7 dk.
21 Nisan 2023
Dua Çeşitleri ve Kritik Kütle | 1. Kısım-gorsel
Youtube Banner

Dua Çeşitleri ve Kritik Kütle | 1. Kısım

Bireysel ve toplumsal hayatımızda art arda yaşanan hadiselerin hepimizi sarstığı, psikolojik anlamda pek çoğumuz için kış mevsiminin yaşandığı, manevi dünyamızda bir şeylerin kopmuş olduğu duygusunun hissedilebildiği bir zamanda yaşadığımız açıktır. Diğer yandan hem genel manada hem de içinde bulunduğumuz özel şartlar açısından dua etmenin olmazsa olmaz olduğu, duanın hepimiz için vazgeçilmez bir yaşam kaynağı oluşturduğu da her türlü izahtan varestedir.

 

Ancak zaman zaman, özellikle mevcut ortam ve şartlarda, yapılan duaların karşılığının görülemediğine ve duaların sonuçlarının reel hayatlarımıza yansımadığına dair düşünce ve soru işaretleri oluşabilmektedir. Hepimiz Allah Teala’nın dualara bir şekilde icabet ettiğini Kur’an’dan biliyoruz.1 Ancak Allah Teala’nın Mucîb, dualara icabet eden olduğunu bilmek başkadır, duaların ardından o icabeti hayatlarımızda görmek başkadır, icabetlere arka arkaya şahit olarak artık şeytanın vesvese veremeyeceği kadar emin olmak ise bambaşkadır. Dolayısıyla duaların karşılığının görülmemesi onlara karşılık verilmediği anlamına gelmemektedir.

 

Diğer yandan duaların işitildiğini, kale alındığını, sonuçlarının olduğunu görmek için dua birikimimizin belirli bir kritik kütleye ulaşması gerektiği bilinmelidir. 

 

Bu yazıda kritik kütlenin ne demek olduğu, bu kritik kütleye ulaşma adına neler yapılabileceği ve hangi alternatiflerin, ne şekilde rantabl değerlendirilebileceği üzerinde durulacaktır.

 

Dua Kasını Çalıştırmak ve Dualarda Kritik Kütleye Ulaşmak

 

Dua da kas gibidir. Çaba sarf etmek, zorlanmak o kası güçlendirecektir. 

 

Merfu olarak nakledilen bir hadiste şöyle buyrulur: “Üzerinize öyle bir zaman gelecek ki, ondan sadece boğulmak üzere olan kimsenin yakarışı gibi dua eden kimseler kurtulacaktır.”2 Zira bazı dönemlerde olaylar insanların üzerine dalga dalga gelir, karanlık üstüne karanlıklar biner. Zulmetler içinde kalan insanın hem maddi hem manevi hayatı ancak belki bir boğulma hâlinin ızdırarı içinde duaya yönelirse inşirah bulacaktır. Konunun bir yönü budur.

 

Diğer yönü ise; duada adeta bir büyü, bir keramet, bir mucize, bir sır vardır ancak o sır dışarıdan bakınca pek görülmeyebilmektedir. Fakat edilen dua miktarında -tabiri caizse- fizikteki gibi kritik kütleye ulaşan insanlar onu tam görebilirler.

 

Kritik kütle, bir reaksiyonun başlaması ve sürmesi için gerekli olan asgari kütle miktarıdır. Örneğin uranyum gibi radyoaktif bir materyal bir reaksiyona girdiği zaman başlangıçta eğer az sayıda kütleye sahipse herhangi bir sonuç vermeyebilir. Ancak başlangıçta temel bir sınır belirlenmişse işte o sınırdan sonra örneğin bir atom bombası patlaması gerçekleşir, devasa bir enerji ortaya çıkar. Mesela baştaki temel sınır yani reaksiyon için gerekli kütle miktarı olan kritik kütle 1 kilogram ise 990 gramda hatta 999 gramda beklenen sonuç elde edilemeyecektir ancak kritik kütle 1 kilograma ulaşınca sonuç alınacaktır. 

 

Duada da böyle bir sınır vardır.

 

Bazen bazı insanların “Dua etmeye şevk bulamıyorum. Ettiğim duaların sonucunu direkt göremiyorum. Dua edince inşirah bile gelmiyor.” şeklinde şikayetlerine şahit olunabilir. Ancak duada bir sır, bir keramet vardır ve bu sırrın, bu kerametin görülebilmesi, tecrübe edilebilmesi, tam olarak anlaşılabilmesi için kritik kütle miktarına, belirli bir sınıra, bir toplam miktara erişmesi gerekmektedir. Sonuç ortaya ancak bu şekilde çıkmakta, duanın yansımaları somut olarak da bu şekilde görülebilmektedir.

 

Bu sırra erişmenin farklı yolları vardır.


 

Birincisi: Esası Kur’an ve sünnet olan, Kur’an ve sünnetten süzülen dualar ve hizipleri okumaktır. Bunlar gerek lafız gerek mana olarak Kur’an ve sünnetteki dualardan alınmış ancak başkaca bazı kelimeler de eklenmiş halde bulunmaktadırlar. Özellikle maneviyat büyükleri Veysel Karani, Abdülkadir Geylani, Şah-ı Nakşibendi, Muhyiddin Arabi, Ebul Hasan Şazeli, Ahmed Rıfai, Muhyiddin Arabi, Mevlâna Celaleddin Rumi, İmam Zeynelabidin, İmam Cafer-i Sadık, İmam Gazali, İmam Cezuli ve Bediüzzaman gibi zatların kendilerine vird edindikleri virtler, zikirler, münacatlar, hizipler ve dualar vardır. Evrad-ı Kudsiye, Cevşen, Celcelutiye ve Delailü’l Hayrat gibi dualar, virtler ve zikirler bunlardandır. Ahmet Ziyaeddin Gümüşhanevi Hazretlerinin derlediği Mecmuatü’l Ahzab isimli üç ciltlik dua kitabında Allah dostlarının bilinen virdlerinin neredeyse tamamı derlenmiş, yayımlanmıştır. 

 

Bu duaların veya virtlerin her birisi insanın farklı fakültelerine hitap eden, farklı latifelerini çalıştırır.

 

Anlamak

 

Bu dua ve evrad ü ezkarı okurken anlamak ve hissetmek şüphesiz ki önemlidir. Ancak okuyanların o duaları okurken büyük ölçüde anlayacakları kadar Arapçası veya dini literatüre hakimiyetleri yoksa, hiç olmazsa kelime mealleriyle birlikte okunmalıdır. Kelime mealleri yok veya ulaşılmaz ise cümle cümle öncelikle mealini sonra Arapçasını okuyarak mümkün olduğunca her okuyanın kendi duyabileceği bir sesle, o da mümkün değilse dudakları kıpırdatarak okumak insanı belli bir seviyeye getirecektir.

 

Bu uygulamalar duaları anlamada, sonrasında hissetmede ve dua için kritik kütle biriktirmede önemli noktalardır. 

 

Evet, elimizde mana aleminin büyükleri olan zatların dillerinden düşürmedikleri, başı sonu belli, derlenmiş bir halde bize kadar ulaşmış, belli bir uzunluğa sahip dualar, virtler ve zikirler vardır. Bunların Arapça yazılmış olmaları onlardan istifade edilemeyeceği anlamına gelmemektedir. Arapça bilmeyenler bir mealden faydalanarak cümle cümle önce mealini sonra Arapçasını okuyarak bir süre sonra o duaları Arapça okuyunca da anlar hâle gelebileceklerdir. Böylece o büyük zatların Kur’an ve sünnetten süzdükleri, kendi ruh dünyalarının ifadesi adına kendi kelimelerini de kattıkları duaların anlamlarını kast ederek, kendi duyabileceğimiz kadar yüksek bir sesle, sesli olarak okumak mümkün değilse en azından dudaklarımızı kıpırdatarak okumak bizim kendimize ait dualarımızın genel olarak kabulünü kolaylaştıracaktır. Hepimizin kendimize ait, aslen ahirette değerlendirilecek olan bir cins bireysel dua hesabımız vardır. Bu dualar da o hesaba yatırılmış değerler gibi düşünülmelidir.

 

Hissetmek

 

Anlamını kastetmeye çalışmak veya anlamak, anlayarak okumak, hissetmekten veya hissederek okumaktan elbette farklıdır. Bu duaları öncelikle anlamaya, anlayarak okumaya çalışmalıyız. 

 

Diğer yandan anlamak, hissetmenin de yolunu açacaktır. İnsan bu duaları zaten anlayınca veya anlayarak okuyunca anlık da olsa bir derinlik hissi yaşayacaktır. Böylece hissetmenin kapısını çalmış olacaktır. Daha sonra küçük bir gayretle hissetmek de Allah’ın izniyle müyesser olacaktır.

 

Elbette ki hissetmek her zaman mümkün olmayabilir. Ancak hissetmesek de hissetmeye çalışmak, böyle bir çalışmaya zaman ayırmak önemlidir.

 

Evet, insanın bazen iç dünyasında mevsim bahar olur. Herhangi bir zorlamaya gerek kalmadan, bir irade harcamadan insan sanki bir yerlere doğru çekilir, o duaları etmeye, Allah Teala’ya hitaben konuşmaya cezbolunur.

 

Bazen de insanın iç dünyasında mevsim sonbahar veya kış olur. Bu hâllerde de insanın hissetmediği hâlde, belki içi sıkıldığı hâlde okuması, kendini okumaya zorlaması gerekir. Bu zorlamaların da kendine göre bir kıymeti, bir ecri olacaktır.

 

Bu noktada Mecmuatül Ahzab derlemesinde veya farklı yerlerde bulunabilecek dualar ve virtlerden hangilerinin tercih edilmesi gerektiği öncelikli bir konu değildir. Genellikle başlangıç için Veysel Karani Hazretlerinin münacatı tavsiye edilebilir. Sonraki adımlar ise kişilerin bireysel seçimlerine göre devam edebilir. İnsan ister Cevşen ister Celcelutiye ister Evrad-ı Kudsiye ister Delailü’l Hayrat ister Hizbü’l Lütf ister Hizbü’l Hamd olsun bu virtlere ve dualara bir şekilde devam etmeli, arada aksamalar olsa da bunları tamamen terk etmemelidir.

 

Sonuçta bu duaların, virtlerin ve zikirlerin esası Kur’an ve sünnettir. Bunlardan faydalanmak son derece önemlidir. Anlamlarını bilerek ve kastederek, hissetsek de hissetmesek de, içimizden gelse de gelmese de okumak, okumaya çalışmak, hepsi okunamıyorsa üç sayfasını okumak, üç sayfaya güç yetmiyorsa bir sayfasını okumak ama sonuçta bir rezerv, bir birikim oluşturmak, gerekli kritik kütleye ulaşmaya çalışmak… Bu yöntem, dua kapılarının açılması, duada derinleşme, kendimize ait bireysel dualarımızın kabulü, nasıl dua edeceğimizi öğrenme gibi farklı hikmetleri ve farklı faydaları kazanmamıza önemli bir vesiledir.

 


1 ) Mümin, 60

2 ) Beyhaki, Şuabu’l İman, c.2, s. 200