10 dk.
29 Aralık 2022
Kur'an'da matematik hatası mı var?-gorsel
Youtube Banner

Kur'an'da matematik hatası mı var?

Soru: Kur’an’da Nisa suresi 11 ve 12. ayetlerde belirtilen miras bölüşümünde bir matematik hatası var. Yapılan farklı hesaplamaların sonucunun 1 olması gerekirken sonuç 1 değil. Kur’an gibi bir kitapta böyle bir hata nasıl olabilir? 

 

Kısa Cevap: Aslında en temel matematiksel mantık kaidelerine bile uymayan böyle bir argümanın üzerinde durmak bile abestir ancak maalesef bilimsel ve matematiksel mantığa yabancı genç Müslümanlarda bu argüman bir vesvese kaynağı olabilmektedir. Bu nedenle bu konu üzerinde kısa da olsa durulabilir.

 

Olay basitçe şu şekildedir: Kur’an’da bahsedilen miras bölüşümü söz konusu hisseleri 1 oğlun payını 1 kabul ederek ve bu kabul üzerinden, ona oranla, ayrıca farklı hisse sahiplerinin paylarını da birbirlerine oranla kreatif ve bağıl olarak ifade etmiştir. Diğer bir ifadeyle, miras ayetlerindeki oranlar mutlak oranlar değil, mirasçı olanların birbirlerine karşı olan nispi oranlarıdır. Dolayısıyla sonucun 1 etmesi zaten gerekmemektedir. Sonucun 1 etmesi gerekmeyen bir matematik işlemine sonucu 1 etmiyor diye “hatalıdır” demek de mantıksızdır, abestir.

 

Ayrıntılı Cevap: Aslında çok basit bir cevabı olan sorunun ardındaki mantık hatalarını göstermeye çalışarak başlayalım. 

 

Öncelikle şunu ifade etmeliyiz ki: Kur’an’ın indirildiği dönemden bu yana 1.400 yıl gibi bir zaman geçmiştir ve bu zaman içinde elimizde bulunan dini eserler de neredeyse 1.200 yıllık bir geçmişe sahiptir. Yani 1.200 yıl öncesinden başlayan bir telif faaliyeti vardır. Bu süre boyunca pek çok farklı insan, alim, tefsirci, fıkıhçı, hadisçi İslam hakkında okumuş, yazmış ve konuşmuştur. Bu insanlar hem İslami ilimlere hem çağının ilimlerine, ayrıca fenni ilimlere ve matematiğe dair hakimiyetleri farklı seviyelerde olan insanlardır. Hatta tefsir, fıkıh ve hadis gibi alanlarda temel kaynakların yazıldığı dönemler matematik, mantık ve pozitif bilimlerin pek de gelişmediği dönemlerdir. Dolayısıyla bu eserlerde hatalı, günümüzün pozitif bilimlerine aykırı yorumlar olabilir. Bu hataları sahiplenip sürdürmedikçe bu durum normaldir.

1200 yıl önce yazılmış bir tefsirde yapılmış bir hata Kur'an'ın hatası değildir. O tefsiri yazan kişinin hatasıdır. Bunu anlamak çok da zor olmasa gerek.

 

Dini konularda 1.200 yıldır her yazılanı savunmamız mümkün değildir ve gereksizdir. Bu bağlamda özellikle pozitif bilimlerin alanına giren konularda yapılan hatalı yorumların çoğunu bizzat kendimiz reddederiz ve reddetmeliyiz.

 

Hemen bir dipnot olarak belirtelim ki; günümüzde de İslami ilimlerle ilgili yorumlar yapanların içinde hem dini ilimlere hem de pozitif bilimlere ciddi derecede vâkıf insanların sayısı çok azdır. Bu da İslami ilimlerin en büyük talihsizliklerinden biridir. Dini ilimlerde otorite olduğu düşünülen isimlerin en azından temel mantık ve matematik bilmemeleri kabul edilebilir bir durum olmamalıdır. Ancak mantığı, matematiği, iktisadı, biyolojiyi ve fiziği Allah’ın dini hakkında konuşurken bağlam dışı bırakanlar; bu alanların dünyaya dini ilimlerin ise ahirete baktığını zannediyorlar diyebiliriz. Bu kişiler farkında olmadan dini yaşayacak olan insan realitesini ve dinin yaşandığı toplumu da bağlam dışı bırakmış olmaktadırlar. Böylece dini argümanlarla bilimsel verilerin çatıştığı zannedilen konularda din adamlarının açıklamaları pek tatmin edici olmayabilmektedir. Durum böyle olunca “Kur’an’da miras meselesinde matematik hatası var.” iddiasıyla karşılaşan bir Müslüman, hem dini ilimleri okuyup düşünen hem de matematiğe ve matematiğin mantığına da hâkim olan birisi değilse (ki çoğunluk böyledir) ister istemez şüpheye düşebilmektedir. Böyle bir iddianın mantıklı olabileceğini zannedebilmektedir.

 

İddianın asıl sahipleri ise ya cahil ve anlayışsız ya da gerçekten kasıtlı ve kötü niyetli insanlar olmalıdır. Çünkü bu iddiayı tam manasıyla sahiplenerek öne sürenlerin asıl yaptıkları şey, insan dikkatinin bir zaafından istifade etmektir. 

 

Örneğin matematiksel dikkatle ilgili meşhur garson ve bahşiş sorusu vardır. 3 arkadaş bir lokantada yemek yer. Toplam 25 TL hesap gelir. Her biri 10 TL çıkarıp verir. Garson bu 30 TL’den 25 TL’yi alır, kalan 5 TL’yi de 1 TL’lik bozukluklar şeklinde geri verir. 3 arkadaş gelen para üstünden 1’er TL alır. Kalan 2 TL’yi garsona verirler. Bu durumda 3 arkadaşın her biri 10 TL verip 1 TL geri aldıkları için 9 TL ödemiş olur. Ancak bu durumda 9x3=27 TL etmektedir. Garsona verilen bahşiş de eklenince 27+2=29 TL eder. Başta ise üç arkadaş toplam 30 TL ödemiştir. Kalan 1 TL’ye ne olmuştur?

 

Bu soruya verilen cevaplardan birisi şu olabilir: Arkadaşlardan her biri 9 TL vermiş olur. 9x3=27 TL’dir. 2 TL de garsona verildiğine göre 27+2=29 TL eder. Ancak herkes 1’er TL geri aldığı için ceplerine de toplam 3 TL girmiştir. Bu durumda 29+3=32 TL eder. Bu 2 TL nereden çıktı?

 

Bu meşhur soru ve verilen cevaplarda toplanması gerekenlerle çıkarılması gerekenler genellikle birbirine karıştırılır. Yani çıkarılması gerekenler toplanır toplanması gerekenler çıkarılır. Sonuçta hem fazla hem eksik miktarlara ulaşılabilir. Gerçekte ise herkesin cebinden sadece 9’ar TL çıkmıştır. Toplam harcanan para da 27 TL’dir. Bunun 25 TL’si yemeğin parası, 2 TL de garsona verilen bahşiştir. Yani 27 TL’nin içinde bahşiş de vardır. Soruda bahşiş iki kez hesaba katılmıştır ki bu bir yanıltmacadır.

 

Kur’an’da miras hatası olduğunu iddia edenler de buna benzer bir taktik sergilemektedirler. İddia sahibi birisi örneğin şöyle bir açıklama yapar: “Ayete göre geriye kalan anneye 1/3, kocaya 1/2 miras kalacaktır. Bunların toplamı 5/6’dır. Bu da 1 veya % 100 etmez. Bu ise matematik hatasıdır. Demek ki bu hükmü koyan matematik bilmemektedir.”

 

Veya meşhur bir ateist sitede öne sürülen meşhur argümanı tam olarak alıntılayalım:

 

“Varsayalım ki, bir adam öldü ve geride üç kız evlat, bir ana, bir baba ve eşini bıraktı. Nisa suresi 11 ve 12. Ayetlerine göre miras paylaşımı şu şekilde olacaktır: Üç kız evlada mirasın 2/3'ü, ana ve babanın her birine 1/6, karısına 1/8 kalacaktır. Bu durumda, matematik yapalım: (2/3)+(1/6)+(1/6)+(1/8 )= 27/24 = 1,125 bulunur! Ancak 1 olması gerekirdi!"

 

Bu örneklerin çoğaltılması mümkündür. Yani “Kur’an’da miras meselesinde matematik hatası var.” diyenler daha farklı örnekler verebilmektedirler. Hatta bir örnekte “Anneye 1/6, kocaya 1/2, üç kız kardeşe de toplam 1/3 düşse bunların toplamı 6/6 yani 1, yani % 100 edecektir ve sonuç doğru çıkacaktır. Bazen sonuç doğru çıkabilir ama çoğunlukla yanlış çıkar.” denilerek daha insaflı(!) ve suret-i haktan görünmeye çalışanlara da rastlanabilmektedir.

 

Konu üzerinde geniş düşünme eğilimi olmayan, genel matematik mantığı ile bilimsel mantığa yabancı olan safdil Müslümanlar da böylesi örnekleri makul bulabilmektedirler. 

 

Peki neden bilimsel veya matematiksel mantık diyoruz?

 

Bir önermenin doğruluğunu kontrol ederken mümkünse o önermeyi doğrulayan örnekler değil de yanlışlayan örnekler aranır. Örneğin “Bütün asal sayılar tektir.” önermesinin geçerliliği için “3 öyledir, 5, öyledir, 7 öyledir.” gibi önermeyi doğrulayan örnekler değil de “Acaba asal sayı olup da tek olmayan sayı var mıdır?” diye sorulur ve buna bakılır. Sonuçta 2 sayısının hem asal sayı olduğu hem de tek sayı olmadığı görülür ve “Bütün asal sayılar tektir.” önermesi yanlışlanır. Demek ki bütün asal sayılar tek değildir.

 

Bu konuda ise “Kur’an’da miras meselesinde matematik hatası vardır.” önermesini kanıtlamak için verilen örneklerde hiçbir zaman oğullardan bahsedilmediğini görürsünüz.

 

Oğullardan bahsetmek neyi değiştirecektir? İzah edelim:

 

Bir insan vefat etse ve geriye sadece 2 oğul mirasçı bıraksa mirasın nasıl paylaşılacağı, kaça bölüneceği, oğul sayısı 3 veya 4 olunca nasıl paylaşılacağı ve bölüneceği bellidir. Miras, oğul sayısı kadar bölünür ve dağıtılır.

 

1 oğul 1 kız bıraksa yine bellidir. Kız çocuğuna 1 hisse oğlana 2 hisse denildiği için miras 3’e bölünür, 2’sini oğlan 1’ini kız çocuğu alır. Erkek çocuğa 1 kız çocuğuna yarım hisse denilse miras bir buçuğa bölünecek ve öyle paylaştırılacaktır. 1 oğul 2 kız mirasçı kalmışsa miras 3’e bölünür; erkeğe 1 pay, kızlara yarımşar pay verilecektir.

 

Fark edileceği üzere bu bölmelerin hiçbirisinde toplam 1 veya %100 etmemektedir.

 

Sonuçta sisteme oğullar eklenince konu çok net görünmektedir. Miras 2’ye, 1.5’a, 1.75’e, 2.33’e, 1.45’e, 0.75’e hisseler ölçüsünde bölününce toplamı çoğunlukla 1 etmeyen, nadiren 1 edecek şekilde pek çok farklı şekillerde bölünür. 

 

Sonuçta bu bölmelerin veya hisselerin toplamının 1 veya %100 etmesi gerekmemektedir. Hatta çoğu zaman hisse bölümü 1’den fazla payla olur. Kur’an da zaten o hisseleri 1 oğlun payını 1 kabul ederek, bu kabul üzerinden ve ona oranla, ayrıca farklı hisse sahiplerinin paylarını da birbirlerine oranla, yani “Şu, şunun 2 katı, bu bunun 1/3’ü olmalı.” şeklinde kreatif ve bağıl olarak ifade etmiştir. Dolayısıyla sonucun 1 etmesi gerekmemektedir. Sonuç çok nadiren 1 (veya %100) eder, çoğunlukla 1’den büyük olur. Bazen de 1’den küçük olur.

 

Bu iddianın Türkiye’de bu kadar yaygın olmasının önemli bir nedeni şudur: İnsanlar bir argümanla karşılaşınca o argüman üzerine gerçek bir düşünce üretmekten kaçınırlar. Daha önceki ezberler ve yerleşik kanaatler ile o argüman ya toptan reddedilir veya toptan kabul edilir. Alternatif üretmek gibi zihinsel bir etkinliğe pek rastlanmaz. Farklı örnekler, alternatifler üzerine düşünülüp “Sonuç ne zaman 1 olur? Ne zaman 1’den fazla ne zaman 1’den az olur?” diye hiç düşünülmez.

 

Sonuçta “Kur’an’da miras meselesinde matematik hatası vardır.” argümanı gerçekten abestir, boştur. Matematiksel ve mantıksal bir temeli yoktur.

 

Böyle bir argümanla reel hayatta karşılaşmanız halinde bir cevap vermeniz gerekirse oğul mirasçılar meselesini ekleyip argüman sahibinde bir insaf kapısı aralamaya çalışmanız uygun olabilir. Ancak bununla muhatabınıza İslami bir konuyu ispat etmeye çalışmanız veya onu imana davet etmeniz de uygun olmayabilir. Çünkü insanların inanıp inanmamaları çok daha başka faktörlere bağlıdır. 

 

Diğer yandan bilimsel ve matematiksel mantığa sahip olmayan, böyle bir düşünce tarzını tam sindirememiş Müslümanlarda bu konu bir vesvese ve şüphe kaynağı da olabilir. Onların sorularını yanıtlamanız faydalı olabilir. Hakikatte ise bu ve benzeri sorular üzerinde durmaya bile değmeyecek basit argümanlardır ancak vesvese ve şüpheye mahal verebilme potansiyelleri nedeniyle küçük bir ilgiyi hak etmektedirler.