


Evlilik Öncesi İletişimin Sınırları: Ne Kadar ve Nasıl?
Soru: Evlenmeye karar verdikten sonra günaha girmemek için en fazla ne kadar yüz yüze görüşmeli, mesajlaşmalı veya konuşmalıyız?
Cevap: Günümüz gençleri için evlilik öncesinde yaşanan tanışma süreci dijitalleşen dünyanın getirdiği yeni iletişim dinamikleriyle değişmiştir. Geçmişte helal-haram hassasiyetine sahip gençlerin birbirleriyle evlenmeden önce görüşme imkanları çok sınırlıyken yıllar geçtikçe olanaklar genişlemiş, bu da helal-haram bağlamında dikkat edilmesi gereken yeni alanların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu yazıda görüşme konusunda direkt bir miktar önermektense belli temel ilkelerden bahsetmeye gayret edeceğiz.
Helal-Haram Çerçevesi
Temelde şunu ifade edebiliriz ki, bir kişiyle evlenme kararı almış olmanız o kişinin namahremliğini(1) ortadan kaldırmaz. Bu nedenle karşınızdakinin bir namahrem olduğunu unutmadan hareket etmek gerekir. İkinci olarak da "bizzat günah olmayan her şey" konuşulup yapılabilir. Tarafların karakterlerini, hayata bakışlarını, beklentilerini ve gelecek planlarını anlamaya yönelik ciddi ve saygılı bir diyaloğun önünde bir engel yoktur. Ancak bu izin, sürecin ciddiyetini göz ardı eden laubali veya gayri ahlaki bir sohbete dönüşmemelidir. Tarafların üçüncü bir kişinin göremeyeceği ve duyamayacağı şekilde tamamen yalnız kalmaları(2) gibi durumlardan şiddetle kaçınılmalıdır.
Evlenme kararı aldığınız kişiyle nikahı çeşitli sebeplerle hemen gerçekleştiremeyebilirsiniz. Maddi meselelerin hâlledilmesi, tarafların tayin meseleleri, ailelerle ilgili problemler gibi hususlar nikahın hemen gerçekleşmesine engel olabilir. Bu noktada karşıdaki kişiyle kurulacak ilişkide en temel husus, haram olacak hiçbir şeye tevessül etmemektir. İletişimin sıklığı, süresi veya sayısı gibi detaylar bu temel ilkenin ardından gelir. Belirleyici olan görüşmelerin sayısından ziyade bu görüşmelerin içeriği, mahiyeti ve hangi şartlarda gerçekleştirildiğidir.
Vicdanın Sesi
Evlilik niyetiyle başlanan her tanışma evlilikle sonuçlanmayabilir. Evlenme kararı almak da evlenmekle aynı şey değildir. Nikahtan önce çeşitli sebeplerle bu karardan dönülebilir. Bu noktada olası bir ayrılık durumunda tarafların ve onların gelecekteki potansiyel eşlerinin manevi huzurunu koruyabilmek önemlidir. Evlilik öncesi görüşmelerde hassasiyet sahibi çiftler fıkhî(3) hudutlara dikkat ederken şu sorunun yanıtına da kafa yormaları hayırlarına olacaktır:
"Bu iş olmazsa, iki yabancı gibi devam ettiğinizde sizin ve müstakbel eşlerinizin vicdanı nasıl rahat ederdi?"
Bu soruyla kendinizi, bugünkü eylemlerinizin gelecekteki potansiyel sonuçlarına karşı bir sorumluluk testine tabi tutmuş olursunuz. Amaç sürecin olumsuz sonuçlanması hâlinde geride pişmanlık, gönül yarası veya gelecekteki evlilikleri olumsuz etkileyecek bir "manevi bagaj"(4) bırakmamaktır. Bir kişinin evlenmeyi düşündüğü adayın daha önce bir başkasıyla ciddiyeti koruyarak görüştüğünü ve bu sürecin evlilikle sonuçlanmadığını öğrenmesi genellikle bir rahatsızlık oluşturmaz. Çünkü bu tür bir görüşme; karakter uyumu, gelecek planları, aile yapıları ve hayata dair temel beklentiler gibi konuları kapsayan saygılı bir tanışma sürecini ifade eder. Bu da sağlıklı bir evlilik için gerekli olan makul bir ön tanıma çabası olarak görülür.
Buna karşın bir erkek veya kadın, müstakbel eşinin daha önceki bir tanışma sürecinde karşı tarafa gönlünü tamamen açtığını, büyük bir sevgiyle bağlandığını, aşık olduğunu söylediğini veya çok özel sırlarını paylaştığını öğrenirse bu ciddi bir rahatsızlık kaynağı olabilecektir. Bu sebeple fıkhi açıdan hudutları korurken "Ya olmazsa?" sorusunu sormayı da ihmal etmemek iyi olacaktır.
Özetle; evlilik öncesi iletişim sürecinin sağlıklı ve İslami ölçülere uygun bir zeminde ilerlemesi için iki temel ilke göz önünde bulundurulmalıdır:
1-) Sürecin her anında helal-haram sınırlarına mutlak surette riayet etmek.
2-) Görüşmelerin evlilikle sonuçlanmama ihtimalini göz önünde bulundurarak, olası bir ayrılık durumunda tüm tarafların vicdanlarının rahat olmasını sağlayacak ahlaki bir öngörü ve sorumlulukla hareket etmek.
Unutulmamalıdır ki bazı sözleri, bazı sırları ve en derin duygusal paylaşımları nikâh(5) sonrasına bırakmak en isabetli yoldur. Zira görüşmek nikâh değildir. Bu basiretli yaklaşım kurulacak yuvanın temellerini korumak ve tüm tarafların gelecekteki huzurunu güvence altına almak adına çok faydalı olacaktır.
Dipnotlar
1-) Namahrem: Kendisiyle evlenilmesinde dinen engel bulunmayan karşı cinsten kişiyi ifade eden bir fıkıh terimidir. Anne, kız kardeş, teyze gibi evlenilmesi haram olan yakın akrabalar (mahrem) dışındaki herkes, nikâh akdi gerçekleşene kadar birbirine namahremdir. Nişanlılık durumu bu statüyü değiştirmez.
2-) Halvet: İslam hukukunda, aralarında nikâh bağı bulunmayan bir erkek ile bir kadının, üçüncü bir kişinin görme ve girme ihtimali olmayan kapalı bir mekânda baş başa kalmasını ifade eder. Peygamber Efendimiz'in (sas) "Bir erkek, bir kadınla baş başa kalmasın ki, üçüncüsü şeytan olmasın." (Tirmizî, Radâ', 16; Ahmed b. Hanbel, I, 18) hadisi, bu durumdan kaçınılması gerektiğinin temel dayanağı olarak kabul edilir.
3-) Fıkhî: "Fıkıh" ilmiyle ilgili demektir. Fıkıh, İslam dininin ibadet ve muamelat (sosyal ilişkiler) ile ilgili kurallarını Kur'an ve Sünnet'ten delillerle ortaya koyan ve yorumlayan ilim dalıdır. "Fıkhî hudutlar", bu ilim tarafından belirlenen dini sınırlar ve kurallar anlamına gelir.
4-) Manevi Bagaj (Emotional Baggage): Modern psikolojide kullanılan bir kavramdır. Kişinin geçmiş ilişkilerinden veya tecrübelerinden getirdiği çözülmemiş duygusal sorunları, hayal kırıklıklarını, güvensizlikleri ve önyargıları ifade eder.
5-) Nikâh: İslam'a göre evliliği teşkil eden, tarafların karşılıklı irade beyanları (icap ve kabul), şahitler ve mehir gibi şartları içeren resmi ve dini akittir (sözleşme). Nikâh, tarafları birbirine helal kılan ve evlilik hayatının getirdiği hak ve sorumlulukları başlatan yegâne hukuki ve dini işlemdir.
