Mezhepler nasıl oluştu ve günümüzde bir mezhebe bağlanmak şart mıdır?
Soru: Mezhepler hakkında görüşünüz nedir? Bir mezhebe mensup musunuz ve mezhebinizin her içtihadını destekliyor musunuz? Desteklemiyorsanız bunun yükümlülüğü nedir?
Cevap: Şu anda yaşadığımız fıkhî mezhepler 5 kaynaktan çıkmıştır. Şöyle ki:
1. Esas: İnsanların mizaçları, eğitimleri, eğilimleri vb. ile farklı düşünmeleridir.
Bu noktada, İYİ yön olarak, İslam uleması ve farklı görüşte bulunan topluluklar birbirlerine saygı göstermişler, tarihte yaşanan bir kaç elim vaka haricinde, birbirlerini zorlamamışlar, günahla itham etmemişler ve birbirlerine “geçersiz oldu” dememişler. Bu açıdan ya farklı mezhepler olacaktır ya da vicdanlara baskı yapılacaktır.
KÖTÜ yön olarak, bu farklı mizaçlar “bence” diyerek, şahsi görüş ve tercihlerini din görünümüne sokmuşlar. Her alim ve her şeyhin mantığı çok sağlam olmayabileceği; her fakih sağlık, sosyoloji, bilim, ekonomi.. bilemeyeceği için de çok abes bazı görüşler de dini fetva adını almış ve “o da onun içtihadı canım, karışmamak lazım” diyerek korunmuştur. Kötü niyetli İslam düşmanı insanların eline de fırsat verilmiştir.
2. Esas: İnsanlar arasında iş bölümü ve uzmanlaşma zaruretidir.
İYİ yönü: Fukaha kendilerini hükümleri keşfetme, esasları tespit etme işine vermiş; bu sayede ümmetin yükünü hafifletmiştir. Böylece, insanlar nasıl ki hasta olunca tıp fakültesine yazılıp 6-12 sene eğitim görmek yerine uzman doktora gidiyorlar; bir dinî hükmü merak edince de yıllarca hadis, fıkıh tahsil etmek yerine mezhep imamlarına ve eğitim görmüş kişilere soruyorlar. Mezhep olgusu, işi çok kolaylaştırıyor.
KÖTÜ yönü: Bir defa mezhep imamları işin uzmanı görülünce, düşünce üretimi durmuş, hayat ve şartlar değişmekle beraber, aynı fetvalarla 1200 sene ilerlenmeye çalışılmış. İnsanların düşünüp karşılaştırılması engellenmiş. Mezhep imamları uydurma menkıbelerle yüceltilmiş ve hepsi de “benim anladığım budur, siz daha iyisini bulunca ona uyun” demesine rağmen bir cins putlaştırma eğilimi oluşmuştur.
Şu ana kadar iki farklı esasın ikişer farklı yönüne değinerek mezheplerle ilgili dört farklı noktadan bahsetmiş olduk. Şimdi de beşinci bir nokta olan kötü ama değişebilir Usul'den bahsedeceğiz:
İnsanlar helal ve haram hükümlerine acil ihtiyaç duydukları için fıkıh ekolleri çabucak oluşmuştur. Oysa,
1) Hadislerin toplanıp, sahih/zayıf/uydurma olanların ayıklanıp konularına göre tasnifi daha sonra olmuştur.
2) Fıkıh usulü üzerinde müzakere edilip esasların oluşması da daha sonra olmuştur.
Yani elimizdeki 4 mezhebin asıl fetvalarının büyük çoğunluğu, el altında tüm hadisler olmadan ve tutarlı bir metodolojiye bağlı kalınmadan verilmiştir. Ve fetvalar bir kere verildikten sonra, ne fetvanın ilk sahipleri ne de onların talebeleri müzakere edip en güzeli bulmaya çalışmışlar; karşı karşıya gelmişlerse de sadece cedel ve tartışma içine girmişlerdir.
Mesela sabah namazının vaktine dair ikincil bir hükümde, Hanefi fetvasının tam tersi sahih hadis vardır. Ebu Hanife mazurdur, zira hadisler onun yaşadığı tarihte henüz tamamen derlenip ayıklanmamıştır. Ama sonrakiler mazur değildir; ilgili fetvanın hadise göre değişmesi gerekirken, fetvaya göre hadisi yorumlamayı tercih etmişlerdir.
Günümüzde rasyonel bir usul geliştirilip, eldeki tüm materyali kullanıp; fıkhın yeniden ele alınmasının gerekliliği çok açıktır.