4 dk.
04 Nisan 2022
Ramazan'ın özellikle ilk günlerinde sinirli ve sabırsız olmak-gorsel
Youtube Banner

Ramazan'ın özellikle ilk günlerinde sinirli ve sabırsız olmak

Soru: Ramazan ayının özellikle ilk günlerinde normale göre daha sabırsız, daha sinirli oluyorum ve bu beni çok rahatsız ediyor. Bu durum bir vesvese midir yoksa bir sebebi var mıdır, varsa nedir?
 

Cevap: Ramazan esasen alışkanlıkların terkidir. Yani Ramazan’ın en temel manası insanın alışkanlıklarını terk etmesidir.

 

İnsanı en çok mekanikleştiren, yani insanın içindeki farklı kuvvetleri en çok ortaya çıkaran şeylerden birisi, bolca ve rahatça yiyip içmektir. Bu durumu herkes kendi günlük yaşamında da az çok gözlemlemiş olmalıdır. Canımızın istediği şeyleri keyfimizce yiyip karnımızı tam doldurduğumuz vakitler tembelliğe daha çok meyleder, daha rahat gıybet eder, daha rahat yalan söyler, boş şeylerle daha çok meşgul olur, tutulamayacak sözleri daha rahat verir, daha rahat boş planlar yapar, vaktimizi daha rahat israf ederiz.

 

Bazı beslenme veya diyet tavsiyelerinde “sık sık yiyin” şeklindeki yanlış yönlendirmeleri hepiniz görmüş ya da duymuşsunuzdur. Bu sık sık yemelerde insan hiç durmadan midesini doldurur ya da midesine sürekli besin maddeleri gönderir. Burada yeme davranışında insana hızlıca biyolojik ve psikolojik tatmin sağlayan bir şeylerin olduğu doğrudur. Tatlı bir şeyler yemek, kuruyemiş veya abur cubur atıştırmak, sürekli atıştırmalık bir şeyler yiyip sıvı tüketmek bağımlılık yapan maddelere göre daha hafif olsa da insanın kendi kendini teselli etmesi, rahatlatması, stresini azaltması çabalarıdır. Aynen stres yaşayan küçük çocukların parmaklarını emmesi gibi bazen bizler de stresimizi azaltmak, kendimizi rahatlatmak için bu tip yiyip içme davranışlarında bulunabiliyoruz. Bu tip davranışlarda kullandığımız besin maddelerini, stres anlarımızda dışarıdan aldığımız bir cins dış destek ürünleri olarak görebiliriz. Aciz ve kırılgan varlıklar olduğumuz için bu davranışlar bir yere kadar hoş görülebilir. Ancak, işin hakikatinde bu tip destekler insanın tam terakkisi için bir noksanlıktır. Bir şeylere bağımlı olmak demektir.

 

Aslında dünyevi ferahlık hissimiz genelde yiyip içmeyle gerçekleşir ve bu şekilde sürer. Bu durum kesilince, gıda maddelerine ulaşamayınca dengemiz bozulur ve daha zayıf hale geliriz. Ramazan’da da her ne kadar büyük şeytanlar bağlanmış olsa da küçükleri bağlanmış değildir. Onlar da bizim zaaflarımıza göre bize saldırırlar. Bu nedenle, özellikle de para ve maddi gelir gibi konularda tevekkülü tam oluşmamış, korkmaya meyilli insanların Ramazan’ın daha çok ilk günlerinde ve özellikle de birinci gününde stres düzeylerinin daha yüksek olması, hayatlarındaki gerçek veya varsayımsal (kendi varsayımlarıyla gerçek gibi algıladıkları) negatif unsurları daha ağır hissetmeleri mümkündür. Bu gibi insanların sevdikleriyle daha rahat tartışmaya girmeleri, daha endişeli olmaları, hatta bazen zihinlerinde dini konularda vesvese tarzından soruları daha çok hissetmeleri de mümkündür. Yani hangi noktadan zaafımız varsa, zihnimiz ve hayal gücümüz hazır zayıf düşmüşken Ramazan’ın ilk gününün ya da ilk günlerinin ağırlığıyla, bağlanmamış şeytanlar bu durumu değerlendirmek istemişlerdir.

 

İşin bu kısmında iki önemli noktayı vurgulamamız gerekiyor:

 

Birincisi; aslında negatif duyguları ciddiye almamak lazım ancak negatif duyguların hücumu esnasında yukarıda zikredilen unsurları hatırlayıp zihnimizden negatif düşünceleri silmek için az da olsa gayret göstermemiz gerekir.

 

İkincisi; yakın çevremizden, eşimizden, dostumuzdan, arkadaşlarımızdan birileri bize ters davranmışsa onları da hoş görmek lazım. Çünkü onlar da bu konuda zayıf düşmüşlerdir ve bu zayıflık anlarında şeytan da onların kalplerine vesvese veriyordur. Dolayısıyla bize ters gelen o hareketleri onların aslî davranış biçimleri değil, geçici bir zayıflık anında yaşanan stresin kısa bir yansımasıdır. Bu durum da birkaç gün içinde geçebilecektir. Bu geçicilik durumu da kişiden kişiye fark eder. Kimisi darbeyi ilk günlerde ağır bir şekilde alır ancak sonraki günler alışarak devam eder. Kimi bünyeler ise yavaş yavaş güç kaybeder. Ramazan’ın ilk günlerini rahat geçirir ancak ortasından itibaren dayanamaz hale gelebilir. 

İmtihanlar kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Bizim üzerimize düşense ekstra gayret gösterip Ramazan'ın bereketinden faydalanmaya çalışmaktır. Allah hepimize bu mübarek ayı en güzel bir biçimde değerlendirip, bu ayın sonunda bağışlanmayı nasip eylesin. Amin!