4 dk.
01 Ağustos 2024
Emanet Parayı Harcamak-gorsel
Youtube Banner

Emanet Parayı Harcamak

Soru: Merhabalar. Bir zamanlar bana emanet edilen bir miktar para vardı. Kendi açımdan ciddi de bir miktardı. Bu parayı kötü bir niyetim olmaksızın belli bir ticarette değerlendirmek istemiştim. Bu ticaretten etmiş olduğum kârın bir kısmını bana emanet edenlere bir kısmını da kendime alırım diye planlamıştım. Fakat o ticaretle uğraştığım esnada bu parayı maalesef kaybettim. Şu anda durumu kimse bilmiyor. Bu borcu ödemem için herhangi bir kimsenin üzerimde bir baskı kurduğu da yok. Fakat ben kendimi çok rahatsız hissediyorum. Olayın üzerinden 5 seneden fazla bir zaman geçti. Bu durumda ne yapmam gerekiyor? Esasında ne yapmam gerektiğini biliyorum. Fakat bu parayı ödeyebilecek bir durumum yok. Acaba 10 sene 20 sene gibi uzun bir vadeye yayıp her ay belli bir miktar ödeme yaparak bu borcu ödemeye mi çalışmalıyım? Yoksa nasıl davranmam iyi olur? Doğrusu elimde bir miktar bazı asetler var. Fakat bunları satmaya kalktığım zaman da ailemle ciddi problemler yaşamam söz konusu. Bu durumda nasıl hareket etmeliyim? Çok kendimi kötü hissediyorum. Teşekkür ederim. 

 

Cevap: Soruda emanet kavramının mahiyeti tam izah edilmediğinden ihtimaller üzerine cevap vermek durumundayız.

 

Emanet edilen para belli bir kişiye veya kişilere (örneğin muhtaç bir kişiye veya ailelere) ister parça parça ister tek seferde ulaştırılmak üzere emanet edilmiş ise siz bunu ödemediğiniz her gün için vebale girmiş olursunuz. İmkânınız ölçüsünde ister taksitle ister tek seferde bir şekilde ödemeye çalışmalısınız.

 

Ancak emanet edilen para belirli olmayan, sadece “Senin çevrende muhtaç insanlar vardır. Bu emaneti bildiklerine verirsin.” diye teslim edilmiş bir para ise, parayı veren nereye veya kime verileceğini tam olarak belirtmemiş ise bu durumda acele edilmesine gerek yoktur. Bir miktar zamana yayılabilir. İhtiyaç anında ihtiyacı olan kişi veya kişilere verilebilir. Fakat bu da bir borçtur ve ödenmelidir. İmkân olup da ödenmemesi kişinin kendi rızık kısmetlerini de keser.

 

Eğer emanet edilen para herhangi bir yere veya kişiye verilmesi için değil sadece emanet edenin “Bu para bir miktar sende dursun.” diyerek verdiği bir para ise emanet edenin isteyeceği zamana kadar beklemek gerekir. Bu paranın yakın bir zamanda iade edilmesi beklenmiyorsa biriktirilebilir. Emanet eden kişi vefat ederse ve mirasçılarının emanet edilen paradan haberleri yok ise onları haberdar etmek ve ihtiyaçları da var ise bu parayı mirasçılara iade etmekte acele etmek gerekecektir.

 

Dikkat edileceği üzere bu meselede konuyu belirlilik ve ihtiyaç kavramları belirlemektedir.

 

Bir insan borcunu ödeme konusunda samimi ise ve iradesi dışında bir hataya düşerek borcunu ödeyememiş ise, borcu ödeme niyeti ve somut gayreti bazılarınca bir ödeme de sayılmıştır. Kişi normal hayatın akışı içinde bir borcu ödemeye niyet ederek onu almış olabilir. Sonra o insanın şartları değişir, iflas edebilir veya ekonomik kriz olabilir. O insan ödeme imkânı da bulamadan vefat ederse bu durum elbette bir yandan kul hakkıdır ancak diğer yandan ödeme iştiyakı ve gayreti olduğu hâlde borcunu ödeyemeden ölmenin günah olduğuna dair bir nas bulunmamaktadır. Ancak imkanı olduğu hâlde borcu geciktirmenin zulüm olduğunu bildiren hadisler vardır.1

 

Yine Efendimiz’in (sas) borçlu bir müminin cenazesini önce kılmadığı ancak bir başkasının ölen kişinin borcunu üstlenmesi üzerine cenazesini kıldırdığı da bilinmektedir.2

 

Sonuç olarak diyebiliriz ki; emanet olarak verilen para hem adı üstünde bir emanet hem de bir borçtur. Belirlilik ve ihtiyaç durumlarına göre o emanetin iade edilmesinde veya istenen yere aktarılmasında acele edilmelidir. Diğer durumlarda da emaneti iade veya ödeme niyeti sürdürülmeli ve bu iyi niyete erteleme, ihmal etme, özensizlik gibi olumsuz eğilimler karıştırılmamalıdır.

 


 

1 Buhari, Havale, 1-2; Müslim, Müsakat, 33

2 Buhari, Feraiz, 15