9 dk.
23 Ekim 2023
Peygamber Efendimiz (sas) Peygamberlerin En Üstünü müdür? | 2. Kısım-gorsel
Youtube Banner

Peygamber Efendimiz (sas) Peygamberlerin En Üstünü müdür? | 2. Kısım

Not: Bu yazı, “Peygamber Efendimiz (sas) Peygamberlerin En Üstünü müdür?” başlıklı yazı dizisinin ikinci yazısıdır. Serinin ilk yazısına buradan erişebilirsiniz.

 

İkincisi: Allah Teala her şeyi ve herkesi derece derece yarattığı gibi peygamberleri de farklı derecelerde yaratır ve yaratmıştır.

 

“Baksana, biz insanların kimini kiminden nasıl üstün kılmışızdır!”1

 

“Herkesin yaptıklarına göre dereceleri vardır.”2

 

“Sizi yeryüzünün halifeleri kılan, size verdiği (nimetler) hususunda sizi denemek için kiminizi kiminizden derecelerle üstün kılan O'dur.”3

 

“Müminlerden -özür sahibi olanlar dışında- oturanlarla malları ve canlarıyle Allah yolunda cihad edenler bir olmaz. Allah, malları ve canları ile cihad edenleri, derece bakımından oturanlardan üstün kıldı.”4

 

“Biz kimi dilersek onu derecelerle yükseltiriz. Zira her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen birisi vardır.”5

 

ayetleri derecelendirmenin adeta hayatın her alanında mevcut olduğuna işaret etmektedir.

Bu derecelendirme; “O peygamberlerin bir kısmını diğerlerinden üstün kıldık. Allah onlardan bir kısmı ile konuşmuş, bazılarını da derece derece yükseltmiştir. Meryem oğlu İsa'ya açık mucizeler verdik ve onu Rûhu'l-Kudüs ile güçlendirdik.”6 ayeti ile peygamberler arasında da mevcuttur.

 

Üçüncüsü: Umumi ve hususi faziletlerle ilgilidir. 

 

Umumi fazilet başka hususi fazilet başka bir şeydir. Örneğin, 10 milyar dolarlık servete sahip A iş adamı ile 5 milyar dolarlık bir servete sahip B iş adamından elbette A iş adamı daha zengindir. Ancak A’nın gayrimenkul yatırımları 1 milyar dolar iken B’nin gayrimenkul yatırımları 2 milyar dolar olabilir. Bu durumda umumi olarak daha az zengin olan B, gayrimenkul yatırımları açısından A’dan zengin demektir. Yani umumi zenginlikte A iş adamı, hususi zenginlik olan gayrimenkul yatırımları konusunda ise B iş adamı daha zengindir. Yahut bir fizik profesörü ile öğrencisi arasındaki bir kıyaslamada fizik profesörü genel fizik bilgisi açısından öğrencisinden daha üstündür. Ama öğrenci kısa sürede fiziğin alt dalı olan elektrik konusunda hocasını geçebilir ve bu durumda profesör umumi açıdan daha üstün olduğu hâlde öğrencisi hocasını hususi açıdan geçmiş olabilir.

 

Aynı şekilde bir peygamber umumi açıdan diğerlerinden daha üstün olmakla beraber hususi bir konuda diğer bir peygamber ondan daha üstün olabilir.

 

Efendimiz’in (sas) Üstünlüğüne Dair İşaretler

 

Efendimiz’in (sas) kendisinin üstünlüğüne dair bazı beyanları bulunduğu gibi Kur’an’ın genel anlatımından da bu üstünlüğe dair bazı işaretler çıkarılabilir.

 

Örneğin geleneksel tefsirlerimizde Efendimiz’in (sas) en üstün peygamber olduğuna dair bazı ayetler delil olarak öne sürülmüştür.

 

Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik.”7 ayetine dayanılarak alemlere rahmet olmanın herkesten üstün olmayı gerektirdiği düşünülmüştür. Gerçi Kur’an’da, Tevrat ve İncil de hidayet, rahmet ve nur olarak nitelenmiştir8 ancak hiçbirisi için “alemlere hidayet”, “alemlere rahmet”, “alemlere nur” gibi vasıflar kullanılmamıştır.

 

Ve Senin zikrini (şanını) yücelttik.”9 ayetiyle Allah Teala’nın, Efendimiz’in (sas) ismini kelime-i şehadette, ezanda ve namazlardaki oturuşlarda kendi adıyla beraber zikretmesi ve zikrettirmesi ancak diğer peygamberlere böyle bir ayrıcalık tanımadığı söylenmiştir.

 

Allah Teala, Efendimiz’e (sas) yapılacak itaatin doğrudan doğruya kendisine itaat etmek anlamına geleceğini10 belirttiği gibi Efendimiz’e biat etmenin Allah’a biat etmek olduğunu da beyan buyurmuştur.11 Hatta Cenab-ı Hak, Rasulünün şerefinin kendi şerefi olduğunu da işaret ederek “Şeref ve kuvvet Allah’ın ve peygamberinindir.”12 demiş, ayrıca Allah’ı razı etmek kadar Peygamberi razı etmenin de önemini “Sizi razı etmek için, Allah’a yemin ederler. Eğer gerçekten mümin iseler (bilsinler ki), Allah ve Rasulünü razı etmeleri daha önceliklidir.”13 ayetiyle belirtmiştir.

 

Efendimiz de (sas) bir hadislerinde; “Ben kıyamet gününde insanların seyyidiyim.”14 buyurmuştur.

 

Ayrıca Ebu Said el-Hudri’den (ra) gelen uzunca bir rivayetin bir kısmı şu şekildedir:

 

Mahşer gününde Âdemoğullarının Efendisi benim. Bunu övünmek için söylemiyorum, hakikat budur. Hamd sancağı benim elimdedir. Bunu övünmek için söylemiyorum, hakikat budur. Gerek Âdem ve gerek başkası, her Peygamber o gün benim sancağımın altında olacaktır. Kabrinden ilk çıkan insan da benim. Bunu da övünmek için söylemiyorum, hakikat budur.”15 

 

Yine bir başka hadiste şöyle buyrulmuştur: “Benden önceki peygamberlerden hiçbirine verilmeyen beş şey bana verilmiştir: Ben, düşmanımın içine bir aylık mesafeden korku salma yardımına mazhar oldum. Yeryüzü bana mescit ve temiz kılındı, onun için ümmetimden namaz vaktine kavuşan herkes (bulunduğu mekânda) namazını kılıversin. Ganimetler bana helâl kılındı. Her peygamber sadece kendi kavmine gönderilirken ben bütün insanlığa gönderildim. Ve bana şefaat (etme hakkı) verildi.”16

 

Bu hadisler Efendimiz’in (sas) fazilet ve üstünlüğüne dair delil oluşturabilecek hadislerdir.

 

Bununla birlikte Efendimiz’in diğer peygamberlerle mukayese edildiğinde çok orijinal tavır ve davranışlarına rastlamak da mümkündür.

 

Örneğin Kur’an’da, Hz. Yunus’un (as) kavmini terk etmesi emri gelmeden kavminden ayrılması anlatılırken Efendimiz’e (sas) hitaben “Sen Rabbinin hükmünü sabırla bekle. Balık sahibi (Yunus) gibi olma.”17 buyrulur. Efendimiz (sas) de bu bağlamda “Beni Yunus bin Metta’dan üstün tutmayın.”18 ikazını yapar. Bir başka yerde de “Ben Yunus bin Metta’dan daha hayırlıyım diyen yalan söylemiştir.”19 buyurur. Bunu söylerken adeta “O ayeti okuduktan sonra kafanızda ‘Benim peygamberim Yunus peygamberden daha büyüktür.’ gibi bir mana oluşmasın.” demek istemiştir, zira peygamberler arasındaki üstünlük meselesi bizim gibi sıradan insanların gündemine girince, dillerine düşünce peygamberlere saygısızlık yapılması kuvvetle muhtemeldir. Bu nedenle Efendimiz (sas) Hz. Yunus (as) hakkında seviyesizce düşüncelerin ve vesveselerin önünü kesmek istemiştir. Bizim gibi sıradan insanların, Allah’la irtibatı bir peygamber gibi olmayan ve olamayacak olan, Allah’ı genellikle sadece sıkıntı anlarında hatırlayan sefil insanların Hz. Yunus gibi bir peygamberi yargılamak anlamına gelebilecek bir cürete girişmemeleri gerekir.

 

Bir başka hadis ve hadise de şu şekildedir: Hz. Ebu Hureyre’nin (ra) anlattığına göre bir Müslüman ile bir Yahudi aralarında tartışıp birbirlerine kötü sözler söylerler. Müslüman olan kişi Yahudi’ye hitaben; “Rasulullah’ı (sas) alemler üzerine seçkin kılan Zat-ı Zülcelal’e kasem olsun!” diye yemin eder. Yahudi de “Musa’yı alemler üzerine seçkin kılan Zat-ı Zülcelal’e yemin olsun!” diye yemin eder. Yahudi’nin bu sözü üzerine Müslüman Yahudi’ye bir tokat vurur. Yahudi de Efendimiz’e (sas) gelerek durumu haber verir. Efendimiz ise şöyle buyurur;

 

Beni Musa’ya üstün tutmayın! Çünkü insanlar hep bayılacaklar. İlk kalkan ben olacağım. Ben ayılınca Musa'yı Arş'ın bir ucundan tutmuş göreceğim. Bilemiyorum. O, bayılıp hemen ayılanlardan mıdır, yoksa Allah'ın istisna ettiklerinden midir?”20

 

Yine Efendimiz (sas) Hz. Yusuf (as) hakkında; “İnsanların en şereflisi, Allah’ın peygamberi Yusuf’tur. O, Allah’ın peygamberinin oğludur, o da Allah’ın peygamberinin oğludur. O da Allah’ın dostunun (Halîl) oğludur.”21

 

Yine Efendimiz’e (sas) “İnsanların en kerimi kimdir?” diye sorulduğunda öncelikle; “Allah katında insanların en kerimi (en değerlisi) onların en takvalısıdır.” cevabını verir. Ancak soruyu soranlar “Biz bunu sormuyoruz.” deyince Efendimiz; “İnsanların en şereflisi, Allah’ın dostu Halil (İbrahim’in) oğlu Allah’ın elçisinin oğlu, Allah’ın elçisinin oğlu Allah’ın elçisi Yusuf’tur.” diye cevap verir. Soranlar yine “Bunu da sormuyoruz.” deyince Efendimiz (sas) “Arapların madenlerinden mi soruyorsunuz?” der. Onlar “Evet” deyince şöyle buyurur: “Cahiliye dönemindeki seçkinleriniz, -gerçeği doğru anlayan bir anlayışa/ferasete sahip olurlarsa- İslam devrinde de seçkinlerinizdir.”22

 

Bu hadiste de Efendimiz’in (sas) insanların zihinlerindeki “üstünlük” algısını düzeltmeye yönelik bir dersini görmek mümkündür. Efendimiz (sas) soruyu soranların asıl niyetlerini muhtemelen biliyordu ve onlara asıl üstünlüğün ve değerli olmanın her şeyden önce takvaya bağlı olduğunu beyan etmişti. Daha sonra Arapların dışında da üstün ve kerîm insanlar olabileceği hakikatini ders vermek adına Beni İsrail peygamberlerini ve özellikle Hz. Yusuf’u (as) örnek verdi. Nihayet mevzu Araplar arasındaki en değerli insan meselesine gelince de bunun da kabileye, soya, mala ve evlat sayısına bağlı olmadığı, ancak hakikate karşı dürüst olmak ve gerçeği doğru anlamak gibi niteliklere bağlı bulunduğu anlatılmış oldu.

 

Sonuç:

 

Bir insanın veya bir müminin Efendimiz’i (sas) diğer peygamberlerden üstün görmesinin bir sakıncası yoktur. Ancak Efendimiz’in (sas) bazı ikazlarından da anlaşılacağı üzere Efendimiz’in üstünlüğünü kendi tarafgirliğine, dolayısıyla kendi nefsine alet etme ihtimali ve riski bulunmaktadır. Nasıl ki bir insan dünyaca ünlü hatta en iyi futbolcunun kendi tuttuğu takımda oynaması nedeniyle ayrı bir gurur duyar ve kendini diğer takımların taraftarlarından üstün tutar. Benzer şekilde Müslüman bir anne babadan doğmak veya Müslüman bir çevrede yetişmekten başka pek bir fazileti ve kıymeti olmayan bir kültür Müslümanının da Efendimiz’in (sas) üstünlüğünü kendi üstünlüğüne alet etme ihtimali son derece riskli ve zararlıdır. Peygamberler arasındaki derece farkları bizim kendi yetersiz aklımız ve heveslerimize göre karar verebileceğimiz bir konu değildir. Efendimiz (sas) bizim için elbette birincidir ve biriciktir. Ancak Efendimiz’i diğer peygamberlerle yarıştırmak, üstünlük yarışına sokmak hakikaten çok gerekli bir durum değilse (ki böyle durumlar son derece nadirdir) abes, anlamsız ve zararlı sonuçlar doğuracaktır.

 

Allah Teala’nın salat ve selamı bütün peygamberlerinin üzerine olsun!

 


 

1 ) İsra, 21

2 ) Ahkaf, 19

3 ) En’âm, 165

4 ) Nisa, 95

5 ) Yusuf, 76

6 ) Bakara, 253

7 ) Enbiya, 107

8 ) Maide, 46; En’âm, 154; Maide, 44

9 ) İnşirah, 4

10 ) Nisa, 80

11 ) Fetih, 10

12 ) Münafikun, 8

13 ) Tevbe, 62

14 ) Buhari, Enbiya, 3; Müslim, İman, 327-328

15 ) Tirmizi, Sıfat-ı Kıyame, 11; İbn Mace, Zühd, 37

16 ) Buhari, Salat, 56; Müslim, Mesacid, 3

17 ) Kalem, 48

18 ) Buhari, Ezan, 106; Müslim, İman, 268

19 ) Camiu’l Usul, c. 13, s. 535

20 ) Buhari, Enbiya, 34; Müslim, Fezail, 160

21 ) Buhari, Tefsir, 12

22 ) Buhari, Enbiya, 8; Müslim, Fezail, 168