Harama nazarda "ilk bakış" ve devamı
Soru: Efendimiz’in (sas) Hz. Ali’ye (ra) hitaben “Ey Ali! İlk bakışa ikinci bakışı ekleme. Çünkü birincisi senin lehinedir, ikincisi ise senin lehine değildir.”1 hadisini nasıl anlamalıyız?
Cevap: Bu İslam’ın, Kur’an’ın ve Efendimiz’in (sas) beyanlarının her açıdan realist olduğunu, insan realitesini gözettiğini gösteren önemli hadislerden birisidir.
Diğer yandan meselenin kendisi tamamen tarihsel değildir ancak tarihsel bir yönü de vardır.
Efendimiz (sas) döneminde Arap toplumundaki evlilik uygulamaları ve nikah meselesi daha çok kabileler, aşiretler arası bir ilişkidir. Evlilik, bugünkü gibi bireysel duygulara ve romantizme dayalı bir ilişki değildir. Bir insan bir aileye gidip “Ben bekarım, benimle evlendirecek kızınız var mıdır?” diye sorabilir, karşı taraf da “Evet, benim amcamın bir kızı var, onunla seni evlendirebiliriz.” diye cevap verebilir ve evlilik bu şekilde yapılabilirdi. Bu ve benzeri hadiseler oldukça yaygındı. Dikkat edileceği üzere burada evlilik ilişkisi son derece sıradan, pratik bir uygulama olarak görülmekte ve o şekilde kurulmaktadır. Her iki taraf da toplumun genel ahlakına ve geleneklerine göre hareket ettiği sürece, taraflardan birinde aşırı derecede fiziksel bir kusur, hastalık, çirkinlik de yoksa kimin kiminle evlendiği çok önemli bir husus değildir. Kim kiminle evlenirse evlensin hayatı bir şekilde devam edecektir. Toplumda evliliğe dair böyle bir kabul hakimdir. Bu durumda bir erkeğin evleneceği kadına bakmaması, onu nikahtan önce hiç görmemesi de gayet olağan karşılanmaktadır.
Bu ortamda Efendimiz (sas) kendisine bir kadınla evlenmek istediğini söyleyen sahabilerine o kadına bakmalarını yer yer tavsiye etmiştir. Örneğin Muğire b. Şube (ra) der ki;
“Ben, Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem-'in yanına giderek nikahlamak istediğim bir kadını anlattım. Allah Rasulü; “Git o kadına bak. Çünkü bakman, (evlendiğinizde) aranızda ülfet ve sevginin devam etmesi için daha uygundur.” dedi.” Bunun üzerine Hz. Muğire o kadının ailesinden de kendisinden de izin alarak kadına bakar ve sonradan bu evlilikten duyduğu memnuniyeti de aktarır.2
Efendimiz’in, (sas) içinde bulunduğu toplumun evlilik konusundaki adetlerini ve evliliğe bakış açılarını insan fıtratına daha uygun hâle getirmeye çalıştığı söylenebilir. Sonuçta evlilik kabileler arası bir antlaşma, bir iş akdi, profesyonel bir sözleşme değildir. Evlenecek insanların ömür boyu birbirlerine karşı belirli duygu ve düşünceleri olacaktır. Bu duygu ve düşüncelerin neler olabileceğini en azından genel nitelik itibariyle bilme, ileride neyle karşılaşacağını tahmin edebilme adına kişilerin evlenmeden önce birbirlerini görmeleri, yeteri kadar tanımaları önemlidir.
Sonuç olarak evlenme niyetinin olduğu bir yerde erkeğin kadını kadının da erkeği görmesi, birbirlerine bakmaları konusunda Nebevi bir tavsiyenin olduğu söylenebilir. Tabii bu bakış ve görmeler yine bakılması ve gösterilmesi caiz olan sınırlarla ilgilidir. Bu da temelde eller ve yüzdür. Bazı mezheplerin görüşlerine göre ayaklar veya boyun da buna dahil edilebilmiştir.
Erkek Biyolojisi ve İlk Bakış
Hadis ve ifade ettiği konu insanın, en çok da erkeklerin psikobiyolojisiyle ilgilidir.
Örneğin bir erkek bir kafede konsantre bir şekilde kitap okurken bir anda, dışarıdan bakılınca hiçbir sebep görülmeden başını çevirip bir yere bakar ve oradan cazibedar bir kadının geçtiği görülür. Bu durum erkek biyolojisi açısından sık rastlanan bir durumdur.
Karşı cinse temayül çok güçlüdür ve özellikle gençlikte daha güçlüdür. Bir insanın veya genellikle erkeklerin bilinçaltı kendileri farkına varmadan çevreyi kolaçan eder. Örnekteki erkek gözüyle kitaba bakıyor olsa da bir anda bir yerde kırmızı bir ışık yanıp sönse dönüp o ışık kaynağına bakabilir. Aynen onun gibi bir kadın da tesettürlü olsun veya olmasın bir erkek için kırmızı ışık gibi bir cins uyaran olarak düşünülmelidir.
Diğer yandan erkekler kadın vücudundan etkilenmek, bilinçaltında onu aramak üzere programlanmışlardır. Bu nedenle herhangi bir anda niyetleri o olmasa da, başka bir konuya dalıp gitmiş olsalar da bir kadının varlığına rastlayınca istem dışı olarak o kadına bakabilmektedirler. Tekrar edelim ki bu konuda bakılan kadının tesettürlü olup olmaması belirleyici bir etken değildir.
Bu bakıştan sonra örneğin yarım saniye veya en fazla 1 saniye kadar sürebilecek bir tanıma hali oluşur. Yani ilk bakışta beyin bütün görüntüyü işlemez. İlk bakışta bütün görüntüyü tam olarak işlememek de bakılan kadının tesettürlü olup olmamasına göre değişmemektedir.
Dolayısıyla ilk bakışta genel hatlarıyla bir tanıma, görüntünün genel olarak ne olduğuna dair anlık bir algı oluşur. Bu ilk bakışta iradi olan bir husus yoktur. Dolayısıyla bakan kişi açısından bir sorumluluk da yoktur.
Normal bir insan ortalama ahlaki bir düzeyde dini yaşamını sürdürürken de bazen bir ses duyar, bazen bir koku alır, bazen bir silüet fark eder veya bir şekilde bir işaret alır ve bilinçsiz, istem dışı bir şekilde dönüp bakabilir. O ilk bakıştaki tanıma süreci içinde, o bir saniyelik sürede hâlen mazurdur. Ancak ilk bakışta algılanan görüntünün bakılması caiz olmayan bir görüntü olduğu anlaşıldıktan sonra o bakışı sürdürmek elbette haramdır. Efendimiz’in (sas) “İlk bakış lehinedir, ikinci bakış hakkın değildir. İlk bakışa ikinci bakışı ekleme.” şeklinde ifade buyurduğu durum budur.
Bu noktada evli ve dindar hanımların bazen eşleriyle yürürken veya bir yerde otururken eşlerinin gözlerinin bir an kaymasından veya şöyle bir bakıp çevirmelerinden de rahatsız olabildikleri görülmektedir. Bu durumun, erkeklerin biyolojik programlarının bir uzantısı olduğu bilinmelidir. Bir erkek ancak ciddi bir egzersizle, bazen uzun süreli evrad u ezkâr okumalarıyla, iradeyi özel olarak ve yoğun bir şekilde kullanma ile bu hâllerini dönüştürebilir. Bu nedenle bir anlık başını geri çevirme gibi hareketlerin problem olarak görülmesi gereksizdir. Tabii ki burada özellikle bakılacak bir şey arayıp bulma çabasından veya ilk bir saniyelik bakıştan sonra hâlen devam eden bakışlardan bahsetmiyoruz. Ancak o bir anlık bakış ve başını geri çevirme tamamen sıradan, düz, irade dışı, biyolojik ve kas seğirmesi gibi bir olaydır. Bir kasıt ve irade yoktur. Dolayısıyla üzerinde durulmaya, kıskançlık gibi hislere kapılmaya gerek yoktur. Zaten Efendimiz de (sas) ilk bakışın vebali olmadığını açıkça söylemiştir.
İlk Bakış Refleksinin Kesilmesi
Tabii ki bir insan egzersiz yapa yapa, böyle karşılaşmalarda başını çevire çevire, bazı duaları ede ede, belli evrad u ezkarlara devam ede ede ilk bakışı dahi iradi olarak gerçekleştirmez bir noktaya gelebilir. Aksiyon filmlerinde bazı patlama sahneleri vardır. Filmin kahramanı bir yere ateş eder. Ateş edilen yer büyük bir gürültüyle ve alevler saçarak patlar. Bütün insanlar döner bakar veya olay mahallinden panikle kaçışırlar. Ancak kahramanımız sakin bir şekilde, hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam eder. Aynen bunun gibi bir erkek de bütün hemcinslerinin ilk bakışını koruyamadığı ortamlarda bu ilk bakışını dahi disiplin altına almış birisi hâline gelebilir. Ancak böyle bir durum bizzat bireysel bir farz değildir.
Peki erkeklerde bu eğilim, bu temayül kesilebilir mi?
Gerçekten rahatsız olunuyorsa adım adım kesilebilir.
Bunun için takip edilecek bazı adımlar vardır:
1-) Açık saçıklığın yaygın olduğu ortamlara gitmek iradi olarak bırakılmalı, terk edilmelidir. Bilindiği gibi bazı erkekler sırf harama bakmak, kadınları seyretmek için çarşı pazar gezebilmekte, kafeleri dolaşabilmektedirler. Bu davranışlara girmemek önemlidir.
2-) Evden çıkarken Ayetül Kürsi veya “Bismillahillezi” duası okunabilir.
3-) Gidilmesi gereken yerlere uygunsuz bir ortamdan, örneğin bir şehrin meşhur cadde ve meydanlarından veya ehl-i dünyanın vakit geçirmekten hoşlandığı yerler yerine farklı alternatif güzergahlardan gidilmelidir. Örneğin A sokağı yerine B sokağından gitmek harama daha az girme imkanı sağlayacak B sokağından gidilmelidir.
4-) Yolda zihnini çevreye değil de kendi içine kapatmak, fiziksel olarak o anda olarak içinde bulunduğu ortamdan hızlı geçmeye çalışırken zihinsel olarak da çevresel uyarıcılara karşı daha kapalı hâle gelmek için zihnini ister bir kitap konusuna ister bir duanın anlamına ister farklı ve meşru herhangi bir şeye odaklamaya çalışmak faydalı olabilir.
Bu tip egzersizlerden bir süre sonra bir erkek veya bir insan zamanla önce bakarken dalıp gitmemeyi, sonra iradi olarak bakmamayı, sonra bakışını azaltmayı, nihayet ilk bakışını dahi kontrol altına almayı öğrenebilir. İstidadı da varsa ilk bakıştan tamamen de kurtulabilir. Ancak bu durum ciddi, disiplinli, yoğun ve kimileri için uzun süreli bir egzersiz ister.
Allah Teala’dan erkekler ve kadınlar olarak harama karşı bakışlarımızı korumamızı nasip etmesini diler ve dileniriz.
1 ) Ebu Davud, Nikâh, 43; Tirmizi, Edeb, 28
2 ) Müslim, Nikah, 74-75; Tirmizi, Nikah, 5; İbn Mace, Nikah, 9