İslam'da korku kavramının yeri
Soru: Allah’ın ayetlerde önce cehennem hemen ardından cennet tasvirlerinden bahsetmesi, önce azap sonra mükâfatları dile getirmesi üslubu ve yöntemi düşünüldüğünde İslam'ı anlamada korku kavramının yeri neresidir? Bu konu hakkında bilgi verebilir misiniz?
Cevap: Öncelikle, Allah-u Teala’nın kullarına yönelik hitabı kesinlikle kulların kendi aralarındaki hitaplar ile değerlendirilmemelidir. Yani O’nun hitabı ne ana babanın çocuğa, ne öğretmenin öğrenciye, ne devlet yetkilisinin vatandaşına, ne de eşlerin birbirine olan hitapları gibidir. Allah-u Teala’nın Kur’an’da kullarına karşı hitabı hiçbir şekilde, hiçbir zaman, hiçbir yönüyle kullar arasında iletişimin, hitabın bir yöntemi olabilecek şekilde kullanılamaz. Allah-u Teala, Allah’tır. Rabdir. Mülkün sahibidir. Zat-ı Zülcelal’i sena için konuşmaya başlasak saatler, yazmaya başlasak sayfalar yetmez. Biz ise kuluz.
Eğer vahiy bize kullar arası davranışlarımızda eşlerin birbirlerine karşı, anne-babaların çocuklarına karşı, patronların işçilerine karşı nasıl davranmaları gerektiğine dair ölçüler koymuşsa onları esas alabiliriz ve almalıyız. Bunun yanında Efendimiz’in (sav) emir ve tavsiyeleri de vahyin nasıl anlaşılacağının pratiği olarak vahye dair bizim yorumlarımızdan daha önemlidir.
İkinci olarak, Kur’an aslında her zaman ve her durumda önce cehennemi zikrediyor değildir. Önce cehennemin zikredildiği durumlar daha fazla olabilir fakat önce cenneti anlattığı, cehennemden hiç bahsetmediği veya daha az bahsettiği, hatta cehennemi cennetten sonra anlattığı durumlar da az değildir. Dolayısıyla cehennemin her zaman önce anlatıldığı şeklinde bir genelleme hatalı olacaktır.
Üçüncüsü, “korku” kelimesi zamanla geniş bir anlam çerçevesi kazanmış, buna bağlı olarak da kelimenin herkesin zihninde canlanan anlamı farklılaşmıştır. Dolayısıyla bu kelimeyi kullanarak bir şeyleri açıklamak çok da verimli olmayacaktır. Çünkü büyük ihtimalle açıklanan şey yanlış anlaşılacaktır. Gerçi bu bağlamda her kavram herkesin zihninde farklı canlanabilir. “Elma” kavramı zikredildiğinde herkesin zihninde farklı elma resmi canlanabilir. Ancak "korku" gibi hayatımıza yön verecek önemli kavramların çok fazla çağrışıma sahip olmaları o kavramların çok dikkatli kullanılmasını, hatta mümkünse az kullanılmasını gerektirmektedir. En azından bu kavramları yerli yerinde kullanmaya dikkat etmemiz şarttır.
İşin bu kısmında zihnimizdeki kavram haritalarımızda "korku" kavramı yerine farklı bir kavram çifti önereceğiz: Pozitif ve negatif kavramları. Evet, insanın tüm davranışlarını, hayata, kendisine, başka insanlara karşı tüm duygularını, düşüncelerini ve tavırlarını pozitif ve negatif olarak ikiye ayırabiliriz.