7 dk.
28 Eylül 2024
Kıymetini Bilmediğimiz Hazine: İstiğfar -gorsel
Youtube Banner

Kıymetini Bilmediğimiz Hazine: İstiğfar

Soru: İstiğfarın hazine değerinde büyük faydaları olduğundan bahsediyorsunuz. İstiğfarın bu faydalarından ve genel olarak biraz istiğfardan bahsedebilir misiniz?

Cevap: İstiğfar gerçekten de çok kıymetlidir. Bu noktada cevabımıza Hz. Ömer'in yaşadığı ifade edilen bir hadiseyi naklederek başlayalım:

Hz. Ömer (ra) halife iken yanına bir grup insan geldi. Kendisine kuraklık ve kıtlıktan şikayet ettiler. "Yandık, arazi ve hayvanlarımız telef oldu; helake düştük." deyip yağmur için dua etmesini istediler. Hz. Ömer (ra) "Olur!" deyip halkı mescitte topladı. Minbere çıktı, ellerini açtı ve:

 

- "Allahım, bize acı; bize rahmet et!" diyerek hiç durmadan istiğfar etmeye başladı. Yağmur için dua isteyenler hayret ettiler. Halife istedikleri gibi yağmur için dua etmiyor, hep istiğfarla meşgul oluyordu. Durumu sordular. Hazreti Ömer (ra) onlara şu ayet-i kerimeyi okudu:

 

“Rabbinizden mağfiret dileyin, çünkü o çok bağışlayıcıdır. Mağfiret dileyin ki üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin, mallarınızı ve oğullarınızı çoğaltsın. Size güzel rızıklar sunan bahçeler ihsan etsin, sizin için ırmaklar akıtsın.” (1) Ve sonra şöyle söyledi:

 

- Ben üzerinize göğün kapılarını açacak ve size yağmur yağdıracak asıl işi yapıyorum. (2)


Biz istiğfarı genellikle sadece günahlarımızdan bağışlanmamızı sağlaması yönüyle biliyoruz fakat istiğfarın faydaları saymakla tükenmez. Allah çok cömerttir, ondan bağışlanmayı dileyenleri sadece affetmekle kalmaz; üzerine ekstra lüfuflarıyla da onları sevindirir. 

Bir hadisi şeriflerinde Rasul-i Kibriya (sas) buyurdu ki:

 

“Kim sürekli istiğfar ederek Yüce Allah'tan affını isterse, Allah onun için bütün sıkıntılarından bir kurtuluş yolu açar. Her zorluktan bir çıkış yolu yaratır ve onu hiç ummadığı yerden rızıklandırır." (3)


Demek ki hakkıyla istiğfar ettiğimizde sadece günahlarımızın ağırlığından kurtulmuyoruz, aynı zamanda bütün sıkıntılardan kurtuluyoruz, hiç ummadığımız yerden rızıklandırılıyoruz, yağmurla, mal ve oğulların çoğalmasıyla müjdeleniyoruz!

Evet, istiğfarın faydaları saymakla tükenmez, peki istiğfar nedir?
 

İstiğfar, geçmişteki hata ve günahlarımızdan dolayı bir pişmanlığı ve Yüce Allah’tan bağışlanma talebini ifade eder. “Allahım beni affet.” diyerek hatalarını ikrar ve samimi bir affedilme arzusudur istiğfar. Ve istiğfarın hazine mahiyetinde, iki tane çok önemli faydası vardır:


Birincisi, istiğfar bela ve musibetlere karşı bir set hükmündedir. İnsanı musibetlerden korur.

 

İkincisi, istiğfar, şerre olan meyli keser. Bizde hoşumuza gitmeyen bir günah, bir kusur var diyelim. Önce bu günahtan dolayı istiğfarda bulunmak, devamında da o günahtan kurtulmak için dua etmek o günahı bırakabilmemiz için çok etkili olacaktır. Zira istiğfar ve dua adeta bir keramet gibi şerre olan meyli keser.

 

İnsan bir günah işlediği an hemen Allah'a yönelmeli. Günahı işler işlemez veya işlemekteyken istiğfarda bulunmak insanlara kimi zaman ters gelir. İnsan utanabilir. Ama o anda hemen istiğfar etmek çok önemlidir. 
 

Mesela birisi öğle namazını yoğun işlerinin arasında kaçırmış olsun. İkindi ezanını duyduğu sırada hemen istiğfarda bulunup "Allah'ım, ben bu namazımı kılamadım; sen beni bağışla, beni bırakma. Sonraki namazlarımı geçirmememi sağla." diye dua etse, öbür namazlarını kılma ihtimali artacaktır. 

“Bre gafil, namazı kılmadın; Allah’ın emrettiği o işi eften püften sebeplerle yerine getirmedin, ne yüzle bu hatayı yapar yapmaz Allah’ın huzuruna çıkıyorsun, biraz vakit geçsin öyle istiğfarda bulunursun.” tarzı düşünceler şeytanın vesvesesidir.

 

Namazı kılmadığını bildiğin hâlde hâlâ Allah'tan bu hatanın affedilmesini istemek, sonraki namazları kılmak için Allah'tan yardım istemeye devam etmek bugün olmazsa yarın namazları aksatmamayı sağlayacaktır.

 

Çoğu zaman gaflete daldığımızda istiğfar etmek ayıpmış, çirkinmiş gibi gelir bize. Bir günahı işlerken, mesela tam elinde sigara varken veya harama bakarken Allah'tan af dilemek yanlış gibi düşünülebiliyor. Oysa ashabın yaptıklarına baktığımızda bize lazım olan tam da günah esnasında veya günahı işler işlemez Allah'a yönelmek ve istiğfar etmektir. Zira ashaba bakınca biz onu görüyoruz. O fiili yapar yapmaz hemen Efendimiz’e (sas) gelip nasıl affediliriz diyorlar. Ayrıca Âl-i İmran sûresinin 135. ayetinde de bu konuya temas ediliyor. “Onlar kötü bir iş işleyince veya nefislerine bir zulümde bulununca ALLAH’I HATIRLAYIP istiğfar ederler…” burada “VELLEZÎNE İZÊ FEALÛ” deniliyor, yani “onlar işleyince”... Onlar “işledikten sonra” denmiyor. 
 

Her ne kadar bazen istiğfar için günahı bırakmaya kesin niyetin şart olduğu sanılsa da, istiğfar etmek için öyle bir şart yoktur. İstiğfar, sadece affedilmeyi istemektir.

 

Bu anlayış çarpık bazı düşüncelere de yol açabilmektedir. Mesela bazı insanlar bir günahtan tevbe etmek için onu tamamen bırakmak gerektiğini düşündüklerinden, "Şimdi namaz kılamıyorum, emekli olana kadar namaza başlamayı da düşünmüyorum. O zaman istiğfarı da emekli olunca ederim." gibi yanlış yollara sapıp Allah'tan iyice uzaklaşabiliyorlar.

 

Oysa Allah'tan affedilmeyi bugün de isteyebiliriz. Günaha veya kötüye meylin toparlanması için yapılabilecek en değerli şeylerden biri kusur için istiğfardır. Az önce verdiğimiz örnekten devam edersek, şimdi namaz kılamayan kişi istiğfarda bulundukça namaza başlama ihtimali artacak, namaza başlamaya daha da yaklaşacaktır.

 

Her türlü günah veya günah olmasa bile kusur olarak gördüğümüz şeyler için (mesela çok uyumak) istiğfar, o günah ve kusurlara meylimizi azaltır.
 

Bunu o günah veya kusurdan bir anda kurtulmak olarak anlamamak gerekir. Örneğin bir günaha meylimiz 100 ise, istiğfarda bulundukça 100 den 80 e, 80 den 50 ye diye meyil düşmeye devam eder. İstiğfara devam edilirse en sonunda o günaha karşı meyil Allah’ın izniyle tamamen kesilir.

 

İnsanlar istiğfarı sadece içki, kumar, harama bakma gibi günahlar için edilir zannedebiliyorlar. Halbuki mesela evinde hane halkına kaba davranan bir adam da bu durumdan dolayı istiğfar edebilir ve etmelidir. İnsan ben bugün çocuklarıma çok kötü davrandım bundan dolayı üzgünüm diyebiliyor da “Allahım bu hatamı affet, beni bu durumdan kurtar.” pek demiyor. Halbuki demek gerekir. O istenmeyen davranışı düzeltmek için istiğfar, insana yardımcı olacaktır.

Bir gün Huzeyfe (ra) Efendimiz’e (sas) gelerek “Aileme karşı sivri dilliyim, başkasına karşı böyle değilim.” deyince Efendimiz “Ey Huzeyfe! İstiğfarın ne alemde? (İstiğfarla aran nasıl?) Ben günde 100 kere Allah’a istiğfar ediyorum.” buyuruyor. Demek ki, bu tarz eksik ve kusurlardan kurtulabilmek için de istiğfar etmemiz hayırlı olacaktır.

 

Bir örnek daha verelim. Mesela bir üniversite öğrencisi derslere gitmekte zorlanıyordur. Direkt olarak günah diyemeyiz derse gitmemeye. Ama o öğrenci "Allahım bu benim vazifem, üniversitede öğrenciyim. Niyetimi halis tuttukça bu öğrenciliğimin senin katında sevabı-hikmeti de olabilir. Dolayısıyla derslerime devam edememek benim kusurumdur. Sen bu kusurumu affet.” demek gerekir.
 

Burada Peygamber Efendimiz'in (sas) "Allahım benimle hatalarımın arasını doğuyla batının arası gibi aç." (4) duasında ism veya zemm demeyip, günah veya kebire demeyip hata diye ifade etmesinin de önemli hikmetleri var. Yani hata veya eksik olan her şey için “Allahım beni affet, beni bundan uzak tut!” demek makuldur, bu dersi bizzat Allah Resulü’nden (sas) alıyoruz. 

Özetlemek gerekirse, istiğfar günahlardan bağışlanmamızı istemektir, Yüce Allah’tan af dilemektir. Ama Allah çok cömerttir, istiğfarın neticesinde affedilmeyle beraber farklı kazanımlarımız da olur. Hem günaha karşı meylimiz azalır, hem de musibetlere karşı bir kalkan elde etmiş oluruz. Dileriz istiğfara hak ettiği önemi veririz, onunla hayatımızı zenginleştirmeyi başaran kullardan oluruz. 

 



1-) Nuh 10,11,12
2-) Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, III, 351-351
3-) Ebû Dâvûd, Vitir 26. Ayrıca bk. İbni Mâce, Edeb 57

4-) Buhari, Ezan 89; Müslim, 598; Ebu Davud, Salat, 123