5 dk.
07 Haziran 2022
Hz. Adem ve Hz. Havva'dan farklı ten renginde insanlar nasıl oluştu?-gorsel
Youtube Banner

Hz. Adem ve Hz. Havva'dan farklı ten renginde insanlar nasıl oluştu?

Soru: Hz. Adem (as) ve Hz. Havva’dan (as), yani tek atadan farklı ten rengine sahip insanlar nasıl ortaya çıktı?

 

Cevap: Bu aslında genetik bilimi teknikleri ile cevap verilebilecek bir konu fakat ilave edilebilecek noktalar da yok değil.
 

Genetik varyasyon olarak kan gruplarından örnekle konuyu açıklığa kavuşturabiliriz. Günümüzde temel eğitim vasıtasıyla insanların bildiği 4 ana kan grubu vardır. İlgili bilim dalında ilerlediğinizde ise bu grupların alt kategoriler şeklinde çok daha fazla çeşitlerinin olduğunu görürsünüz.(1) Misal, Hz Adem ve Havva’nın biri AB, diğeri 00 veya biri A0 iken bir diğeri B0 kan gruplarına sahipse, bu kombinasyonla doğacak çocukların kan grupları bütün gruplardan herhangi biri olabilir.
 

İnsanda kan grubunu denetleyen gen sayısı, cilt ve göz rengini kontrol eden gen sayısına göre oldukça düşüktür. Bu durum düşünüldüğünde nesillerde farklılaşmaya daha elverişli bir gen varyasyonundan bahsedilebilir. Zira, her gen için farklı değerler ve farklı etkileşimler oluşmaktadır.

 

Bu gen varyasyonları hem Hz. Adem hem de Havva’da tam olarak bulunuyor ve ardıllarında devam ediyorsa tıpkı kan grubu örneğinde olduğu gibi tüm cilt ve göz renklerinin nesillerinde oluşmasına izin verir.

 

Genlere dair bu bilgilerin ötesinde ten rengi oluşumuna ait oldukça önemli bir nokta daha vardır: Ten rengi, çevre etkilerine bağlı olarak hem değişen hem de seçilen bir özelliğe sahiptir.

 

Seçilenden kastın ne olduğunu biraz daha açalım. Güneş ışınlarının yoğun olduğu bir zaman ve durumda bu ışınların hepsinin emilmesi gereğinden fazla D vitamini alımı ve ultraviyole ışınlar yüzünden kansere yol açabilir. Bu yüzden vücudun bu ışınları pek emmeyeceği, çoğunu reddedeceği biçimde ten rengi oluşur veya öyle başlar. Böylelikle, vücut güneş ışınlarının yoğun olduğu bu çevre koşullarında avantajlı hale gelebilir.

 

Beyaz tenli bir çocuk doğmuş olsa bile bu şartlarda pek avantajlı olmaz. Güneş onu rahatsız eder, bazı hastalıklara çok daha rahat yakalanır. Bu dezavantajlı koşullar altında fazla sayıda çocuğu olamaz, belki evlenme imkanı bulamaz ve daha erken ölebilir. Avustralya’da güçlü bir örneğini gördüğümüz durumda olduğu gibi.

 

Avustralya’ya İngiltere’den göçmenler gitmiştir. İngiltere dünyanın kuzey kısmında yer aldığı için oradaki güneş ışınlarının eğimi, yapısı ve azlığı çerçevesinde açık tenli insanların rahat yaşayabildiği bir bölgedir. Bazı İngilizler, Avustralya gibi güneş ışınlarının daha yoğun olduğu bir bölgeye göç ettikten sonra; aradan asırlar da geçmesine rağmen, bu birkaç asır nesillerin bu çevre koşullarına uyum sağlaması için yeterli gelmemiş ve Avustralya cilt kanserinin en yüksek oranda görüldüğü ülkelerden biri haline gelmiştir.(2) Zira güneş ışığına ciddi oranda maruz kalınan bölgelerde yaşamak açık tenli insanlar için uygun değildir.

 

Günümüzde, hem tedavi çeşitleri ve ulaşılabilirliğinin artmış olması hem de bu bilgilerin insanlar tarafından içselleştirilmiş olması söz konusudur. Avustralya gibi çevre şartlarına karşı dezavantajlı insanların yaşadığı bölgelerdeki insanlara konuyla ilgili uyarılar ve eğitimler yapılmaktadır. Kollarınız ve bacaklarınız kapalı olarak dışarı çıkın, şapka giyin, güneş ışınlarından mümkün olduğunca korunun şeklinde uyarı ve eğitimler... Avustralya yapımı film ve diziler izlendiğinde bu uyarıların günlük hayata da nasıl yansıdığı görülebilir hatta.
 

Özetle, ten rengi ve onunla bağlantılı renkleri belirleyen, insanlarda farklı renklere izin veren genler Hz. Adem ve Havva’da bulunmaktadır ve farklı çocuklara farklı genler aktarılmıştır. Çevre şartları ve zaman içinde bu şartlara uyum ekseninde nesiller arası seçilim de meselenin bir diğer yönüdür. O yüzden, genel kültür seviyesinde dahi genetik ve doğal seçilimi bilen bir insan bu konuyu anlamakta sıkıntı yaşamayacaktır.

 

Özeti pekiştirmek açısından diğer canlılardan da örnek verebiliriz. Dünya üzerinde var olan tüm köpeklerin bir kurt cinsinden evcilleşip türediğini biliyoruz. Büyükleri, küçükleri, siyahları, beyazları, rengarenkleri, uzun tüylüleri, kısa tüylüleri, tüysüzleri, kısa bacaklıları… Akla ne kadar köpek cinsi gelebilecekse hepsi tek bir türden türemiştir. 

Bu konuda bilimsel araştırmalar devam etmekte. Önceleri, tüm köpek türlerinin mevcut bir yabani kurttan direkt evcilleştirildiği varsayılıyordu. Şimdilerdeyse, köpeklerin bugünün kurtlarına yakın akraba olan ama nesli tükenmiş başka bir kurt neslinden türetildiği, evcilleştirildiği düşünülüyor. Bu hadisenin kaç yıl önce olduğu konusunda tahminler farklılık gösterebilir. 10.000 yıl önce, 30.000 yıl önce veya 50.000 yıl önce olabilir, henüz bilim bu konuda net bir şey söylemiş değil. Ama bildiğimiz şudur; tek veya birbirine çok benzeyen bir kurt ailesinden, insanların tercihleri ve müdahalesiyle, uzun bir zaman dilimi içerisinde bütün farklı renk ve haldeki köpekler şimdiki hallerini almış görünüyor.(3)

 

Hasılı, insanlarda da diğer canlılarda da pek çok farklı renge ve şekle izin veren genler mevcut. Bu genler çevre şartları, özel seçilim veya insanların seçim ve müdahalesiyle ortaya çıkabiliyor. Nasıl ki o evcilleştirilen kurtlarda veya tek kurt anne babasında bunca şeye izin verecek genler var ise Hz. Adem ve Havva’da da elbette ki bu genler bulunabilir. 

 

Tek bir aileden, tek bir türden bu kadar farklı çeşitlerin çıkabilmesi konuya ve bu bilim dalına ilgi duyan insanlar için çok sıradan bir hadisedir. Bu konuların bir Müslümanda vesvese hâline gelmesine neden olacak hiçbir durum yoktur. Çevrenizde böyle sorularla İslam'ın yanlış olduğunu kanıtlamaya gayret eden kimseler varsa gülünç bir şeyle uğraştıklarını rahatlıkla söyleyebiliriz.

 


1 ) https://evrimagaci.org/evrimi-destekleyenkullanan-bilimler-2-hematoloji-ve-kan-gruplari-204

2 ) https://www.bbc.com/turkce/haberler-41223547 https://www.aihw.gov.au/reports/cancer/skin-cancer-in-australia/summary-1

3 ) https://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%B6pek