8 dk.
10 Eylül 2024
"Kocaya Secde Etme" Hadisi Üzerine | 1. Kısım-gorsel
Youtube Banner

"Kocaya Secde Etme" Hadisi Üzerine | 1. Kısım

Soru: “Eğer Allah’tan başka birine secde etmeniz helal olsaydı, kadınlar için kocaları olurdu.” hadisi sahih midir? Sahihse bu hadis-i şerifi nasıl anlamamız gerekir?

 

Cevap: Meselenin çok boyutlu olması nedeniyle maddeler hâlinde cevap vereceğiz. Ayrıca konuyu doğrudan ilgilendirdiği için benzer hadislere de göz atacağız.

 

Birincisi: Soruda geçen hadis-i şerif şu şekildedir: “İnsanın insana secde etmesini emredecek olsaydım, kadının kocasına secde etmesini emrederdim.”1

 

Hadis, Kütüb-ü Sitte içinde yer alan Ebu Davud, İbn Mace ve Tirmizi’de de yer almaktadır. Her üç hadis kitabında verilen senetler itibariyle sahihtir.

 

İkincisi: Geleneksel İslami ilimler literatüründe “makâsıd” adı verilen bir kavram vardır. Bu kavram hadis ilimlerinde de çokça başvurulan bir kavramdır. Makâsıd kısaca maksatlar, ulaşılmak istenen hedefler demektir. Bu bağlamda bir hadisi okuyup anlamaya çalışırken ve o hadisten bir hüküm çıkarırken alimler hadisin lafzıyla birlikte maksadına, bağlamına da bakarlar ve o hadisteki asıl mesajı anlamaya çalışırlar. Eskiler bu bağlamda “Makâsıd, müctehidlerin kıblesidir.” demişlerdir. Bu nedenle İslami ilimlerde derin bir bilgiye sahip olmasak da bir hadisi okurken onun lafzına takılıp kalmamalı, aklımıza ilk gelen mananın kesinlikle doğru olacağını düşünmemeli, o hadisin bağlamını, ana mesajını ve asıl maksadını da anlamaya çalışmalıyız.

 

Kadınların Cehennemde Çoğunluk Oldukları Hadisi

 

Örneğin Buhari’de geçen bir hadis şöyledir: “Ebû Saîd el-Hudrî şöyle demiştir: Rasulullah bir Kurban veya Ramazan Bayramı’nda hutbe sırasında musallanın kadınlar kısmına geçerek; “Ey kadınlar topluluğu! Sadaka verin, zira bana cehennem ehlinin ekseriyetini kadınların teşkil ettiği gösterildi!” buyurdu.2

 

Hadisin Arapça aslında geçen “Eksera ehli’n-nâr” ibaresi çoğu çeviride “Cehennem ehlinin çoğunluğu” olarak tercüme edilmiştir. Bu tercüme yarı yarıya doğru sayılabilir. Çünkü Arapçada, İngilizcede olduğu gibi bir sıfatın en üst derecesini belirten bir çekim yoktur. Aynı kelime hem “en büyük” hem “daha büyük” anlamına gelebilmektedir. Dolayısıyla hadiste geçen ibarenin “Cehennem ehlinin çoğunluğu” yerine “Cehennem ehli içinde çokça” anlamına gelme ihtimali de vardır.

 

Mekanik Düşünme Hataları

 

Diğer yandan insanların çoğunun zihinleri maalesef mekanik çalışmaktadır. Örneğin yukarıdaki hadiste “Cehennemi gördüm, orada çok kadın vardı.” ibarelerinde geçen “kadın” kavramı doğrudan “erkek” kavramıyla birlikte algılanmaktadır. Ancak Efendimiz’in (sas) bu ifadeleriyle kadınlar ile erkekler arasında bir oranlama yaptığını söyleyemeyiz.

 

Çünkü ilgili hadisin dış ve iç bağlamı şu şekildedir: Efendimiz (sas) bir Ramazan veya Kurban Bayramı’nda mescitte önce erkekler kısmında erkeklere yönelik bir hitapta bulunmuş, hutbe vermiştir. Bu esnada Efendimiz (sas) bir parça celallidir. Kendi ufkuna uygun bir Mehafetullah atmosferindedir. İnsanları tevbeye ve infak etmeye teşvik etmektedir.

 

Hadisin geçtiği Buhari, Müslim gibi kaynaklarda Efendimiz’in (sas) erkeklere yönelik hutbesinde neler söylediği tam olarak belirtilmemiştir.

 

Efendimiz (sas) daha sonra kadınlara bir hutbe irad etmiş, kadınlara hitap ederken de “Ey kadınlar! Sadaka veriniz. Zira bana cehennem halkı gösterildi, çoğu sizlerdiniz.” veya “Sizden orada çokça vardı.” buyurmuştur.

 

Bunun üzerine cemaati oluşturan kadınlar denileni yapmışlar ve sadaka vermişler, kimileri de takılarını çıkarıp vermiştir.

 

İnsanları Dönüştürmek İçin Söylenen Sözler

 

Özellikle bir insanın davranışını etkileme kastıyla, yani o insanı esastan değiştirme niyetiyle, işin içine duyguları da zihni de katarak söylenen sözlerden/hadislerden sonra mekanik zihinsel yorumlar çıkarmaya çalışmak abestir.

 

Diğer yandan Kur’an’da; “Onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar.”3 gibi ayetlerin yanında; “Onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar.”4 şeklinde ayetler de vardır. Bu ayetlerden birine bakıp da kimsenin inanmayacağını veya diğerine bakıp da herkesin iman edeceğini söylemek mantıklı olmayacaktır. Bu ayetlerin bütününde esas olan “İnsanlar içinde inanacak kimseler de vardır ancak ne kadar anlatırsan anlat inanmayacak kimseler de çıkacaktır.” manasıdır.

 

Bir örnek verelim: Bir diyetisyen kendisine başvuran obez kişiler için özel bir program hazırlayabilir. Bu program obez insanları zorlayacak kadar ağır da olabilir. Obez olmayan insanlar bu diyet programına bakarak “Bu program uygulanamaz ve sağlık açısından olumsuzdur. Biz neden bu kadar az yiyelim ve neden bu kadar çok spor yapalım ki?” deseler ne kadar abes bir söz söyledikleri anlaşılır. Çünkü o diyet programı onlar için değil başkaları için hazırlanmıştır.

 

Hakkın ve Hakikatin Hatırı

 

Bu noktada karşımıza iki husus çıkmaktadır:

 

Birincisi, hakkın hatırı her şeyin üzerindedir. Kişisel hatırlara, bireysel alınganlıklara, cinsiyet temelli yaklaşımlara feda edilmemelidir. Bir şey hak ve hakikat ise onu o hâliyle kabul etmek çok önemlidir.

 

İkincisi, bu hadisi kadın-erkek ekseninde okuyup anlamak meselenin odak noktasını kaçırmak anlamına gelir. Çünkü burada mesele kadın veya erkek meselesi değildir. Efendimiz (sas) cehennemde kadınları çokça görmesinin nedeni olarak onların kadınlığını, kadın olmalarını göstermemiştir. Çünkü hadisin devamında kadınlar veya içlerinden bir tanesi; “Ya Rasulallah! Neden biz cehennemde çoğunluğu teşkil ediyoruz?” diye sormuş, Efendimiz de şu cevabı vermiştir: “Çünkü siz çokça lanet eder, kötü ve çirkin sözler söyler, kocalarınıza karşı nankörlük edersiniz.”5 Müslim’in rivayetinde ise; “Çünkü siz halinizden çok şikâyet eder, kocanızın iyiliğine karşı nankörlük edersiniz.”6 cevabını vermiştir. Buhari’nin İbn Abbas (ra) rivayetinde ise “Kocalarına ve iyiliklere karşı nankörlük ediyorlardı. Eğer sen onlardan birine ömür boyu iyilik yapsan, sonra da senden azıcık bir hata görse, ‘senden hiç iyilik görmedim’ deyiverir.”7 şeklinde bir cevap geçmektedir. Ahmed bin Hanbel’in (ra) Müsned’inde ise; “Bana namaz esnasında cehennem gösterildi. Onun alev toplarını görünce geri çekildim. Cehennem halkının çoğunun, sırrı ifşa eden, kendilerinden bir şey istenince cimri davranan, kendileri bir şey isteyince ısrarcı olan, istedikleri verilince teşekkür etmeyen kadınlardan meydana geldiğini gördüm.”8 şeklinde geçmektedir.

 

Rivayetlerin tamamına bakıldığında Efendimiz (sas) kadınları cehenneme gönderen amelleri zikretmiştir. Bu durumda kadınlardan bir kısmının cehennemde azap görecek olmalarının nedeninin onların cinsiyetleri olduğunu söylemek abes olacaktır. Şüphesiz bu amelleri erkekler de işlese onlara sırf erkek oldukları için torpil yapılacak değildir. Ancak dünyada bu amellerin kadınlarda çokça görüldüğü veya Efendimiz’in (sas) böyle bir gözlemi olduğu söylenebilir. Çünkü Allah Rasulü (sas) orada bir sonucu sebepleriyle birlikte izah etmiştir ve bu açıklama gaybî bir durumun tespiti niteliğindedir. İki farklı sınıfa giren bir öğretmen her iki sınıfı da sınav yapsa, sınıflardan biri başarılı diğerleri çok başarısız olsa, öğretmen de başarısız olan sınıfa bu durumu nedenleriyle birlikte açıklasa burada öğretmeni suçlamak anlamsız olacaktır.

 

O hâlde bu hadisten çıkarılacak sonuç en fazla şu olabilir: Rivayetlerde zikredilen suçlar kadınlarda erkeklerden daha çok görülen davranışlar olabilir. Kadınların erkeklere oranla bu suçları daha çok işledikleri de söylenebilir.

 

Diğer yandan cennetteki ve cehennemdeki kadın-erkek sayısının birbirine eşit olmasının adil olacağını söylemek veya öyle düşünmek de zaten adalet kavramıyla ilgili hiçbir bilgisi olmayan bir insanın düşüncesi olabilir.

 

Efendimiz’in (sas) sadece kadınlara yönelik hitabında özellikle kadınları cehenneme gönderecek suçlardan söz etmesi zaten normaldir. Onları sadakaya teşvik etmesi ise sadakanın söz konusu günahlardan insanı koruma özelliğiyle ilgilidir. Böylece Efendimiz (sas) kadınların sadaka vererek söz konusu günahlardan arınabileceklerini ve korunabileceklerini belirtmiş olmaktadır. Bu da cehennem ehli içinde olmak istemeyen kadınlar için önemli bir çıkış yolu olarak algılanmalıdır.

 

Gerçekten de sadakanın insanın kalbinde dünya sevgisinin azalmasını, ahirete imanı güçlenmesini, günahlardan uzak durulmasını sağlayan bir özelliği vardır.

 

Son olarak şu hususa da dikkat edilmelidir: Bir ihtimal olarak diyebiliriz ki, Efendimiz (sas) cennet ve cehennemi zaten misâlî tablolar halinde görmüş, oradaki durumları ve olayları bizlere bazen aktarmıştır. Bu hadiste de böyle bir durum söz konusudur. Ancak Efendimiz’in (sas) “Bana cehennem ehli gösterildi. Çoğunluğu kadınlardı.” buyurması illaki son tahlilde cehennem ehlinin çoğunluğunun kadınlar olacağı anlamına da gelmeyebilir. Çünkü Efendimiz’in (sas) o andaki müşahedesinin o anlık bir durumu ifade etmiş olması da mümkündür. Çünkü Efendimiz (sas) “Ey kadınlar! Sadaka verin!” buyurmuş ve en azından hitap ettiği kitleyi o durumdan uzak tutmaya çalışmıştır. O hâlde Hz. Peygamber'in (sas) kendisine cehennemin gösterildiği andaki müşahedesinin cehennemin son durumuna ait bir müşahede olmaması da mümkündür.

 

Hasılı, bu hadisi okuyunca gereksiz alınganlık veya duygusal tepkiler yerine sadaka vermek, hadiste zikredilen hususların kendinde olup olmadığına bakmak en akıllıca davranış olacaktır.

 

Gelecek yazıda Kur’an’ın bazı tartışmalı ve problemli durumlardaki üslubuna bakarak meseleyi daha iyi anlamaya çalışacağız.


 



 

1 Tirmizi, Rada, 10; Ebu Davud, Nikah, 40; İbn Mace, Nikah, 4

2 Buhari, Hayz, 6

3 Yasin, 10

4 Bakara, 4

5 Buhari, Hayz, 6

6 Müslim, Salatü’l-îdeyn, 4

7 Buhari, Küsuf, 16

8 Ahmed b. Hanbel, Müsned