8 dk.
10 Ağustos 2022
İmtihan 101 | Darlıkta darlanmamak-gorsel
Youtube Banner

İmtihan 101 | Darlıkta darlanmamak

Soru: İçinde bulunduğum şartları kaldırmakta zorlanıyor ve ciddi sıkıntıların altında ezildiğimi hissediyorum. Buna karşın bugünkünden daha büyük darlıkların ve sıkıntıların geleceği gerek uzmanlarca, gerekse çevremdeki insanlarca söyleniyor. Bu sıkıntılara göğüs gerebilmek için neler yapabiliriz?

 

Cevap: Sosyal medya unsurlarının geliştiği son on yılda aktif olarak Twitter, Facebook ve benzeri uygulamaları kullananlar fark etmiştir ki, “Dünya başımıza yıkılacak, her şey çok kötü olacak, aman gıda depolayın, silahlanın, şehir dışında bir bahçe edinin.” şeklinde paylaşımlar sürekli olarak yapılır. İnsanlar da ilk defa duyunca, o resmedilen şey karşısında ürperir. Bir yandan da “Acaba biz de hazırlansak mı?” derler. 

 

Bu sosyal medya etkileşimini iki yönden değerlendirebiliriz. Evvela o paylaşımları yapanlar; dikkat çekmek, insanların ürperme ve reaksiyon gösterme refleksini kullanarak daha çok sayıda insana ulaşmak, takipçi artırmak isterler. Bu temayülleriyle de çizdikleri her resim abartılı olur. İkinci boyutu da, hem normal psikolojide hem de tasavvufi psikolojide insanların büyük olaylarla karşılaştıklarında verdikleri tepki şekilleridir. Büyük meselelerle insanlar ilk karşılaştıklarında gayri ihtiyari olarak aşırı tepki verirler. İlk olarak, konuyu hiç duymak istemezler. Mesela “Yok canım, bu hastalık grip gibi, çok da problem değil, zaten bize bulaşmaz, o yüzden ciddi bir tedbir almaya gerek yok.” derler. Veya “Doların para birimimiz karşısında artışı normal seviyelerde, büyük bir problem olmaz.” diyebilirler. Ardından olayla karşılaşınca da bir anda çok hızlı, abartılı ve dengesiz tepkiler verirler. 

 

Koronavirüs gündem olunca devletler bile böyle davrandı dikkat ettiyseniz. En gelişmiş ülkeler bile, ilk başta hiçbir şey yokmuş gibi sarkacın bir tarafındaki dengesizliğe; daha sonra da bir panik ve acele içinde her şeyin dengesini bozacak tedbirler alarak sarkacın diğer tarafındaki dengesizliğe meyilli oldular.

 

İnsanlar dengesizdir, dengesizliği çok sever. İnsanın iç dünyasındaki mekanizmalar, imani bir şuur eksikliği taşıyorsa, bu şuursuz halleri içinde dengesizliğe meyillidir. O yüzden Fatiha suresinde, Allah'tan istikamet üzere olan yol istenilir.(1) İfrat değil, tefrit de değil, sarkacın sağı ve solundaki zirve noktalar da değil; denge hali istenir. 
 

Çok büyük ve çok kötü olaylar muhakkak yaşanılacaktır. Sonuçta dünya savaşları oldu, ülkemize bakan yönüyle Kurtuluş Savaşı oldu, işgaller oldu, binlerce insanın katledildiği olaylar oldu. Bunlar tekrar olabilir. Ne paniğe kapılmalı ne de boş teselli sahibi olmalıyız. Ancak tekrar etmekte fayda var. Sosyal medya gibi platformlarda “Çok büyük zahmetler olacak, aman ciddi hazırlanın.” şeklinde paylaşımlar zaten siz panik olasınız ve hepten daralasınız diye yapılıyor. O yüzden onlara pek itibar edilmemesi gerekir.
 

Soruya dönersek, gelecek daha büyük ve daha belalı bir duruma hazırlanmanın yolu var mıdır? Buna hazırlanmanın, hatta bu hayatta karşımıza çıkacak tüm imtihanlara hazırlanmanın temel yolu kendimizi dengede tutmaktır. O dengeyi öğrenmenin yolu da; "darlıkta daralmamak, genişlikte ferahlamamak" sürekli bunun egzersizini yapmaktır.

 

Bazen insan daralmamak için mesela Twitter’da bazı haberlere blok koyabilir, bazı kişileri takip etmeyi bırakabilir, komple bütün sosyal medya hesaplarını kapatabilir, haber izlemeyebilir. “Darlıkta daralmamak, genişlikte ferahlamamak” derken bahsettiğimiz, bu şekilde olaylara gözünü kapayarak kendini korumak değildir. Haberi gördüğü halde, içi daraldığı halde daralmamak ya da tam tersi olarak; haberi gördüğü, kişiyi mutlu ettiği halde ferahlamamak… İnsanı herhangi bir imtihana hazırlayacak tek gerçek egzersiz budur. 
 

Dar ve sıkıntılı zamanlara hazırlanmanın hiç mi faydası yoktur? Tabii ki normal bir insanın hazırlanacağı kadar hazırlanmak gerekir. O zaten insani vecibe, vazife mantığı yönüyle gereklidir. İnsanın evinde belli bir süre yetecek kadar gıda olması da lazımdır, sağlığına dikkat etmesi de. Yapılması gerekenler belirli aralıklarla (yaşla da alakalı olarak) check up yaptırmak, varsa kötü alışkanlıkları bırakmak, düzenli spor yapıyor olmak gibi bir doktorun zaten tavsiye edeceği hazırlıklardır. Mesela deprem bölgesinde oturuyorsanız, içinde fenerinden çakısına, çakmağına, kısa sürede bozulmayan gıdasına kadar düşünülmüş deprem çantanızın olması gerekir. Tedbiri elden bırakmamak şarttır.

 

Ancak bu temel tedbirler hazırlığın bir yönüdür. Onun dışında, imtihan öyle bir şeydir ki hep ummadığınız yerden vurur. Zaten bildiğiniz, hazırlandığınız yerden gelen problem sizi rahatsız etmez pek. Hatta sevinç bile duyabilirsiniz. Diğer bir ifadeyle, beklenmedik yerden vuran bir şeydir imtihan. 

 

Mesela 2019 yılı ortalarında bize “Bir virüs çıkacak, aslında insanları öldürme veya hasta bırakma oranları da diğer pek çok hastalığa göre daha ufak olacak ama bu virüs dünyayı bloke edecek, bir anda sanki başka bir aleme uyanmış gibi olacağız.” denseydi inanmazdık. Hani Hindistan veya Afrika’nın bazı ülkeleri böyle bir problemle karşılaşır belki ama gelişmiş ülkeler ve onlarla belli oranda entegre olmuş ülkemiz Dünya Sağlık Örgütü önerilerini hayata geçirerek böyle bir salgından etkilenmez derdik. Ama imtihan, imtihan olarak murat buyurulunca beklemediğimiz yerden gelmiş oldu.

 

Bir başka örnek vermek gerekirse; ekonomik olarak da zor zamanlarda darlık haline düşmemek için bazı rasyonel yatırımlar yapılabilir. Kişi kendi sektörüyle alakalı bir yatırımcının, imkan sahibinin, çalışanın alabileceği normal ve makul tedbirleri alır. Ancak Allah imtihan etmek isteyince bir sebep yaratır ve imtihan eder. İster burslarından küçük çaplı birikim yapan bir öğrenci olsun, isterse de ülkenin sayılı zenginlerinden biri olsun; imtihan herkesin kapısını çalabilir. Allah dileyince, yanlış bir yatırıma sevk eder ve kişiye birikimini kaybettirir. Veya kişinin geçmişte ödemeyi unuttuğu bir vergi borcu yüzünden birikimi bloke olur ve o paraya ulaşamaz. Allah bazen de birikimi olan insanın basiretini bağlar, para dolandırıcıya kaptırılır. Veya daha önce de denediği ve güvendiği bir arkadaşının yatırımına ortak olur, işler ters gider ve bu ortaklıkta para kaybolur. 
 

Allah imtihan etmek isteyince, siz ne kadar akılcı yatırım yapmış olursanız olun, Cenab-ı Hakk bir sebep yaratır ve o imtihanı yaşarsınız. O yüzden herhangi bir imtihana hazırlanmanın yolu, kalbe darlıkta daralmamayı, genişlikte ferahlamamayı öğretecek şekilde egzersiz yaptırılmasıdır. 

 

Çok anlatılan, meşhur bir menkıbedir. İmam-ı Azam bir gün talebelerine ders verirken adamın biri telaşla yanına gelir ve İmam-ı Azam’ın ticari mallarını taşıyan gemiyi kastederek, “Ya İmam, gemin battı.” der. O, bu habere: “Elhamdülillah.” der, geçer. Adam gider ve tekrar yeni bir haberle çıkagelir: “Ya İmam, yanlışlık oldu, batan gemi senin değilmiş.” der. Bu habere de aynı cevabı verir İmam ve: “Elhamdülillah.” der. Haberi getiren adam hayrete düşer. Biri kötü diğeri iyi, iki haber getirmiştir ve Ebu Hanife ne sevinç ne de üzüntü alameti göstermiştir. Şaşkınlıkla sorar: “Ya İmam, her iki habere de ‘Elhamdülillah’ dedin. Bu nasıl hamd etmek böyle?” İmam-ı Azam: “Sen gemin battı diye haber getirdiğinde kalbimi şöyle bir yokladım. Dünya malının gitmesinden dolayı en küçük bir üzüntü yoktu. Bu nedenle Allah’a hamd ettim. Batan geminin benimki olmadığını bilince, dünya malına kavuşmaktan dolayı kalbimde bir sevinç yoktu. Bu hâli bana bahşettiği için de Allah’a şükrettim.” der.

 

İslam’ın meyvesi olan imanın insana etkisi, kişiyi nihai olarak böyle bir hale getirmektir. Allah dileyince, tüm tedbirlerin de ötesinde, imtihan eder ve dahası edecektir de. Müslümansanız, müminseniz kesinlikle imtihan edileceksiniz. Kesinlikle tedbir alsanız da, rasyonel davransanız da bazen fakirleşeceksiniz. Belki normal bir insanı tamamen strese sokacak, intihara sevk edecek kadar elinizdeki imkanları kaybedeceksiniz. Bu bazen geçici bir blokaj olacak, bazen tamamen kaybetme, bazen de kaybetme korkusu şeklinde yaşanacak. 
 

Dünyada iyi haller, kötü haller, genişlemeler ve daralmalar tüm kullar, hayvanlar, bitkiler, bütün bir mahlukat için geçerlidir ama imtihan Müslüman olan ve imanında az çok terakki sağlamış insanlar için geçerlidir. Üniversite sınavına girmek için lise mezunu olmak gerektiği veya master yapabilmek için lisans mezunu olmak gerektiği gibi insan başarı gösterdikçe zaman içinde daha zor ve daha kapsamlı sınavlarla karşılaşır. Aynı bunun gibi de, insan imanda artış ve terakki yaşadıkça daha zor ve daha kapsamlı imtihanlarla karşılaşacaktır. Bu imtihanların hepsi illa ki can yakıcı olmaz. Zaferler, başarılar, imkanlar, zenginlikler de; darlıklar, zorluklar, zahmetler de imtihandır. 

 

O yüzden tek yönlü düşünülmemelidir. Hatta “Zorlukta sabretmek, ferahlıkta şükretmek.” bile olmamalı düsturumuz. Zorlukta daralmamak, rahatlıkta genişlememek ve ferahlamamak; işte asıl öğrenilmesi gereken, kendimizi alıştırmamız, egzersizini yapmamız gereken hâl budur.
 

Zira yüz meseleyi halletsek, yüz birinci yerden yine sınava tabi tutulacağız. Ve sorular hep ummadığımız yerden gelecek. Bu imtihanlar karşısında da, o temel rasyonel önlemler, hazırlıklar haricinde “darlıkta daralmamak ve genişlikte ferahlamamak” dışında yapabileceğimiz pek fazla bir şey yoktur.


1 ) Bize doğru yolu göster.. (Fatiha suresi 6. ayet)