6 dk.
16 Temmuz 2022
Dua etmenin engelleri | 1. Kısım-gorsel
Youtube Banner

Dua etmenin engelleri | 1. Kısım

Soru: Öyle zamanlar geliyor ki dua etmekte bile zorlanıyorum. Esasında çok basit olan, ekstra bir çaba gerektirmeden halimizi Allah'a arz edebileceğimiz bu ibadet bile niçin zor geliyor? Dua etmeye engel olan faktörler nelerdir?

Cevap: Konunun temelinde dua etmenin de bir iş, irade gerektiren bir amel olduğu gerçeği bulunmaktadır. İnsan kendisini alıştırarak, çok fazla egzersizle dua etmeyi ikinci tabiatı haline getirebilir ve bunun sonucunda kendiliğinden dua edebilir. Ancak bu durum istisnaidir ve pek az insana müyesser olur. Bu istisna haricinde dua da diğer dünyevi ve uhrevi işler gibi irade gerektiren işlerdendir. Dolayısıyla başka işleri başarıyla yerine getirmek için hangi kaideler geçerliyse dua için de onlar geçerlidir.

 

Tüm şuur gerektiren işler gibi; adının konulması, zaman ayırılması, karar verilmesi, niyet edilmesi, irade gösterilmesi gereken dua için de ilk önemli adım ona değer vermek ve onu istemektir. Yani, “Dua etmek hakikaten önemli, değerli, kıymetli bir şey ve bundan bazı olumlu sonuçlar alınacaktır. Bu olumlu sonuçların alınacağını Kur'an söylüyor(1), Efendimiz (sav) söylüyor(2). Dinlediğimiz, temasta olduğumuz nice güzel insan söylüyor.” bilgisi ve hissi içselleştirmiş olmalıdır.
 

Duayı sevmenin, ona değer vermenin, onu önemsemenin duygusal dünyamızda ve zihnimizde yer etmesi esas unsurdur. Bunu vurguladıktan sonra maddeler halinde dua etmeye engel olan hâlleri sıralayabiliriz.
 

1-) Niyet, kesin karar ve planlama:
 

“Dua etmek de irade gerektiren bir iştir” demiştik. Zamanı çok plansız ve dağınık kullanan, gününü keşmekeş içinde geçiren, evi ve odası çok dağınık olan bir insan, tıpkı diğer işlerde olduğu gibi, dua etmeye de çok az fırsat bulacaktır. Diğer işlerde olduğu gibi dua etmede de insanın kafasında bir yapılacaklar listesi, bir planlama oluşturması gerekir. 

 

Bir şey için kurulan, “yapayım” niyet cümlesinden genel olarak verimli bir sonuç çıkmaz. Az çok miktarı ve zamanı belirlenen, planlanmış şeylerden bir sonuç çıkar. “Bugün akşam yemeğinden sonra bir çay içip ardından Cevşen’den şu babları okuyacağım.” gibi bir planla zaman ve miktar ne kadar net planlanırsa o işi yapma ve o işten verim alma şansı  o kadar artar. Başı ve sonu belli bir biçimde ne kadar net niyetlerde bulunulursa o kadar işin yapılma ihtimali yüksek olacaktır.

 

Geçmişte bazı başarısızlıklar yaşamış, niyet ettiği şeylerin pek azını yapabilmiş veya bir şeylere niyet ettiği zaman, gerek kendi nefsinden gerekse kontrol edemediği etkenlerden ve başkalarından kaynaklı sebeplerle niyetlendiğini yapamamış insanlar bundan dolayı moral bozukluğu yaşayabilir. “Zaten yapamıyorum ve yapamayınca daha çok üzülüyorum, o yüzden adını koymayayım, miktarı belirlemeyeyim.” düşüncesini bilinçli olarak veya bilinçaltı kaynaklı benimsemiş olabilir. Bu düşünce makul değildir. Çünkü her durumda; adını koyduğunuz, kararını verdiğiniz, altını çizdiğiniz, belirlediğiniz şeylerde başarı oranınız bu adımları uygulamadığınız durumlara göre daha yüksek olacaktır.

 

2-) Kişisel Zorluklar:
 

Diyelim ki dua etmeye değer verip ona kalpte ve zihinde anlamlı bir yer ayırdıktan sonra dua etme işini gerçekten yapmaya niyet ettiniz. Yani, başlangıç ve bitiş zamanları ve ne okunacağı belli bir planlama yaptınız. Mesela, hadislerden seçtiğiniz sabah dualarını uyandıktan sonra öğlene kadar, akşam dualarını da güneş battıktan sonra yatana kadar okumaya kesin karar verdiniz. Bu arzu ve isteğinizle verdiğiniz kesin kararın ardından gelecek aksiyon evvela güzel meyveler verir. İnsan önce bir nimetle karşılaşır. Halk arasında dünyevi işlerde böylesi durumlarda “acemi şansı” tabiri kullanılır. Tabiri caizse, bunun bir benzeri olarak güzel sonuçlar ve başarılarla karşılaşırsınız. Dualarınızın kabul edildiğini görürsünüz. Ardındansa bazı kişisel zorluklar çıkagelir. Şahsınıza, mizacınıza, yaşınıza, cinsiyetinize, ikametinize özel bu kişisel zorluklar bu dua programınıza mani olmaya çalışır, sizi zorlar. Çoğu insan da bu zorluk yüzünden başladığı programdan geri adım atar veya programı tamamen bırakır. 

 

Basitçe örneklendirirsek; bir insan mesela bir parça da olsa dağınıklığa meyillidir ve o dua kitabını bir yerde unutur, bulamaz. Ev işlerinin sorumluluğu üzerindedir, arka arkaya birkaç gün öyle işler çıkar ki, misafir gelir ve mutfağı, temizliği derken o duaya hiç vakit bulamaz. Örnekler basit ama çok sayıda benzer örneği herkes kendi hayatında biraz dikkat ederse gözlemlemiş olabilir. Hem genel olarak, hayatın her alanında hem de dua özelinde; karar verdiğimiz, bir süre başarıyla götürdüğümüz işlerde bu kişisel zorlukla mücadele önceden aklımızda bulunmalıdır. 

 

3-) Kınama ve Ayıplama:

 

Birilerini dua etmiyor diye ayıplamak, “Yahu bu insan da dindar biliniyor ama hayatında duanın yeri pek az. Niye bu insanlar dua etmiyor, ben onların şartlarında olsam, o imkanlara sahip olsam ne dualar okur, seslendirirdim.” veya “Falan kişi umreye gitmiş, 15 günü orda geçirmiş ama bir günden fazla dua edememiş. Ben olsam şunları şunları yapardım.” gibi her türlü kınama ve ayıplama benzeri şeyler de dua etmemize engel olur. Aslında, her meseleyi etkileyen bu kınama ve ayıplama fiili, duayı da olumsuz etkiler.

Yazı dizisinin ilk bölümü burada sona ermektedir. "Dua etmenin engelleri" konusunun ikinci yazısı yarın internet sitemizde yayımlanacaktır.

 


1 ) Meryem Suresi, 48. ayet: "Sizden ve Allah'tan başka taptıklarınızdan kopup-ayrılıyorum ve Rabbime dua ediyorum. Umulur ki, Rabbime dua etmekle mutsuz olmayacağım." , 

Enbiya Suresi, 84. ayet: ‘’Böylece onun duasına icabet ettik. Kendisinden o derdi giderdik; ona Katımız'dan bir rahmet ve ibadet edenler için bir zikir olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir katını daha verdik.'' , 

Neml Suresi, 62. ayet: Ya da sıkıntı ve ihtiyaç içinde olana, Kendisi'ne dua ettiği zaman icabet eden, kötülüğü açıp gideren ve sizi yeryüzünün halifeleri kılan mı? Allah ile beraber başka bir İlah mı? Ne az öğüt-alıp düşünüyorsunuz.

2 ) https://sunnah.com/abudawud:1479 , https://sunnah.com/adab:655