


Zamanım Yok Demek Bir Bahane mi? Tercihlerimizin Gücü
Soru: İnsanın yapmak istediği hayırlı işler için “Zamanım yok.” demesi sadece kendine koyduğu bir kısıtlama ve bahane midir?
Cevap: Gündelik hayatımızda en sık kullandığımız cümlelerden biri belki de “zamanım yok” ifadesidir. Bu ifade, çoğumuz için gerçek ve tartışılmaz bir hakikat gibi görünür. Çünkü zaman, dünyada sahip olduğumuz tüm kaynaklar içinde değiştirilmesi imkânsız olan tek kaynaktır. Herkesin bir günü eşit derecede 24 saattir ve bir yıl herkes için aynı şekilde 365 gün ve birkaç saatten oluşur. Zamanı artırmak veya azaltmak mümkün değildir, bu açıdan baktığımızda gerçekten de zamanımız kısıtlıdır ve sınırlayıcıdır.
Ancak meseleye biraz daha derinlemesine baktığımızda aynı 24 saatin her birimiz için çok farklı sonuçlar üretebildiğini görürüz. Örneğin dün geçirdiğimiz günü düşünelim; biz de Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg(1) de Nobel ödüllü bilim insanı Aziz Sancar(2) da aynı süreyi yaşadık. Fakat bu sürenin nasıl değerlendirildiği, ne kadar verimli geçirildiği ve hangi faaliyetlere ayrıldığı açısından aramızda büyük farklar ortaya çıkmıştır. Kimimiz bu zamanı dünyayı değiştirecek adımlar atarak geçirirken, kimimiz ise rutin işlerin içinde boğularak harcamışızdır.
Kısa vadede neyi nasıl yapacağımız sabit olsa da orta ve uzun vadede zamanı nasıl kullandığımız tamamen tercihlerimize bağlıdır. (3) Uyku miktarından yemeğe ayırdığımız zamana kadar pek çok meseleyi bu minvalde ele alabiliriz. Hatta aile kurmak ve aileye vakit ayırmak da bir tercihtir. İlgili bir ebeveyn olmak bir tercih olduğu gibi, çocuk sahibi olmamak da bir tercihtir. Veya bir öğrenci gerekli görürse okulu bırakma özgürlüğüne sahiptir. Yani şu anda mecbur olduğumuz şeyler de bir tercihtir. Bir işi yapıyor olmamız aslında o işten elde ettiğimiz gelire sahip olmayı tercih ettiğimiz içindir. Daha düşük bir yaşam standardını kabul edersek, belki daha az çalışabiliriz veya farklı bir iş yapabiliriz. Hasılı, mecburiyet gibi gördüğümüz şeylerin dahi birer tercih olduğunu fark etmek önemlidir.
Bazılarımız için dini yükümlülükler dahi bir mecburiyet gibi görünür. Ancak daha derinden baktığımızda bu yükümlülükleri yerine getirmek de aslında bizim kendi seçimlerimizdir. Bizi bu eylemleri yapmaya yönelten şey, manevi kurtuluş arzusu veya Allah’ın rızasını kazanma hedefidir. Bu durumda bile aslında tercihlerimiz belirleyici olmaktadır.
Bu anlamıyla insan farketmelidir ki zamanının her dakikası kendi (farkında olduğu veya olmadığı) tercihlerine bağlıdır. Ve “Zamanım yok!” demek sadece “Bunu tercih etmiyorum.” veya “Buna göre daha önem verdiğim tercihlerim var.” demektir. Bu anlamıyla "Zamanım yok!" sözü tamamen insanın kendi koyduğu bir kısıtlamadır.
Bu bakış açısıyla değerlendirdiğimizde zamanımız üzerindeki kısıtlamanın dışarıdan gelen bir engel olmadığını, aksine kendi tercihlerimizin ve önceliklerimizin sonucu olduğunu görebiliriz. Her dakikamızı nasıl geçireceğimizi belirleyen yine bizleriz.
Sonuç olarak zamanımızı genişletmek ya da daraltmak mümkün olmayabilir. Ancak o zamanı nasıl geçirdiğimiz tamamen bizim elimizdedir. “Zamanım yok!” ifadesinin arkasına saklanmak yerine kendi tercihlerimizi sorgulamak ve önceliklerimizi bilinçli bir şekilde yeniden düzenlemek hepimiz için mümkündür.
1-) Business Insider, “A Day in the Life of Mark Zuckerberg,” 30 Ocak 2023 (erişim 01.07.2025). Zuckerberg’in tek tip gri tişört giyerek karar yorgunluğunu minimize etme stratejisi.
2-) NobelPrize.org, “Aziz Sancar – Biographical,” 2015 Nobel Kimya Ödülü konuşma metni (erişim 01.07.2025). Sancar’ın günde 12-14 saat laboratuvarda çalıştığına dair beyanı.
3-) Stephen R. Covey, First Things First, New York: Simon & Schuster, 1994, s. 33-40. Önemli-acil matrisiyle zamanın tercihlere göre şekillendiği analizi.