5 dk.
11 Ocak 2023
Kibir, suizan ve kınama | 1. Kısım-gorsel
Youtube Banner

Kibir, suizan ve kınama | 1. Kısım

Soru: Kibir ile suizannın ve başkalarını kınamanın bir ilişkisi var mıdır? Bunlardan arınma yollarından bahseder misiniz?
 

Kısa Cevap: Suizannın tek nedeni kibir olmasa da suizan kibirin doğal sonuçlarından bir tanesidir.

 

Kibri, suizannı ve başkalarını kınamayı azaltmanın hatta yok edebilmenin birçok yolu vardır. Bunların en önemli ve pratik olanları şunlardır denilebilir:

 

-Birisini kınayacakken; “Benim vazifem değil” diyebilmek,

-Birisinin kınanmaya değer zannettiğimiz bir davranışının pek çok nedeni olabileceğini düşünerek “Bu konuda yeterli bilgim yok.” diyebilmek,

-Başkaları hakkında hüküm vermenin ve onları hesaba çekmenin Allah’a ait bir yetki olduğunu düşünerek “Benim haddime mi düşmüş?” diyebilmek, 

-Başkaları hakkında verilen bir hükümde yanılmanın farklı ölçülerde cezaları ve karşılıkları olduğunu bilmek,

-Kendimize gösterilmesini beklediğimiz şefkati ve anlayışı başkalarına da gösterebilmek.

 

Ayrıntılı Cevap: 

 

Kibir, kibirden arınma ve bunun yollarından bahsetmek kitaplık çapta uzun bir yazıyı hak etmektedir. Ancak insan bir yönüyle kendi kendine “Haddini bil! Sen kimsin ki?” gibi telkinlerle ve bu telkinleri ciddiye alarak kibrin önemli bir kısmından kurtulabilir. 

 

Diğer yandan, kibir ve suizan arasında bir ilişki, evet, vardır. Suizan, yani başka insanlar hakkında kötü düşünme kelimesini başkalarını kınama olarak çevirirsek ve böyle anlarsak bu bağlantı daha açık görülecektir. 

 

Kibirli bir insan, yani kendisini matah bir varlık zanneden, kendisine özel güzellikler, kendisini başkalarından farklı kılan maddi veya manevi özellikler, üstünlükler bulunduğunu zanneden bir insanın nazarında başka insanların yaptıkları davranışlar, söyledikleri sözler elbette kusurlu ve yanlış görünecektir. Bu kişinin zihninde başka insanlar hakkında olumsuz resimler oluşacaktır. Kibirli kimse başka insanlar hakkındaki duygu ve düşüncelerini ifade etsin veya etmesin, bu zihinsel resimler bir şekilde oluşacaktır.

 

Fakat yanlış anlaşılmasın: Suizannın tek sebebi kibir değildir. Bazen insandaki yanlış bir merak duygusu, bir konuda eksik bilgi sahibi olma, bilgisinin eksikliğini fark etmeden bir konuda hüküm vermeye temayül, bazen de yetişme aşamasında etrafında herkes için negatif yorumlar yapmaya alışmış birilerinin yanında büyümüş olma gibi durumların sonucunda insanlar başkaları için negatif düşüncelere sahip olmaya alışmış ve negatif düşüncelerini sürekli dile getiren birisi hâline gelmiş olabilir. 

 

Diğer yandan, suizannın tek nedeni kibir olmasa da kibrin pek çok doğal sonuçlarından birisi suizandır.

 

Suizanna veya başkalarını kınamaya yol açabilecek özelliklerden birisi de ilimdir. Bir parça ilim sahibi bir insan farklı alanlarda “Sen yanlış yapıyorsun. Bu amelin en güzel hâli, ideali budur. Efendimiz (sas) bunu böyle yapmıştır, böyle tavsiye etmiştir. Kur’an’da böyle anlatılır. Ulema ve Allah dostları böyle yapardı…” diyebilir. 

 

Tabii burada suizannın başkaları hakkında kötü düşünme, onların olumlu yönlerini görmezden gelme, negatif özelliklerini öne çıkarma, suizan edilen kişi hakkında neredeyse hiçbir iyi niyete sahip olmama gibi özelliklerini hatırlamak önemlidir. Bu durumda başkalarını veya muhatabını her yanlışlama bir suizan veya kınama sayılmayabilir. Burada kişinin niyeti, başkası hakkındaki genel imajı ve amacı gibi değişkenler öne çıkmaktadır.

 

Bir insan belli bir konuda daha teferruatlı bilgi sahibi olduğu için başka insanların o konulardaki yanlışlarını, eksiklerini daha rahat fark eder hâle gelir. Zihinsel olarak fark etmede bir problem yoktur. Bu, insanın kaçınabileceği bir şey değildir. Bilgisi varsa elbette fark edecektir. Ancak bu fark edişin yanında yanlışı, eksikliği gösteren kişiye karşı kötü, yanlış, ayıplayıcı, küçük düşürücü, aşağılayıcı, kınayıcı bir duygu ve ifade oluşursa işte bu problemdir.

 

Burada şu ince anlayışın fark edilmesi önemlidir: Dini veya ahlâkî konularda ilmine, zekâsına ve ahlâkına güvendiğiniz birisine bir başkası hakkında “Bu yaptığı doğru mudur?” kalıbıyla sorulan sorulara o kişinin vereceği cevaba dikkat edilmelidir. Verilen cevap; “Sorulan davranışla ilgili işin doğrusu şudur. Bu konuda şöyle ayet ve hadisler vardır. Ancak ben o kişi hakkında bir yorumda bulunmuyorum. Çünkü o kişinin hakiki hâlini bilmiyorum. Onu bu davranışa itecek nedenleri de bilmiyorum. O kişinin Allah katında değerli veya değersiz olduğunu da bilmiyorum. Ben sadece aktardığınız bilgiler çerçevesinde meselenin ayet ve hadislere göre böyle olduğunu ifade ediyorum.” şeklinde olmalıdır. Başkaları hakkındaki değerlendirmelerimiz de böyle olmalıdır.

 

Tanıdığımız herhangi bir insana dair bir haber duyduğumuzda içimizdeki bir merkezden “Bu insan şunu yapmamış mı? Bunu söylememiş mi? Bunun doğrusu bu değil miydi?” gibi kınayıcı sesler duyabiliriz. Böylesi durumlarda kendini frenleyebilmek önemlidir. Hatta bu konuda Allah’tan dua dua yardım istenmelidir. Bir başkasının bir davranışı veya bir sözüyle ilgili olarak onun doğrusunu biliyor olabiliriz fakat o kişinin durumunu biliyor değilizdir. O insanı o davranışa ve sözlere sevk eden şeyin ne olduğunu da biliyor değilizdir. Dolayısıyla o kişi hakkında bir yorumda bulunmak son derece gereksiz ve kendimiz için zararlı sonuçları olabilecek bir tavır olacaktır. Özellikle de yorumda bulunmak vazifemiz değil ise, yapacağımız yorumun kendimize ve başkalarına bir faydası yok ise, kendimizi veya başkalarını bir zarardan korumayacak ise bu tavır daha da yanlış bir tavırdır.

 

Evet, başkaları hakkında zihinsel olarak belli fikirler oluşmasının sebebi her zaman kibir olmayabilir. Hatta bunun sebebi ilim de olabilir. Fakat başkaları hakkında zihnimizde oluşan fikirler, resimler veya içimizde oluşan sesler o kişiler hakkında bir hükme dönüşürse bu kibirdir. 

 

Ayrıca, bilgi sahibi bir insanın kendinde yenemediği bir kibri de varsa o kibir bir şekilde suizanna, kınamaya neden olacaktır. Bu nedenle o insan ne kadar alim olursa olsun başkalarını kınamaktan, başkaları hakkında suizanda bulunmaktan kurtulamayacak ve bu şekilde yaşayacaktır. Buna karşı da dikkatli olmak gerekir.