5 dk.
02 Haziran 2023
İslam'da Kıyafet | Sarık, Takke, Cübbe | 3. Kısım-gorsel
Youtube Banner

İslam'da Kıyafet | Sarık, Takke, Cübbe | 3. Kısım

Mücerret Niyet Sevap Kazandırır mı?
 

Bir insan sırf Efendimiz’e (sas) benzeme niyetiyle bir şey yaparsa sevap kazanır mı? 
 

Bu soruya pozitif cevap vermek ilk bakışta makul görünmektedir ancak dikkatli düşününce bu soruya rahatlıkla “evet” demek zordur. Çünkü herhangi bir işin yapılmasından (ki bunlar genellikle günlük hayattaki pratiklerdir) sırf Efendimiz’e (sas) benzeme niyetiyle sevap kazanılabileceği söylenirse bunu insanlara sürekli yapmalarını da söylemeniz gerekecektir. 

 

Örneğin öğlen namazının ilk ve son sünnetlerini kılmak gereklidir ancak bu sünnetler farz değillerdir. Diğer yandan hastalık, gerçek enerjisizlik, namaza yeni başlama gibi durumlar dışında bu sünnetlerin terk edilmesi dinen kınanacak bir davranıştır. Sonuçta öğlen namazının sünnetlerini kılmanın sünnet veya Efendimiz’e (sas) benzeme niyetiyle yapılmasının bir anlamı ve sevabı olacaktır. Bunu da bütün insanlar için genelleştirmek mümkündür ve doğrudur.

 

Ancak örneğin herkesin her durumda sarık sarması bırakın sünnet sevabı getirmesini bazen doğru ve makul bir davranış bile olmayabilir. Bu konuda klasik kitaplarımızda bir beldenin örfü, adeti, geleneği olmayıp da o belde halkının dikkatlerini fazlasıyla çeken kıyafetleri giymenin doğru olmayacağı söylenir. Hatta Şafiilere göre kişinin itibarına gölge düşüreceği için böyle giyinenlerin mahkemelerde şehadetleri de geçerli sayılmayabilir.

 

Bu nedenlerle Efendimiz’in (sas) sevap olduğuna dair açık beyanı olmayan ve aklî olarak bu beyanlardan zorunlu olarak çıkarılabilecek sonuçlar dışındaki davranışların sırf halis bir niyet nedeniyle sevap kazandıracağını söyleyemeyiz.

 

Çünkü öncelikle ilkesel olarak herhangi bir davranışın sevap kazandırıp kazandırmayacağını ancak Kur’an veya Efendimiz’in (sas) açık beyanlarıyla öğrenebiliriz. Bunun dışında “Falanca davranış halis bir niyetle yapılırsa sevap kazandırabilir.” demek ancak zandır ve zan ile hüküm kurulmaz. Bu konuda “Sünnet Uyma Motivasyonu” yazısının tekrar gözden geçirilmesini tavsiye ederiz. Özetleyecek olursak: Bir insan sırf Efendimiz’e (sas) benzeme niyetiyle yaptığı bir fiilden her zaman ve her durumda kesinlikle sevap kazanır diyemeyiz. Çünkü bu ilkesel ve genellenebilir bir hükümdür. Ancak bu konudaki ilke şudur: Bir şeyin sevap olması o konuda açık ayet ve hadislerin bulunmasına bağlıdır. O hâlde mücerret niyet kesinlikle sevap kazandırır demek doğru olmayacaktır.

 

Diğer yandan bir insan sadece Efendimiz’e (sas) benzeme motivasyonu ile, duygusal bir dolulukla herhangi bir davranışta bulunursa bundan sevap kazanabilir. Bu farklı bir durumdur ve Allah Teala’nın lütfuna, ihsanına, rahmetine bakan yönlerle ilgilidir. Bu bağlamda namaz kılmadan önce sarık sarmak insana daha iyi namaz kılması yönünde teşvik edici bir fayda sağlayacaksa dolaylı olarak sarık sarmanın sevap kazandıracağı zaten açıktır.

 

“Müslümanın Kıyafeti”
 

Efendimiz (sas) zamanında müminlerin ileri gelenlerinin de orta sınıflarının da kendilerini diğer insanlardan ayıran özel kıyafetleri yoktu. Bazı müminlerin bazılarından daha mütevazı veya daha şık giyinmeleri söz konusu olabilir ancak bu farklı bir durumdur. O insanların elbiseleri temizdir, aşırı gösterişli değildir ancak her halükarda çevrelerinden farklı giyinmek şeklinde bir uygulama yoktur. Efendimiz (sas) böyledir. Ashab böyledir. Tebe-i tabiin de böyledir. 

 

Budizm, Hristiyanlık ve Yahudilikte din adamlarının farklı üniformaları vardır. Bizim de geçmişimizde Mevlevilik gibi bazı tarikatlarımızın kendilerine özgü kıyafetleri olmuştur. Bunun mürit ve talebe disiplini gibi açılardan olumlu bir anlamı ve faydası olabilir. Ancak bir mezhebe veya bir dine (ki bu din İslam olsa bile) ait olmayı belirli kıyafetlere, biçimlere hapsetmek dinin ruhunu zedelemek demektir. Bu da bizden önceki ümmetlerin içine düştüğü büyük hatalardan birisidir.

 

Sonuç
 

Her Müslümanın namaz için özel bir giysi tercihi olabilir. İnsan namazda daha disiplinli veya daha huzurlu olacağına inanıyorsa takke, sarık, cübbe giymeyi tercih edebilir. Böylece kendini Efendimiz’in (sas) iklimine daha yakın hissetmesi de mümkündür.

 

Yine her Müslüman namazı günlük kıyafetleri nasılsa onlarla kılmayı da tercih edebilir. Çünkü Efendimiz (sas) böyle yapmış, namazlarını günlük kıyafetleriyle kılmıştır. Sarık da Efendimiz’in ve arkadaşlarının günlük kıyafetlerindendir. Namaza özgü bir aksesuar veya giysi değildir.

 

Mesele daha çok sarık, cübbe, takke gibi giysilerin günlük kıyafet olarak kullanılmadığı kültürlerde bu giysilerin namaza özgü olarak tercih edilmesinin ekstra sevap olup olmayacağı ile ilgilidir. Bunun da iki yönü vardır:

 

Namazda sarık, cübbe veya takkenin ekstra sevap kazandıracağını söylemek için bu konuda ayet veya hadislerde açık beyan bulunmalıdır. Oysa bu yönde bir ayet veya sahih hadis yoktur.

 

Namaz disiplini, namazdaki konsantrasyon, kendini namaza daha uygun hissetme gibi açılardan takke, sarık veya cübbenin bir faydası olduğu söylenebilir. Bu durumlar her zaman herkes için geçerli değildir. Geçerli olan kişiler için sevap kazandıracağı söylenebilir.

 

İslam’a uygun kıyafet temiz olan, kibir göstergesi olmayan ve tesettüre uygun olan kıyafetlerdir. Bunun dışında İslam’ın kendine özgü bir giyim tarzı, kıyafet veya aksesuar dayatması yoktur.