Ruhulkudüs Cebrail midir?
Soru: Ruhulkudüs nedir? Meallerde genellikle parantez içinde “Cebrail” olarak belirtiliyor fakat Ruhulkudüs’ün Cebrail olduğuna dair elimizde net bir veri olmadığını biliyorum. Detaylı izahta bulunabilir misiniz? Ayrıca bu konuda Hristiyanlık kaynaklarından faydalanmak yanlış mı olur?
Cevap: Öncelikle Ruhulkudüs’ün ne veya kim olduğu, mahiyeti hakkında ayet ve hadislerde kesin bir bilgi verilmemiştir. Ancak bazı müfessirler ve alimler Ruhulkudüs hakkında farklı yorumlarda bulunmuşlardır. Bu yorumlara göre Ruhulkudüs;
- Allah Teala’nın isimlerinden biridir.
- Kutsal kitap olan Kur’an ve İncil’in isimlerinden bir isimdir.
- Allah Teala’nın ruhudur.
- Hz. Cebrail (as)’dir.
Farklı bir yorum olarak Ruhulduküs’ün veya genel olarak “Ruh” kavramının melek, cin gibi latîf varlıkların dışında kendine özgü bir mahiyeti ve özellikleri olan farklı bir varlık olduğu da söylenmiştir. Hz. İbn Abbas’a (ra) atfedilen bir görüşe göre Ruh, yedinci kat semada yer alan melek cinsinden bir varlıktır. Ancak bunun mahiyet ve özellik itibariyle diğer meleklerden farklı olduğu söylenmektedir.1
Ruhulkudüs bunlardan herhangi birisi olabileceği gibi bunların dışında farklı bir mahiyete sahip de olabilir. Belki de Allah Teala’nın kendi evsaf-ı subhaniyesine uygun bir şekilde farklı bir tecelli boyutudur. En doğrusunu Allah bilir. Sonuçta bizim elimizde de “Ruhulkudüs şudur.” diyebileceğimiz net bir veri yoktur.
Bu konu diğer yandan “ruh” kavramı hakkında bize çok az bilgi verilmesiyle de ilgilidir. Nitekim bir ayette “Sana ruh hakkında sorarlar. De ki; “Ruh, Rabbimin emrindendir. Size (bu konuda) çok az ilim verilmiştir.”2 buyrulur ki ruh hakkında sahip olduğumuz bilgiler sahip olmadıklarımızın yanında çok azdır. Diğer yandan demek ki bu konuda bilgi sahibi olmamız o konuda ayet ve sahih hadislerle net bilgiler verilmesine bağlıdır. Elimizde “ruh” veya “Ruhulkudüs” kavramlarının mahiyeti hakkında net, kesin ayet ve hadisler olmadığı için de bu konuda aynı netlik ve kesinlikte bir şey söylemek pek mümkün değildir.
Bununla birlikte bu gerçek insanları ruh veya Ruhulkudüs hakkında düşünmekten, tefekkür etmekten, kişisel yorumlarda bulunmaktan men etmemiştir. Zaten tarih boyunca pek çok müfessir, alim veya maneviyat ehli de bu konuda kendi yorumlarını söylemişlerdir. Ancak sonuçta onlar da objektif bilgi ifade etmemektedir.
Yahudi ve Hıristiyan Kaynakları
Ruhulkudüs kavramıyla ilgili olarak Hristiyan veya Yahudi kaynaklarından faydalanmak imkânsız değildir ancak çok zordur. Ayrıca bu tip bir araştırma son derece dikkatli ve manen uyanık olmayı gerektirmektedir. Daha açık ifade edecek olursak; bu konuda Tevrat, İncil ve o çerçevede yazılmış kaynaklardan istifade etmek isteyen birisi ilim açısından yeterli birikime sahip, iman hakikatleri konusunda belli bir manevi seviyeye ulaşmış, nebevi iklime aşina olmalıdır. Böylece dikkati ve seçiciliği bir anlam ifade edebilecektir.
Örneğin Yahudiler için çok önemli olan Ahit Sandığı’nın bir adı da “Sekîne Tabutu”dur. Kur’an’da da “Peygamberleri onlara “O’nun hükümdarlığının alâmeti, içinde rabbinizden bir SEKÎNE, Mûsâ ve Hârûn ailelerinin bıraktıklarından bir bakiye bulunan ve meleklerin taşıdığı sandığın size gelmesidir” dedi. Gerçekten inanıyorsanız bilin ki, bunda sizin için büyük bir işaret vardır.”3 buyrulur.
Bir hadis-i şerifte de şöyle bir vaka nakledilir: Bir sahabi, iple bağlı olan atının yanında Kehf suresini okumaktadır. Bu esnada etrafını bir bulut kaplar ve bulut kendisine doğru yaklaşmaya başlar. At bundan ürker. Sahabi durumu Efendimiz’e (sas) anlatınca Efendimiz; “O sekine idi, Kur’an için inmişti.” buyurur.4 Kurtubi gibi alimler bu hadisi sekinenin bir “ruh” veya ruhani bir varlık olduğuna delil olarak gösterirler.5
Yahudi teolojisine ait literatürde de sekîne kavramıyla ilgili farklı yorumlar bulunmakla birlikte şu bilgi önemlidir: Yahudiler Mısır’dan ayrıldıktan sonra yıllarca çöl hayatı yaşarlar. Çölde iken Rabbin kendilerine rehberlik etmesinin kutsal bir tezahürü olan bir de bulut vardır. Bu buluta “Şekina” yani “Sekîne” adı verilir.6
Hristiyan kaynaklarda ise Ruhuludüs kavramı genellikle Baba-Oğul-Kutsal Ruh üçlemesindeki Kutsal Ruh ile özdeş bir halde zikredilir. Ancak bunun tezahürleri açısından farklı yorumlar da bulunmaktadır. Hatta teslisi reddeden Arius geleneğinden gelen bazı yorumcular kutsal ruhun Tanrı ve Hz. İsa’ya (as) göre daha alt bir seviyede olup ikisi arasındaki iletişimi sağladığını da belirtmişlerdir. Philo gibi Hristiyan teolojisinin sistemleşmesinde etkili olan bazı isimlere göre kutsal ruh (veya Ruhulkudüs) insanların üzerine gelip onları iman ve huzurla doldurabilen, gerektiğinde onlarla konuşan, ilahi alem ile insanlar arasında aracılık rolü üstlenen ayrı bir manevi varlıktır.7 Hristiyan kaynaklarda daha farklı yorumlara bakıldığında ayet ve hadislerde işaret edilen manalarla paralellik arz eden yorumlar bulunabilir.
Demek ki Tevrat’ta dini hükümler bazı Yahudi alimleri tarafından tahrif edilse de bu tahrifin kendilerine indirilenin tamamını kapsamadığı söylenebilir. İncil veya Hristiyan gelenek için de benzeri bir durum söz konusudur. Dolayısıyla Ruhulkudüs kavramı ile ilgili olarak da bazı Yahudi ve Hristiyan kaynaklarında doğru parçalar bulunabilir. Bu mümkündür. Ancak konuyla ilgilenecek araştırmacıların son derece dikkatli, bilgili, zeki, uyanık ve seçici olmaları gerekmektedir.
1 ) İbn Kesir, Tefsir, 5, 113
2 ) İsra, 85
3 ) Bakara, 248
4 ) Buhari, Fedailü’l-Kur’an, 11; Müslim, Müsafirin, 240
5 ) Kurtubi, el-Camiu li Ahkami’l Kur’an, c. 3, s. 452
6 ) Flavius Josephus, “The Baraitha/Çadır Kitabı”, The Works of Flavius Josephus, Oxford, 1839, aktaran; Serhan Osmançelebioğlu, Kur’an’da Sekîne Kavramı Üzerine Bir İnceleme, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2018, erişim adresi; http://nek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/60377.pdf
7 ) Yeni Ahit’te ve Kur’ân’da Kutsal Rûh Kavramı, Hasan Hüseyin İslam, Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, s. 92