Neyin hak neyin batıl olduğunu nasıl anlayabiliriz?
Soru: Günümüzde anlayış ve yorum farklılıkları, hatta hakikate perde olabilen ideolojiler, bireysel eğilimler, toplumsal kutuplaşmalar sonucunda oluşan tarafgirlikler gibi olumsuzluklar sonucu herhangi bir meselenin hakikatini öğrenmek çok kişiye nasip olmuyor ve olmayacak gibi de duruyor. Samimi ve hakikat endişesi taşıyan bir Müslüman böyle bir durumda ilim öğrenmek ve doğru olanı bilip anlamak konusunda ne yapmalıdır?
Cevap: Öncelikle, herhangi bir konuda herhangi bir işe girişmiş bir insan her zaman çok farklı fikir ve görüşlerle karşılaşacaktır. Örneğin diyet yaparak kilo vermek isteyen bir insan da konuyla ilgili diyet kitaplarına ve yazılarına baksa her birinin farklı yaklaşımlar sonucu farklı yorumlar içerdiğini görecektir. Yine farklı diyetisyenlere gitse yine farklı önerilerle karşılaşabilecektir.
İlim öğrenme veya bir konuda meselenin hakikatini kavrama adına da durum bundan pek farklı değildir.
Bu durumda ne yapmak gerekir?
Farklı yorumlar içinde doğru olanı nasıl seçebiliriz?
Bu sorular aslında bir şeyin doğruluğundan nasıl emin olabileceğimizle ilgilidir. Dolayısıyla bu gibi sorulara dair verilebilecek kesin, net, kolay, garantili bir cevap da neredeyse yok gibidir. Hele kısa bir cevap hiç yok gibidir, çünkü bir yorumun doğruluğunu bilip tanımak öncelikle “doğru” olanın ne olduğunu bilip tanımakla mümkündür. Bir meselenin doğruluğundan emin olmak ise hem doğru bir yöntem, hem doğru bilgi, hem doğru bir duygusal ve zihinsel eğitimle mümkün olabileceğinden, bu da düşünürlerin ve ulemanın yüzlerce (hatta farklı versiyonlarıyla binlerce) yıldır tartıştığı bir konu olduğundan özetlemesi bile kitaplık çapta yer kaplayacaktır.
Yine de bu konuda verilebilecek birkaç pratik ipucu yok değildir:
Öncelikle; Düşünmenin ilkeleriyle ilgili genel kuralları mutlaka bilmelisiniz. En azından temel kavramları bilip tanıma düzeyinde veya giriş seviyesinde mantık okumaları bu kuralları öğrenmenizi sağlayacaktır. Ancak bu okumalar diğer okumalar gibi okunup öğrenilecek ve orada bırakılacak bir okuma türü olmayacaktır. Bunlar mutlaka ve mutlaka pratik, egzersiz, uygulama isteyen okumalardır.
Daha sonra; bir konu hakkındaki mümkün olan tüm fikirleri okumak iyi bir altyapı sağlayacaktır. Bu fikirler arasından doğru olanı zamanla seçebilir hale gelebilirsiniz. Örneğin bir ayetle veya Kur’an’dan bir konuyla ilgili 20 farklı tefsiri ve açıklamayı birden okuyun. Sonra bunları karşılaştırın. Doğru olanı veya doğruya daha yakın olan fikri görmüş olursunuz. Tabii bu doğru düşünmenin genel ilkelerini okumalara uygulamakla mümkün olabilecek bir seviyedir ve hiç de zor değildir.
“Mutlak” ve “görece” kavramları arasında gidip gelmek bu işin kaderidir dense yeridir. Kur’an ve sahih hadisler dışında hiçbir metnin hakikati tam anlamıyla çevreleyip kuşattığını düşünmemeli; hakikatin ta kendisi olduğu, onun ötesinde bir hakikat olamayacağı gibi romantik hayallere prim vermemelidir. Bunlar metnin anlaşılmasındaki duygusal engeller olduğu gibi hakikate ulaşmak için de yol kazalarına neden olacak tutumlardır. Her metinde ama her metinde o metnin canlı kalmasına neden olan bir hakikat izi bulunabilir. Ama yine (ayet ve hadisler dışında) hiçbir metin hakikatin tam tercümanı olmadığı gibi, kendisinden öte anlayış ufku bulunmayan bir hakikat şovu da sunmaz. Bu iki uç arasında dengede durabildikçe durmak en verimli ve faydalı tercih olacaktır.