8 dk.
24 Ağustos 2023
Akla İstemeden Gelen Kötü Düşünceler-gorsel
Youtube Banner

Akla İstemeden Gelen Kötü Düşünceler

Soru: 30 yaşında, mutlu bir evliliği olan bir erkeğim. Fakat bazen aklıma kendime dahi anlatmakta zorlandığım hayaller geliyor. Bunlar kendi çevremdeki akrabalarım, görüştüğümüz arkadaşlarımın eşleriyle alakalı hayaller olabiliyor. Bu hayaller aklıma geldikçe de hem eşimden hem kendimden çok utanıyorum. O insanlarla tekrar görüşmek, buluşmak istemiyorum. Fakat, sosyal hayatın gerekleri nedeniyle de görüşmemiz icap edebiliyor. Bu hâlden kurtulmak için neler yapmam gerekiyor? Okuduğum kadarıyla bu durumun bir vesvese olduğu, aldırmazsam geçip gideceği söyleniyor. Fakat ben kendimi kötü hissediyorum. Bana verebileceğiniz bir tavsiye var mıdır?
 

Kısa Cevap: Meselenin zihindeki farklı aşamalardan hangisiyle ilgili olduğu dikkatle düşünülüp tespit edilmelidir. Bu aşamalar aşağıda açıklanacaktır.

 

Daha sonra problemin maddi yani biyolojik ve psikolojik nedenleri var ise bunlar ortaya çıkarılmalı ve hâlledilmelidir.

 

En son Efendimiz’in (sas) hadislerinde geçen ve tesiri farklı tecrübelerle sabit olan bir duaya ısrarla, samimiyetle sorun yok oluncaya kadar devam edilmelidir.

 

Ayrıntılı Cevap: 
 

Bediüzzaman hazretleri bir yerde insan zihnine doğan düşüncelerin mertebelerini anlatır. Bu mertebeler sırasıyla; tahayyül (hayal etme), tasavvur (zihinde şekillendirme), taakkul (akıl yürütme), tasdik (doğrulama, onaylama), iz’an (kesin bir biçimde inanıp benimseme), iltizam (taraf olma) ve itikat (inanç) mertebeleridir.1

 

Şimdi bir örnek verelim ve diyelim ki bir insana çok öfkelendiniz. Bu durumda zihinde oluşan görüntüleri veya düşünceleri tek tek inceleyelim.

 

Tahayyül aşaması: Tahayyül (hayal etme), zihne doğan geçici görüntüler demektir. Örneğin öfkelendiğiniz insana yumruk atmak veya onu bıçaklamak gibi hayaller zihninize gelip gidiyorsa bu tahayyül mertebesidir ve insan bundan sorumlu değildir. Tahayyüller şeytanın, hormonların, hava durumunun veya ilgisiz farklı değişkenlerin insan üzerindeki tesirinden kaynaklanır. Zihninize tahayyül tarzında doğan görüntülerden (bu görüntülerin mahiyeti ne olursa olsun) bir sorumluluk doğmaz.

 

Tasavvur aşaması: Tahayyül aşamasında zihne doğan, gelip geçici ve kısa süreliğine görünüp sonradan kaybolan görüntüleri bir süre daha oynatmak söz konusu olabilmektedir. Bu durum tasavvur aşamasına geçişi gösterir. Örneğin tahayyül aşamasında öfkelendiğiniz adamı bıçaklamayı hayal edersiniz ve bu görüntü kısa süreliğine zihinde oluşup kaybolur. Ancak tasavvur aşamasında bu görüntüler biraz daha net ve belirgindir, ayrıntılarıyla resmedilebilir. Mesela bıçağı çekmek, beş defa saplamak, kaçmak gibi sahneler zihinde oynatılabilir. Tasavvur aşamasında genellikle insan iradesi devrededir ancak tasavvurlar her zaman iradeye de dayanmaz. Tasavvur eden kişi bazen zekasının, bazen aşırı hayal gücünün, bazen de konu hakkındaki bilgisinin etkisiyle tahayyül ettiği şeyi tasavvura dönüştürebilir. Yani tasavvur aşamasında kişinin sorumluluğu değişkendir. Tasavvur, iradi bir şekilde, bile isteye yapılıyor ve devam ettiriliyorsa insan sorumludur. Aksi hâlde sorumlu değildir.

 

Taakkul aşaması: Taakkul (akıl yürütme) aşamasında tahayyül ve tasavvur edilen konu üzerinde ciddi ciddi düşünülür. Aynı örnekten devam edecek olursak, öfkelenilen kişiyi öldürmek veya yaralamak alternatifleri üzerinde durulabilir. Yakalanma, arkada delil bırakma, hapis cezasının süresi gibi durumlar hesap edilir. Bu aşamada insan mesuldür. Hatta cinayet işleme, intihar etme, hırsızlık yapma gibi suç ve günah olan eylemler bir insanda taakkul aşamasına gelmişse ve bu taakkul hâli birden fazla tekrarlanıyorsa bu insan bir psikologla, hâlinden anlayacak bir arkadaşı veya yakınıyla bu durumu mutlaka konuşmalı, kendisini açmalıdır. Özellikle obsesif biçimde tekrarlanan ve cinsel içerikli takıntılı düşünce ve hayaller için konunun uzmanı, yani cinsellik psikolojisinden anlayan bir psikologla görüşmek faydalı olacaktır.

 

Tasdik aşaması: Bu aşama doğrulama ve onaylama aşamasıdır. Aynı örnek üzerinden gidersek, öfkelendiği kişiyi öldürmeyi düşünen birisi bu konuyu tahayyül etmiş, daha sonra tasavvur ve taakkul aşamalarına geçmiş, en sonunda tasdik aşamasına gelmiştir. Bu aşamada “Evet, o kişiyi öldürmeliyim.” şeklinde onaylanan, doğrulanan düşünceler zihinde hâkim olmuştur. Bu aşama için de insan sorumludur.

 

Bu durumda insanın sorumlu olmadığı durumlar için canını sıkmaması, moralini bozmaması son derece önemlidir. Sorumlu olduğu alanlar için ise iradesini kullanıp zihnine doğan görüntüleri bile isteye devam ettirmemesi, tabiri caizse zihin gözünü de harama kapaması gerekir.

 

Tekrar edelim ki; tahayyül hâlindeki ve iradi olmayan tasavvur durumundaki hiçbir görüntüden (bu görüntülerin içeriği ne olursa olsun ve görüntüler kiminle ilgili olursa olsun) insan mesul değildir. Tasavvur aşamasındaki ilk birkaç saniyeden sonra mevzunun iradi olarak devam ettirilmesi hâlinde sorumluluk başlar. Çünkü ondan sonrası iradi bir davranıştır. Ancak irade dışı oluşan görüntüler için insanın utanması da moralini bozması da ümitsizliğe düşmesi de gerekmez. 

 

Bu noktada şeytanın işini kolaylaştıracak olan şey o tahayyüllere veya irade dışı oluşan tasavvurlara önem vermek, onlara bakarak moral bozmaktır. Vesveseye aldırmak, onu ciddiye almak, şeytanın o mesele üzerine daha fazla gitmesine yol açar. Çünkü bu tarz meselelere üzülmek, can sıkmak, aşırı utanmak aslında başka hatalara kapı açabilecektir. 

 

Farklı Nedenleri Ortadan Kaldırma

 

Meselenin kökeninde farklı sorunlar da olabilir. Örneğin kişi düzenli spor yapıyor olabilir ve bunun için ekstra beslenme programı vardır. Fakat özel hayatında bu ekstra beslenme ve gıdaların vereceği enerjiyi biyolojik veya cinsel anlamda deşarj edebileceği bir ortamı olmayabilir. Eşiyle problemleri, zaman ve sağlık sorunları gibi nedenlerle böyle bir durum mümkündür. Böyle durumlarda insanın zihnen bu tip uyarılma hâllerinde kalması ve en ilgisiz zamanlarda en ilgisiz şeyleri düşünmesi mümkündür.

 

Yahut ilgili kişi farkında olmasa da dinlediği şarkılar, geçmişte bu tarz ilişkilerin işlendiği romanlar, izlediği dizi veya filmler bilinçaltında bir şekilde yer etmiştir ve o kişi de farkında olmadan bunların etkisinde kalmış olabilir. Bunlar da vesveseye yol açan ikincil nedenlerdir. Örneğin bir insan karnı fazlasıyla aç iken namaza durursa namazda okuduğu ayetler arasında cennet nimetleri, yemekler gibi konulara gelince zihni ve hayali ister istemez o konulara daha fazla kayacaktır. Bu durumda namazın içinde akla yemeğin gelmesi vesvesedir, bu doğrudur. Ancak kişinin karnının aşırı aç iken namaz kılıyor olması da o vesveseye zemin hazırlamıştır denilebilir.

 

Dolayısıyla insanın bu tip düşüncelere kapılmasının altında yatan biyolojik, psikolojik vb. nedenlerin tespit edilerek ortadan kaldırılması için gerekli adımların atılması çok önemlidir.

 

Dua Tavsiyesi

 

Bu ve benzeri vesveselerden muzdarip olanlar günde en az 19, 20 veya 33 defa (meselenin hissedilen şiddetine göre sayı 100’e kadar çıkartılabilir) aşağıdaki duayı samimi bir teveccühle ve manasını hissederek okurlarsa Allah’ın izni ile zihinlerinin bu konuda rahatladığını, temizlendiğini göreceklerdir.

 

يَا حَيُّ يَا قَيُّومُ بِرَحْمَتِكَ اَسْتَغِيثُ اَصْلِحْ لِى شَأْنِى كُلَّهُ وَلَا تَكِلْنِى اِلَى نَفْسِى طَرْفَةَ عَيْنٍ

 

Türkçe Okunuşu: Yâ Hayyu yâ Kayyûm, birahmetike esteğîsü, eslihlî şe'nî küllehû ve lâtekilnî ilâ nefsî tarfete aynin 

 

Meali: Ey hayat sahibi Hayy ve ey her şeyin varlık ve bekâsını kudret elinde tutan Kayyum! Rahmetinin genişliğine güvenerek Sen’den merhamet dileniyorum; benim bütün hâllerimi ıslah eyle! Göz açıp kapayıncaya kadar bile beni nefsimle baş başa bırakma!”

 

Bu tür vesveselere karşı öncelikli olarak bu duanın yapılmasını tavsiye ediyoruz. Bunun yanında Kur’an’ın öğrettiği ve şeytanların her türlü vesveselerine karşı etkili olan bir dua da şu şekildedir:

 

رَبِّ اَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاط۪ينِۙ وَاَعُوذُ بِكَ رَبِّ اَنْ يَحْضُرُونِ


 

Türkçe Okunuşu: Rabbi e’ûżu bike min hemezâti-şşeyâtîn Ve e’ûżu bike rabbi en yahdurûn

 

Meali: Ya Rabbî! Şeytanların vesveselerinden, onların yanımda bulunmalarından (başıma üşüşmelerinden) Sana sığınırım!”2

 

Unutulmamalıdır ki; tahayyül, tasavvur ve taakkul farkını bilmeyen insanları şeytan çok aldatır. Vesveseyi kişinin kendisine ait bir istek ve düşünce olarak gösterir. Halbuki vesvese (tahayyül ve iradi olmayan tasavvurlar) kişinin kendisine ait değildir. Ona dışarıdan enjekte edilmektedir. Kişi iradesini kullanarak dışarıdan şeytan tarafından yapılan bu müdahaleyi durdurabilme yeteneğine sahiptir. Bu nedenle bir düşüncenin zihinde hangi mertebeye veya aşamaya karşılık geldiği iyi tespit edilmelidir. 

 

Daha sonra sorunun maddi nedeni varsa bunun da ortadan kaldırılması gerekmektedir. Çünkü örneğin odada bulunan bir çöp birikintisini ortadan kaldırdıktan sonra “Odam güzel koksun.” diye dua etmek daha mantıklı ve makuldür. Ayrıca şikayet edilen düşüncelere sevk edecek çevresel etkilerden (televizyon, dikkatsiz eğlenceler, sosyal medya vb.) uzak durulmalı, uzak durulamıyorsa dikkatli olunmalıdır.

 

Son olarak Efendimiz’in (sas) tavsiye buyurduğu duayı, duanın içerdiği hakikatleri içselleştirerek, gerekirse üzerlerinde önceden tefekkür ederek ve hissederek okumak, bu duada ısrarlı olmak, günde 19, 20, 33 veya gerekirse 100 defa tekrar etmek, sayı dışında bu tip düşüncelerin saldırdığı anlarda da okumak ve bu okumayı sorun halloluncaya kadar devam ettirmek son derece önemlidir. Müminun suresinin 97 ve 98. ayetleri de olan ikinci dua ise günde yüzlerce kere tekrarlansa da yeridir. Ancak soruda geçen problem özelinde, yani özellikle o sorunla daha yakından ilgili olduğu için hadisteki dua daha öne alınabilir.

 


 

1 ) Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, Lemeat

2 ) Müminun, 97-98 (Bu ayetin bir çeşit tefsiriyle ilgili bkz; http://www.erisale.com/?locale=tr&bookId=1&pageNo=368#content.tr.1.368)