6 dk.
31 Mart 2023
İlim Öğrenmede İştiyak ve Enerji Temini Meselesi | 1.Kısım-gorsel
Youtube Banner

İlim Öğrenmede İştiyak ve Enerji Temini Meselesi | 1.Kısım

 

Soru: İlim öğrenme veya kitap okuma konusunda iştiyakım var ama enerjim yok diyen biri ne yapmalı? İlim öğrenme aşkı ve şevki hem kendimizde hem başkalarında nasıl uyandırılabilir?
 

Cevap: Soruda bahsedilen sorun klasik bir “İstiyorum ama yapamıyorum.” durumudur. Öncelikle “İstiyorum ama yapamıyorum.” diyen bir insan isteyip de yapamadığı iş için gerekli olan enerjiyi iç dünyasında ya hiç üretemiyordur ya da mevcut enerjiyi yanlış yerlerde kullanıyordur. Bir enerjiyi yanlış yerde kullanmak benzinle hareket etmesi gereken bir arabayı suyla hareket ettirmeye çalışmak gibidir. Herhangi bir şeyi yapabilmek için gerekli enerjiyi üretmenin ve o enerjiyi doğru yerde kullanmanın yolları bilinir ve uygulanabilirse sadece kitap okuma, ilim öğrenme gibi konularda değil hayatın her alanında daha nitelikli davranmak kolaylaşacaktır.

 

Enerjilerimiz ve Kaynakları

 

İnsanın yaptığı her şey için kullandığı özel bir enerji türü vardır. Bu bağlamda ibadet etmek için de kitap okumak için de insanlarla iletişim kurmak için de yabancı dil öğrenmek için de belli bir enerji türü gerekir. Ancak bu, yapacağımız her iş için ayrı ayrı yüzlerce enerji türüne ihtiyacımız olduğu anlamına gelmemektedir. Davranışlarımızın pek çoğu için bir tür, bazıları için farklı bir tür, diğer kısmı için de farklı bir tür enerji gerekir. Örneğin ilim öğrenmeyi de kapsayan yaratıcılık, kreativite özelliği için gerekli enerji ile karşı cinse duyulan ilgide kullanılan enerji aynı türdendir. Bunların birinden birine aşırı yüklenmek diğeri için gerekli enerjiyi azaltacak veya yok edecektir.

 

Vücudumuz üç kaynaktan farklı enerjiler üretir:

 

Birinci kaynak: Yiyip içtiğimiz maddeler ve uykudur.

İkinci kaynak: Hareketlerimiz ve egzersizlerdir.

Üçüncü kaynak: İzlenimlerimizdir. İzlenimler, günlük hayatta karşımıza çıkan olaylar, sesler, görüntüler, tatlar, kokular ve nesnelerin; kısacası duyularımızdan geçen her şeyin değerlendirilerek zihnimizde yer etmeleri sürecidir. 

 

Bu enerjileri maddi enerjiler gibi düşünmek mümkündür. Yani bu üç kaynak iç dünyamızda kimisi kömür, kimisi petrol, kimisi de uranyum gibi farklı enerji kaynaklarına dönüşürler. İnsanın yaptığı ve yapacağı her şey için bu enerjilere ihtiyacı vardır. 

 

Bu enerjiler kısmen biriktirilirler ve kısmen yok edilebilirler. Yani siz yaptığınız herhangi bir faaliyetle bir aylık hareket için gerekli enerjiyi biriktirmiş olabilirsiniz ama herhangi bir yanlışınızda iki aylık birikmiş enerjiyi de tüketebilirsiniz.

 

Enerjileri kazandığımız besin, uyku, hareket ve son olarak izlenim dediğimiz kaynaklar iyi bilinmelidir. Kişinin beslenmesi, temiz ve dengeli gıdalar yiyerek karnını doyurması önemlidir. Bu nedenle hayvansal gıdaları tamamen terk etmek gibi girişimlerde bulunulmamalıdır. Bunun insanlara genel manada herhangi bir faydası yoktur. Aynı şekilde gece uykusu da önemli bir enerji kaynağıdır. Gündüzün tamamını uyusanız bile gecenin bir iki saat uykusundan aldığınız enerjiyi alamazsınız. Allah-u Teala sistemi böyle kurmuştur.1

 

Günlük hareketlerimiz de önemli enerji kaynaklarındandır. Hatta dikkat edilirse namazdaki hareketler, kıyamdaki el bağlama, rükû, secde, oturuşlardaki ayak ve parmakların durumu normal zamanda hiç de alışık olmadığımız ve yapmadığımız hareketlerdir. Dolayısıyla namazdaki hareketlerimiz günlük hayatın akışı içindeki normal fiziksel ritmimizi kırarlar ve bize yeni enerjiler sağlarlar. Namazlarını bazen kılıp bazen kılmayanların namaz kıldıkları vakit kendilerini daha hafif ve daha enerjik hissetmelerinin nedeni budur.

 

İzlenimler de önemli bir enerji kaynağıdır. İzlenimler, sizde herhangi bir duygu ve düşünce uyandıran olaylar, kişiler, sesler ve görüntülerdir. Bir insanın ellerini ayaklarını hava almayacak bir maddenin içinde bağlasanız, tamamen sessiz ve kapkaranlık bir yere koysanız, kulaklarını da tıkasanız bu insan hiçbir şey görmüyor, duymuyor, dokunarak hissetmiyor olacaktır. Böyle bir insan birkaç gün içinde halüsinasyonlar görmeye başlar, sağlıklı düşünme yeteneğini kaybeder. Dolayısıyla bizim dış dünyadan düzenli olarak gelen yeni izlenimlere ihtiyacımız vardır. Şikâyet ve kendisine acıma duygusu güçlü olan, sürekli her şeyden hatta kendisinden de şikayetçi olan insanlar çevrelerindeki izlenimleri pek sağlıklı alamaz ve olaylardaki değişimleri göremez olurlar. Şikâyet etmeyi ve kendine acımayı bırakıp şükretmeyi artırdıkça izlenim kanalları da açılır. Meşru dairede yeni izlenimler almaya çalışmak da önemlidir. Daha önceden hiç okumadığınız türden kitaplar veya romanlar okumak, pek sohbet etmediğiniz insanlarla daha uzun sohbetler etmek, basit ortam değişiklikleri yeni enerjilerin alınmasını sağlar.

 

Yeni izlenimler edinme meselesinde en önemli nokta insanın nazarıdır. Çünkü bir insan doğru nazarla bakarsa her gün ekmek yiyip su içmekten sıkılmadığı gibi kendi evinden, odasından, işinden, eşinden de sıkılmaz. O nazarı kaybederse her şey sıkıcı ve dar gelmeye başlar.

 

Enerjilerin Kısa ve Uzun Vadelerde Kullanımı

 

Bir başka önemli nokta şudur: Üretilen enerjileri kullanmak kısa vadeli olursa bu enerjiler azalır. Uzun vadeli kullanımlarda ise bu enerjiler insanda iş yapma kabiliyetlerini artırır. Örneğin bir insan spor için düzenli koşulara başlasa ilk başlarda yorulacaktır ancak devam ederse zamanla daha uzun mesafeleri eskisi kadar zorlanmayarak koşabilir hâle gelecektir. Bu kural ders çalışmak, dua etmek, namaz kılmak, kitap okumak ve ilim öğrenmek gibi tüm durumlar için geçerlidir.

 

İnsan, enerjilerini mutlaka kullanmalıdır. Bir enerjiyi kullanmak o enerjiyi artırır. Müspet manada enerji kullanımının kümulatif (katlanarak büyümek) bir etkisi vardır. Meşru dairede yapılacak her aktivite, aynı veya benzer türden eylemler ve aktiviteler için gerekli enerjiyi oluşturacaktır. Kullanılmayan enerji ise uzun vadede kaybolur. Spor yapmayan bir insan fiziksel enerji gerektiren namaz kılmak, yürüyüş yapmak, merdiven çıkmak hatta sabahları kalkmak için bile zamanla yeterli enerjiyi kendinde bulamaz hâle gelir. Hiç kitap okumayan, yeni şeyler öğrenmeye açık olmayan, zihnini hareketsiz bırakan insan da bir süre sonra kendini daha unutkan, bilişsel yetenekler açısından daha zayıf hissedecektir. Bu nedenle insanın bütün rahatı ameldedir, bir iş yapmaktadır.

 


1 ) Yunus, 67