6 dk.
07 Eylül 2025
Kur'an'da, Hadislerde ve Tarihte Nazar | Nazar Hak mıdır? | 1. Kısım-gorsel
Youtube Banner

Kur'an'da, Hadislerde ve Tarihte Nazar | Nazar Hak mıdır? | 1. Kısım

Soru: Profesör İbrahim Sarmış nazarın cahiliye adeti olduğunu, Kuran'dan nazara delil gösterilen “Onlar gözleriyle neredeyse seni devirecekler.” ayetinin de bağlamından koparıldığını ileri sürüyor. Sizse nazarın hak olduğunu ifade ediyorsunuz. Bu konudaki delillerinizi anlatabilir ve İbrahim hocanın iddialarını yanıtlayabilir misiniz?

 

Cevap: Kurantime Araştırma ekibi daha önce nazarla ilgili farklı sorulara yanıtlar vermişti. Bununla birlikte nazarın “cahiliye âdeti” olduğu ve “Onlar gözleriyle neredeyse seni devireceklerdi.” ¹ ayetinin bağlamından koparıldığı iddiası, meseleyi farklı yönleriyle yeniden ele almayı gerektiriyor. Bu yazıda söz konusu itirazı i‘tidal çizgisinde ele almaya gayret edeceğiz.

 

Kur’an’da Nazar Meselesi

 

Kur’an’da nazar olgusuna doğrudan işaret eden açık bir ayet bulunmasa da dolaylı göndermeler olduğu kabul edilmiştir. Soruda zikredilen “O inkârcılar Kur’an’ı işittikleri zaman, neredeyse seni gözleriyle devireceklerdi…” ¹ ayetinin nazarla bağlantılı olduğunu düşünenler olduğu gibi bu ayeti nazarla ilgisiz görenler de vardır. Örneğin Fahreddin Râzî, Zemahşerî, İmam Mâturîdî ve İbn Kesîr gibi alimler, ayetin nazar kavramıyla dolaylı biçimde ilişkili olabileceğini belirtmişlerdir.²

 

Ayrıca bazı alimler tarafından Hz. Yakup’un (as) oğullarını Mısır’a gönderirken şehre aynı kapıdan değil farklı kapılardan girmelerini tavsiye etmesi³ nazar olgusuna bir işaret olarak kabul edilmiştir.⁴

 

Kehf suresinde bahçe sahiplerinin kıssasının anlatıldığı yerde geçen “Bağına girdiğinde şöyle deseydin ya: ‘Maşallah! Allah’tan başka hiçbir güç ve kuvvet sahibi yoktur...”⁵ ayeti de bazı kişiler tarafından nazar olgusuna delil olarak gösterilmiştir. Ancak bu ayetin nazara delil gösterilemeyeceği açıktır çünkü ayette geçen adamın bağının inkâr ve haddi aşma nedeniyle yok edildiği konuyla ilgili diğer ayetlerde beyan buyurulmuştur.

 

Bahsi geçen ayetlerin nazar için delil teşkil edip etmedikleri tartışılabilir. Bu ayetlerde geçen noktalar nazar kavramıyla ilgili delil olarak gösterilebilecek netlikte değildir. Bununla birlikte bu ayetker herkesin kabul etmek ve aynı şekilde anlamak zorunda olmadığı bazı işaretler olabilir.

 

Buna karşın nazar meselesiyle ilgili Kur’an’dan işaret arayanlar için elimizde çok önemli bir delil vardır: Felak suresi. Bu surede bilindiği üzere en başta “Qul” (De ki!) diye emredildikten sonra; “Yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfürüp büyü yapan üfürükçülerin şerrinden ve haset ettiği vakit hasetçinin şerrinden felakın Rabbine sığınırım!”⁶ buyurulmuştur. Burada açıkça haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden de Allah’a sığınmamız gerektiği bildirilmiştir. Nazar da zaten budur. Hasette bulunan kişinin haset etmesi ve sonuçlarıdır. Yani hasedin bakışla dışa vurmuş hâlidir.

 

Hadisten Deliller

 

Sahih hadisler bizim için bağlayıcıdır ve delil niteliğine sahiptir. Sahih hadislerde nazarın gerçek bir olgu olduğu açıkça vurgulanmıştır.

 

İbn Abbas'tan (ra) nakledildiğine göre Efendimiz (sas) “Nazar (Göz değmesi) gerçektir. Eğer kaderin önüne geçecek bir şey olsaydı nazar onun önüne geçerdi.”⁷ buyurmuştur.

 

Hz. Aişe (rh.a) validemizin naklettiğine göre Efendimiz (sas) şöyle buyurmuştur: “Allah’a sığının! Çünkü göz değmesi (nazar) haktır (gerçektir).”⁸

 

Efendimiz (s.a.s.), nazara karşı özellikle Felak ve Nas surelerini tavsiye etmiş, korunma için bunların okunmasını veya yazılmasını öğütlemiştir.⁹

 

Nazar Kavramı ve Geçmişi

 

Nazar kelimesi Arapça olup Türkçe'de bakmak, görmek ve düşünmek anlamlarına gelir. Bu yazının konusunu oluşturan "insanın hoşuna giden bir şeye haset ile bakması ve o şeyi yahut sahibini zarar verecek biçimde etkilemesi" anlamında kullandığımız “nazar” kavramı Arapçada ayn (göz) ve isabetü’l-ayn (göz değmesi) olarak geçer.

 

Nazar kavramı, temelde göz ve bakışla ilişkilendirilmiştir. Bunun sebebi, kıskançlık veya haset duygusunun bakış yoluyla karşı tarafa zarar verdiği düşüncesidir. Ancak mesele yalnızca bakışla sınırlı değildir, söz ve davranışlar da aynı etkiyi doğurabilir. Bu nedenle nazarın özü görme eylemi değil, o bakışın ardında yatan kıskançlık ve hasettir.

 

Diğer yandan nazar konusundaki literatüre bakıldığı zaman anlaşılan odur ki nazar mutlaka kötü niyetle ya da bilinçli bir şekilde gerçekleşmez. Bazen ölçüsüz bir hayranlık veya düşüncesizce söylenen övgüler de nazara sebep olabilir.

 

Nazarın Göz-Bakmak ile İlgisi ve Tarihteki Yeri

 

Nazar kavramı çoğunlukla göz ve bakışla birlikte düşünülür. Bu yaklaşımın kökenleri antik Yunan’a kadar uzanır. M.Ö. 5. yüzyılda yaşayan Empedokles gözden dışarıya ateşle bağlantılı bir ışın çıktığını, bu ışının çevredeki unsurlarla temas ederek bakışları etkili hâle getirdiğini ve hatta çevreye zarar verebileceğini ileri sürmüştür.¹⁰ Platon da gözün yalnızca pasif bir alıcı değil, aynı zamanda dışarıya etki yayan bir kaynak olduğunu söylemiştir.¹¹ M.S. 1. yüzyılda yaşayan Plutarkhos ise bazı insanların gözlerinden gerçekten zararlı ve zehirli akımlar yayıldığını, “kötü gözün” âdeta tükürük benzeri bir salgı üretir gibi işlediğini belirtmiştir.¹² Ancak bunun doğal bir fenomen mi, yoksa ruhsal/metafizik bir güç mü olduğu konusunda tereddütlüdür.

 

Bütün bu yaklaşımlar, görme olayını “gözden dışarı çıkan ışın” varsayımı üzerine inşa etmiştir. Oysa modern bilim, görmenin bu şekilde gerçekleşmediğini ortaya koymuştur. Aslında herhangi bir nesneye baktığımızda, o nesneden yansıyan ışık gözün korneasına ulaşır. Kornea ışığı büker, gözbebeğinden geçen ışık mercek tarafından tekrar kırılarak retinaya düşer. Retinadaki sinir hücreleri bu ışığı sinyallere dönüştürür ve optik sinir aracılığıyla beyne iletir. Beyin her iki gözden gelen görüntüyü birleştirir, görsel korteks ise gördüğümüz şeyin anlamlandırılmasını sağlar.¹³

 

Sonuç olarak biz bir şeye baktığımızda gözümüzden çıkan bir ışınla değil, o nesneden yansıyan ışığın gözümüze ulaşmasıyla görürüz. Dolayısıyla nazarın mahiyeti, gözden yayılan fiziksel bir ışın değil; bakışın ardındaki niyet, kıskançlık ve hasetle ilgilidir.

 

Gelecek yazıda haset, haset eden ve bu ikisinin etkisi ile konumuza devam edeceğiz inşallah.

 

 

Dipnotlar

 

¹ Kalem Suresi, 68:51.

² Bkz. Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-ğayb; Zemahşerî, el-Keşşâf; İmam Mâturîdî, Te’vîlâtü’l-Kur’ân; İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-azîm, Kalem Suresi 51. ayet tefsiri.

³ Yusuf Suresi, 12:67: “Sonra da, ‘Ey oğullarım!’ dedi, ‘(şehre) hepiniz bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ama Allah’tan gelecek hiçbir şeyi sizden savamam. Hüküm yalnızca Allah’ındır. Ben yalnız O’na dayandım. Tevekkül edenler de yalnız O’na dayansınlar.”

⁴ Bkz. Taberî, Câmiʿu’l-beyân, Yusuf Suresi 67. ayet tefsiri.

⁵ Kehf Suresi, 18:39.

⁶ Felak Suresi, 113:1-5.

⁷ Müslim, Selâm, 42; Tirmizî, Tıb, 19.

⁸ İbn Mâce, Tıb, 33.

⁹ Bkz. Buhârî, "Tıb", 32, 37; Müslim, "Selâm", 50, 51.

¹⁰ Empedokles, Fr. 84, Diels-Kranz, Die Fragmente der Vorsokratiker.

¹¹ Platon, Theaetetus, 153e.

¹² Plutarkhos, Moralia, "Symposiacs", Kitap V, Soru 7.

¹³ Bu bölümdeki görme olayının bilimsel açıklaması, genel biyoloji ve fizik kaynaklarına dayanmaktadır. Ör. bkz. Neil Campbell, Biology: A Global Approach.