Online Oyunlarda Allah'a Küfredilmesi
Soru: Ben liseye gidiyorum. Bazen arkadaşlarla online oyunlar oynuyoruz. Oyun oynadığımız yerlerde, sıklıkla, Allah'a küfretme gibi bir şeyle karşılaşıyoruz. Bir oyun arkadaşımız sinirlenince küfürlü ifadeler kullanabiliyor ve Allah’a bile küfredebiliyor. Bu tarz bir durumda ne yapmamız gerekir? O kişilerle iletişimi tamamen kesmek mi lazım? Ama böyle bir şey yapmaya kalkacak olsak da bu sefer oyun oynayacak bir yer bulamıyoruz. Bu tarz oyunları hiç oynamamalı mıyız? Nasıl davranmamız lazım?
Cevap: Böyle bir ortamda yapılabilecekler veya yapılması gerekenler ortamdaki kişi sayısına veya ortamdakilerle yakınlık durumuna göre değişebilir.
Öncelikle bu meseleyi önemsemekte hayır vardır.
Örneğin 5-10 kişilik gruplar hâlinde oynanan oyunlarda kutsallara küfreden kişiye usulünce tepki göstermekte de hayır vardır. Bu konuda temiz bir grup bulmakta da kişinin kendi hayatı ve geleceği, maneviyatı adına önemli hayırlar vardır.
Diğer yandan, ilgili oyun grubu onlarca, yüzlerce kişiden oluşan kalabalık bir grup ise ve rastgele eşleşmelerle kurulan gruplardan oluşuyorsa, kutsallara küfreden kişi de doğrudan ve yakın irtibatlı olunan birisi değil de yabancı birisi ise söylediklerini kale almamak da mümkündür. Çünkü bu durumda o kişinin bizim sorumluluk ve etki alanımız dışında olduğu düşünülebilir. Dünyada milyarlarca insan vardır ve şu anda herhangi birisi dine veya mukaddesata düşmanlık adına bir şeyler yapıyor olabilir. Birisi Kur’an yakıyor, diğeri dini değerleri aşağılıyor, bir başkası peygambere hakaret ediyor olabilir. Nitekim sosyal medyada da hiç tanımadığımız birilerinin bu türden paylaşımlarına şahit olabiliriz. Bunların her birine ayrı ayrı tepki göstermek gerekmez.
Ancak oynanan online oyunda takım arkadaşı olma gibi durumlarda tepkinizi net olarak ifade etmek ancak bu tepkiyi de usulünce ve üslubunca dile getirmek gerekir. Örneğin “Bir daha küfredersen seni döverim.” tarzında karşı tarafta reaksiyona sebep olacak tepkiler yerine “Bu küfürlerinden anneme küfretmenden daha çok rahatsız oluyorum. Buna devam edersen bu oyuna devam etmeyeceğim.” gibi bir tepki daha akıllıca olacaktır.
Sonuçta dini değerlere veya bizim mukaddes, kutsal olarak gördüğümüz kavramlara karşı küfür, hakaret gibi açık sözlü saldırılara karşı onları korumaya çalışmak gerekir. Çünkü her insanda zaten doğuştan gelen bir “hamiyet” duygusu vardır. Bu kelime, bir kişinin değerlerine karşı saldırı anında o değerleri koruma refleksi göstermesi demektir. Kendi hayatına, ailesine, malına, kişiliğine, itibarına, dinine karşı bir haksızlık yapıldığı durumlarda bu duygu kendiliğinden ortaya çıkar. Ancak burada dikkat edilmesi gereken, kişinin kendi değerlerini korurken karşı tarafın değerlerine saldırmamasıdır. Karşı tarafın değerleri de her zaman dini olmak zorunda değildir. Sizin dini değerlerinize saldıran birisinin kişiliğine, ailesine, hayatına ve benzer değerlerine saldırmak ayrı bir haksızlık olacaktır. Buna da dikkat etmek gerekir.
Bu noktada o kişiye mesele önce güzellikle anlatılabilir. “Bu konu senin için önemli olmayabilir. Hatta Allah’a sövdüğün esnada aslında asıl amacın Allah’a sövmek bile olmayabilir. Belki bu sözleri şuursuz bir alışkanlıkla söylüyorsun. Ancak bu konu benim için çok önemli. Bundan vazgeç.” denilebilir. Eğer olmuyorsa, o kişi söylenenleri önemsemiyorsa o kişiyle ilişkileri mesafeli tutmak, muhatap olmayı azaltmak da gerekir. Ayrıca o kişinin olmadığı farklı bir oyun grubu bulunabilir. Zamanımızda internete ve online oyunlara ulaşım imkânı da epey geniş olduğu için istemeniz hâlinde dini değerlere küfretmeyecek insanlardan oluşan bir oyun grubu oluşturmak mümkündür.
Çevrenin Önemi
İnsan büyük oranda çevresi neyse odur. Çevresiyle birlikte var olur, çevresiyle birlikte yaşar, çevresinin durumuna göre ölür ve öylece dirilip haşrolur.
“Amel defterini sağ tarafından alan cennet ehli dışında herkes yaptığı işlerin rehini ve esiri olacaktır. Onlar cennetlerde suçluların durumu hakkında kendi aralarında konuşurlar. O suçlulara “Sizi bu cehenneme sürükleyen neydi?” diye sorulur. Onlar (cehennemdekiler) şöyle cevap verir: Biz namaz kılanlardan değildik. Fakirleri doyurmaz, onların ihtiyaçlarıyla ilgilenmezdik. Boş şeylere, batıl sözlere dalanlarla beraber biz de dalıp giderdik.”1 ayetinin de işaretiyle batıla, boş şeylere, hayır ve iyilik adına hiçbir emare bulunmayan şeylere dalıp gitmeyi alışkanlık edinmiş bir çevrede yaşayan insandan hayır ve iyilik adına da zaten pek bir şey beklenemez.
Özellikle de dini değerlere karşı saygısız, Allah ve Rasulüne hayatında pek önem vermeyen insanlarla beraber olmak, onlarla arkadaşlık etmek; zamanla onlar gibi düşünüp onlar gibi duymayı, onlar gibi yaşamayı beraberinde getirecektir. Dolayısıyla ahiretini düşünen bir insanın bu tip ortamlardan kendini koruması çok önemlidir.
Bu konuda çekilecek zahmetlerin de bir sevabı vardır ve bu sevaplar küçümsenecek sevaplar değildir. Dini değerlere sövenlere karşı uygun ve ölçülü tepkiler göstermenin, o kişileri uyarmanın, gerekiyorsa onlarla ilişkileri yeniden gözden geçirmenin, yeni ve temiz ortamlar arayıp bulmanın, bulunamıyorsa o ortamları bizzat oluşturmanın kendine göre çok önemli sevapları ve ödülleri olacaktır.
Eski dindarlar “Televizyon olan odadan televizyon olmayan odaya geçmek bile bir hicrettir.” derlerdi. Bu söz yeni nesillere abartılı veya anlamsız gelebilir. Ancak izleyince günaha girilecek programların açık tutulduğu bir televizyonun bulunduğu odadan televizyon olmayan başka odaya geçmek o günahı terk etmek anlamına gelir. Aynı zamanda o günahı işleyenlere karşı da ölçülü bir tepkiyi ifade eder. Diğer yandan hicretin önemli bir manası da zaten dinin rahat yaşanamadığı bir ortamı terk edip daha iyi yaşanabileceği bir ortama geçmektir.
Bu yönüyle Allah ve Rasulüne, iman ve İslam’a, Kur’an ve sünnete karşı lakayt, dini değerleri ciddiye almayan insanlara karşı öncelikle meseleyi güzelce anlatmak, olmuyorsa ölçülü tepkiler göstermek, o da olmuyorsa o insanlarla ilişkileri yeniden gözden geçirip kişisel mesafeyi ayarlamak, en sonunda öylesi ortamları terk etmek veya yeni ortamlar, yeni ve temiz arkadaş grupları oluşturmak özellikle gençler için, üstelik de çirkinliklerin had safhaya çıktığı böylesi bir zamanda inanılmaz sevaplar kazandırabilir ve kazandırır.
Son olarak meselenin oyun oynamakla değil, içinde bulunduğunuz arkadaş grubuyla ilgili olduğunu da belirtmek gerekir. Arkadaş grubunuz temiz, saygılı insanlardan oluşuyorsa o oyunların genç nesilleri internetin veya şehir merkezlerinin günah kusan ortamlarından uzak tuttukları için faydalı oldukları bile söylenebilir. Yeter ki oyun arkadaşlarınız müspet insanlar olsun.
Allah Teala’dan bizi kendisinden uzaklaştıracak çevrelerden uzak tutmasını diler ve dileniriz.
1 Müddessir, 38-45