namaz kılması gerektiğini düşünerek o işle ilgilenmeyecektir. Bu ise insani açıdan pek de sağlıklı bir durum sayılmaz. Bazen namazı az da olsa ertelememiz gereken durumlar olacaktır ve bu durumda işin aciliyetine veya önemine göre o namazı ertelemek gerekebilir.

 

Efendimiz’in (sas) hayatında bizim bildiğimiz şekilde zamanı verimli kullanma gibi meselelere dair bir faaliyeti hemen hiç görmeyiz. Çünkü zamanı verimli kullanmak, yapılacaklar listeleri oluşturmak, planlar yapıp uygulamaya çalışmak müptedilerin yani işin başındakilerin terakki ederken kullanacakları bazı kaidelerdir. Bir insanda zaten dengesizlik yok ise ve insan kendisini iyi bilince o kaidelere pek ihtiyacı olmayacaktır. Bu konuda yukarıda zikredilen son seviyedeki insan davranışlarını tekrar hatırladığımızda ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılacaktır.

 

Zaman Yönetiminin Hakikati

 

Kişinin kendisini ilgilendirmeyen şeyleri terk etmesi İslam’ının (Müslüman oluşunun) getirdiği güzelliklerdendir.”1 hadisini hatırlayalım. Bu bağlamda bir insanın kendini ilgilenmeyen şeyleri terk etmesi onun zamanını, zaman yönetimini zaten ciddi manada rahatlatacaktır.

 

Efendimiz’in (sas) hayatında veya tavsiyelerinde bugünkü manasıyla “zaman yönetimi” ve  “zamanı verimli kullanmak” konusunda müstakil bir uygulama veya hadis bulamayız. Çünkü zaten “zamanı yönetmek” dediğimiz şey en temelde insanın yapıp ettikleridir. İnsanın yapıp ettikleri de zaten insanın her şeyidir.

 

Dikkat edilirse zaman yönetiminde insanlar önce bir hedef koyarlar. Örneğin, yabancı dil öğrenmek yahut kilo vermek… Bu konuda insanlar aslında zamanı yönetmekten çok kendilerini yönetmeye çalışırlar. Hedefe ulaşmak da aslında zamandan çok kendinizi ne kadar yönettiğinize, davranışlarınızı ne kadar planlayıp plana ne ölçüde uygun davrandığınıza bağlıdır.

 

Bu arada çoğu insan kendilerini yönetmek için amellerini-davranışlarını yönetmeye çalışır. Bu ne demektir? Örneğin kitap okumaya vakit ayıracaksınızdır. Bu vakit ayırma aslında arkadaşlarınızla, eşinizle, çocuklarınızla olan ilişkilerinizi ayarlamanız demektir. Çünkü sizin yönetmeye çalıştığınız zamana veya davranışlarınıza en çok müdahale buralardan gelir.

 

Zaman yönetimi diğer insanlarla ilişkilerimizi yönetmek olduğu kadar bizim kendimizle ilişkilerimizi de yönetmemiz demektir. Bu da kendimizin aslında ne olduğumuz, nasıl bir insan olduğumuz ile yakından alakalıdır. Bunlarsa tutulan listelere bir şeyler yazarak ve “Hadi aslanım yapabilirsin sen!” diyerek halledilecek meseleler değildir. Mesele temelden değişmektir. Temelden değiştikten sonra da bu konuda pek fazla yapılacak bir şey kalmamaktadır.

 

Fakat yanlış anlaşılmasın: Bunu söylerken “Listeler tutmanıza, yakın veya uzun vadede planlar yapmanıza gerek yok!” demiyoruz. Listeler oluşturmak, planlar yapmak ve plana uygun davranmak elbette verimli sonuçlar kazandırır ve insanı ileriye taşır. Fakat zaman yönetimine dair asıl mesele kendimizi yönetmekle ilgilidir. Bunlar da duygularımızı yönetmeye dair meselelerdir. Çünkü belli şeyleri bazı hislerle yaparız veya yapmayız…

 

Allah’a Ait Meseleleri Öne Almak

 

Şükrederseniz nimetimi artırırım.”2, “Siz Allah’a (dinine) yardım ederseniz O da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit tutar.”3, “Beni zikredin ki Ben de sizi zikredeyim.”4 gibi ayetler çerçevesinde Allah Teala’ya dair meseleleri öne almak Cenab-ı Allah'ın da bizi öne almasına vesile olacaktır. Böylece yapacağımız işlerin bereketinin artması söz konusu olacaktır. Çünkü Allah bu durumda sonuçları takdir buyururken bizi daha çok öne alacaktır.

 

Örneğin gün içinde yapılacak işlerde namazları öne almak, yani namazları diğer bütün işlerden daha fazla önemsemek önemlidir. Ancak bu önemseme sadece bir listede öyle yazdığı için değil, hakikaten, kalben ve zihnen gerçek bir önemseme, aslî bir ciddiye alma olmalıdır.

 

Allah Teala’dan dünya hayatında bize ayırdığı süreyi en verimli şekilde kullanmamızı nasip etmesini diler ve dileniriz.

 


 

1 Tirmizi, Zühd, 11; İbni Mace, Fiten, 12; Müsned, I/201

2 İbrahim, 7

3 Muhammed, 7

4 Bakara, 152