5 dk.
02 Kasım 2023
Efendimiz'in (sas) Abdest Suyuyla Teberrük | 2. Kısım-gorsel
Youtube Banner

Efendimiz'in (sas) Abdest Suyuyla Teberrük | 2. Kısım

Not: Bu yazı, “Efendimiz'in (sas) Abdest Suyuyla Teberrük” başlıklı yazı dizisinin ikinci yazısıdır. Serinin ilk yazısına buradan erişebilirsiniz. 

 

Mizaçlar ve Farklılıklar
 

Bazı mizaçlar hürmet ve muhabbeti farklı şekillerde gösterir veya hissederler. Bazı mizaçlar sevdiklerinden birer hatıra kalmasını özellikle isterler ve bunun için kıymet verdikleri şeyleri özenle saklarlar. Bazıları ise ne kadar severlerse sevsinler sevdikleri kişilerden herhangi bir objeyi saklamayı anlamsız görebilirler. Bunlar genellikle mizaç farklılıklarından kaynaklanan tutumlar olup biri diğerinden daha iyidir veya doğrudur denilemez.

 

Diğer yandan mizaçlar ne kadar farklı olursa olsun Efendimiz (sas) ve peygamber sevgisi söz konusu olunca ve Efendimiz’den (sas) geriye çok fazla eşya kalması o dönem için pek mümkün olmayınca insanların, özellikle de Efendimiz’i (sas) her şeyden çok seven sahabe efendilerimizin Ondan bir parçayı saklamaları anlamsız değildir.

 

Evet, sahabe efendilerimiz Onun asıl mirası olan Kur’an ve sünnete son derece sadık ve bağlı olduğu gibi Ondan kalan somut nesnelere ve objelere de kıymet vermiştir.

 

Örneğin Hz. Ömer (ra) bir Cuma günü mescide gidiyordu. O sırada Hz. Abbas’a (ra) ait evin önünden geçerken Hz. Abbas’ın evinde o gün iki yavru hayvan kesilmesi nedeniyle oluktan aşağıya ve Hz. Ömer’in üzerine bir miktar kan dökülmüştü. Hz. Ömer o oluğun sökülmesini emredip elbiselerini değiştirdi ve insanlara Cuma namazını kıldırdıktan sonra oluk meselesini de anlatarak dikkatli olmalarını söyledi. Hz. Abbas (ra), Hz. Ömer’in yanına gelip sökülmesini emrettiği oluğu oraya bizzat Rasulullah’ın (sas) yerleştirdiğini söyleyince Hz. Ömer pişman oldu ve Hz. Abbas’a “Senden, sırtıma çıkıp oluğu Rasulullah’ın koyduğu yere tekrar koymanı istiyorum.” dedi. Hz. Abbas da aynen Hz. Ömer’in (ra) dediğini yaptı.1

 

Elbette ki bu zatlar Efendimiz’in (sas) emir ve tavsiyelerine hem ciddi bir itaat içindeydiler hem de örneğin Kur’an’ın Efendimiz’den (sas) sonra kitap haline getirilip çoğaltılması gibi yenilikleri de dönemin bir gereği olarak uygulamaktaydılar. Sahabenin özellikle önde gelenlerinin böyle bir denge içinde olduğunu da söylememiz gerekir.2

 

Putlaştırma” Kavramı

 

Putlaştırmak demek herhangi bir şeyi put hâline getirmek demektir. Put ise kendisine saygı ve sevgi duyulan değil, kendisine Tanrısallık atfedilen nesneler veya objelerdir. Dolayısıyla en ufak bir saygı ve sevgi emaresi karşısında “putlaştırma” gibi ağır bir kavramı kolayca kullanmak doğru olmayacaktır.

 

Bir gün Adî bin Hatim (ra) henüz Müslüman değil iken boynunda altından bir haç olduğu hâlde Efendimiz’in (sas) huzuruna gelir. Efendimiz “Ey Adî! Şu boynundaki putu at!” buyurur. Hz. Adî de haçı çıkarıp atar. Efendimiz bir yandan da; “Allah’ı bırakıp bilginlerini ve rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih’i rabler edindiler. Halbuki onlara ancak tek ilaha kulluk etmeleri emrolundu. Ondan başka ilah yoktur. O, bunların ortak koştuklarından uzaktır!”5 ayetini okumaktadır. Hz. Adî; “Ama onlar onlara (din adamlarına) ibadet etmezlerdi” der. Efendimizse bunun üzerine şöyle buyurur: “Onlar Allah’ın helal kıldığını haram ederler, siz de bunu kabul etmez miydiniz? Onlar Allah’ın haram kıldığına helal derler siz de helal saymaz mıydınız?” diye sorunca Adî de “Evet.” diye cevap verir. Efendimiz (sas) “İşte bu onlara ibadettir!” buyurur.6

 

Demek ki bir şeyi putlaştırmak veya Rab ittihaz etmek öncelikle dini bir meseledir. Bu bağlamda Allah’ın açık emir ve yasaklarına zıt ve onlara alternatif emir ve yasaklar koymak, sonra bu alternatifleri din ittihaz etmek, alternatif emir ve yasakları koyanların da yaptıklarını kabul etmek anlamına gelebilir.

 

Ancak sahabe efendilerimizin Peygamber Efendimiz’e (sas) karşı sevgi ve saygılarında, bu sevgi ve saygının emaresi olan sakal-ı şerifi saklamak, abdest suyuyla teberrükte bulunmak gibi uygulamalarda ne şirk vardır ne de bu davranışlar -haşa- birer putlaştırmadır. Bunlar öncelikle duygusal davranışardır ve bu duygu yoğunluğu dinin haram kıldığı bir şeyi helal hale getirmemiş, helal saydığı bir şeyi de haram yapmamıştır. O halde burada putlaştırma gibi bir durum söz konusu değildir.

 

Örneğin Hz. Bilal-i Habeşi’nin (ra) Efendimiz’e (sas) karşı saygısı ve sevgisi tartışmasızdır, her türlü izahtan varestedir. Efendimiz’in (sas) vefatından sonra ise o hiç ezan okumamış, daha doğrusu okuyamamıştır. Bunda bir beis yoktur. Ancak Hz. Bilal (ra) “Rasulullahtan sonra ezan okumak caiz değildir.” gibi bir hüküm vermiş olsaydı veya “Rasulullahtan sonra ezanda 'Eşhedü enne Muhammeden Rasulullah' kısmını okumak uygun değildir.” demiş olsaydı ve insanlar da bunu kabul etseydi o zaman belki bir parça putlaştırmaktan bahsedilebilirdi. Ancak ne Hz. Bilal’den ne de sahabe efendilerimizden böyle bir şey beklenemez.
 


 

1 ) Ahmed bin Hanbel, Müsned

2 ) Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi için bkz; https://kurantime.com/peygamberimiz-in-sav-soz-ve-tavirlarina-karsi-duygusal-yaklasimlar-mi-yoksa-mantiki-yaklasimlar-mi-sergilememiz-gerekir

5 ) Tevbe, 31

6 ) Tirmizi, Tac, 4/255-256