3 dk.
03 Nisan 2022
Din mit midir?-gorsel
Youtube Banner

Din mit midir?

Soru: İslam'daki bazı hikayeler geçmişteki başka dinlerin ve kültürlerin hikayelerine neden çok benziyor? Bu durum, dinin mit olduğunu göstermez mi?

Cevap: Sidhartha'nın hayatında ya da Sümerlerin yazıtlarında, Türklerin Orta Asya destanlarında, İslam peygamberinin hayatında, büyük ulemanın menkıbelerinde ve sair dinlerde birbirine benzer hikayeler görürsünüz. Bu durum bazı kimselerin "Din efsaneleştirilmiş, mitleştirilmiş uydurulmuş bir şey. Anlatılan hikayeler eskilerin hikayeleri (esatirul(1) evvelin)…" gibi yorumlarda bulunmasına neden oluyor. 

Bu noktada dil tarihi, etimoloji ve evrim gibi konularda bilgi sahibi olmak, yukarıdaki yorumların niçin yanlış olduğunu anlayabilmek adına faydalı olacaktır. Hikayeler, hayatta belli gözlemlerin kalıplara dökülmüş halidir. Buradaki anahtar kelime kalıptır, zira özellikle şifahi kültürlerde, kalıplara dökülmeden, olduğu gibi anlatılan gözlemler hem akılda kalıcı olmaz hem de bu gözlemlerin aktarılma hızı (virulation factor) düşük olur.

Günümüzde sosyal medyadaki "meme" ve "caps"ler de bir bakıma farklı farklı mesajları taşıyan kalıplardır. Aktarılma hızları yüksek olduğundan, en çok onlar survive eder, hayatta kalır.

Aynı hikayelerin çok farklı kültür ve zamanlarda ortaya çıkma mekanizması da bu şekildedir. Aslında gözlemler aynı değil, benzerdir. Ve bu durum, yani benzer hikayelerin binlerce yıl içerisinde farklı farklı zaman ve kültürlerde ortaya çıkmış olması da gayet mümkün, hatta vakidir. Ama aktarırken olaylar aynı kalıplara dökülünce aynı hikaye gibi düşünülüyorlar. 

Bu bağlamda bir örnek vermek gerekecek olursa, Netflix'in 2021'de yayınlamış olduğu “How to Become a Tyrant, Nasıl Zorba Olunur"(2) isimli belgesel serisine bakabiliriz. Bu seri, altı farklı diktatör üzerinden mutlak güç sahibi liderlerin hayatlarını ve gücü ele geçirme yöntemlerini incelemektedir. Bu belgeseldeki kişilerin isimlerini bir kenara bırakacak olursak, zorba olarak nitelenen kimselerin genellikle aynı yöntemleri kullandığını görebiliriz. Bu diktatörlerin yaşamları, yazılı kültürün çok zayıf olduğu dönemlerde kulaktan kulağa anlatılarak yayılmış olsaydı muhtemelen bir süre sonra hemen hepsi birbiriyle çok benzer hikayelere dönüşecekti. 

Şifahi kültürlerde şiirler de destanlar da çok yaygın olur. Özellikle kitap taşımanın çok zor olduğu göçebe toplumlarda şiir ve destanlar daha çok görülür. Günümüze kadar seçilerek gelebilen hikayeler (survival of the fittest) ya abartılı olanlar, ya şiirsel olanlar ya da belli hikaye kalıplarında (darb-ı mesel) bulunanlardır.

Yüce Allah En'âm suresinde Kuran'daki belli hikayelerin farklı kültürlerde de bulunmasından hareketle bu yüce kitabı itibarsızlaştırmaya çalışanların psikolojilerine dikkat çeker: "İçlerinden kimileri de vardır ki, seni Kur'ân okurken dinler. Fakat biz onların kalplerine onu zevkiyle anlamalarına engel (olmak için) kat kat örtü (kabuklar) gerdik; kulaklarına da bir ağırlık koyduk. Artık onlar her belgeyi (mucizeyi) görseler de yine inanmazlar. Hatta sana geldiklerinde seninle tartışıp çekişirler ve kâfirler de, 'Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir.' derler." (1)

 



1 ) Esatir kelimesi için bkz: https://islamansiklopedisi.org.tr/esatir

2 ) https://tr.wikipedia.org/wiki/Zorba_Nas%C4%B1l_Olunur%3F
1 ) En'âm, 6/25