4 dk.
21 Temmuz 2024
Kişinin Kendine Nazarı Değer mi?-gorsel
Youtube Banner

Kişinin Kendine Nazarı Değer mi?

Soru: Nazar nedir? İnsanın kendisine nazarı dokunur mu? Dokunuyorsa nasıl olur? Kişi bunu bilerek yapmıyorsa nasıl engeller? 

 

Cevap: İnsanların “nazar” kelimesiyle tanımladıkları veya nazar olduğunu düşündükleri şeylerin sadece bir kısmı hakikatte var olan göz değmesi veya nazardır. Diğerleri ise insanda bulunan bazı içsel mekanizmaların; kendinden emin olma, şımarma, gaflete düşme, şükürsüzlük etme gibi hâllerin sonuçlarıdır.

 

Bu bağlamda aradaki farkları ve benzerlikleri açıklayalım.

 

Göz değmesi veya nazar kavramı bu hayatın içine konulmuş, gerçekte var olan bir kanun gibidir. Bu kanun her zaman işlemez fakat bazen hakiki sonuçlarını tam olarak gösterir.

 

Bir insanın başka bir nimete veya güzelliğe karşı, o anda bütün kalbi ve zihniyle teveccüh ederek o nimetin/güzelliğin;

 

  • Ya kendinde de olmasını istemesi,
  • Ya karşı tarafta olmamasını istemesi,
  • Ya karşı taraf yerine kendisinde olmasını istemesi,
  • Bu isteme duygusunun çok şiddetli olması,
  • Bu durumlara “Ona değil bana verilmesi daha makuldü.”, “Ben daha çok hak ediyordum.” gibi düşüncelerin gizli veya açık bir şekilde eşlik etmesi,
  • Başkasında olup kendisinde olmayan bir nimet karşısında çok yoğun bir hüzün duyulması hâllerinde ortaya çıkar.

 

Bu manasıyla bir insanın kendisine nazarı dokunmaz. Çünkü nazara konu olabilecek nimet veya güzellik zaten kendisinde mevcuttur.

 

Fakat bir insan kendisinde var olan bir nimetin güzelliğini Allah’ı anmadan dile getirirse veya düşünürse bu manada kendisine (veya eşi, çocukları gibi en yakınlarına) nazar etmiş olabilir.

 

Buradaki esas nokta bir nimetin güzelliğini görüp fark edince o nimeti Allah Teala’ya hiç bağlamamak, o nimeti Allah Teala’dan bağımsız bir şekilde görmek, değerlendirmek, ona hayran olmaktır.

 

İnsanın, kendisinin, eşinin veya çocuklarının sahip olduğu bir nimeti Allah’ı hatırlamadan zikretmesi, söylemesi, söylemese bile zihninde bulundurması, o nimete karşı hayranlık ve mutluluk beslemesi sonrasında o nimette bir azalma meydana gelebilir. Yahut o nimet kaybedilebilir. Bu çerçevede bir insanın “Kendi kendine nazarı değdi.” denebilir.

 

Diğer yandan insanın bir konuda kendini nasıl hissettiğine bağlı olarak bazı amelleri değişebilecektir. Bir konudaki hisler veya bakış açılarının değişmesine bağlı olarak o konudaki davranışların da değişmesi mümkündür. Örneğin bir üniversite öğrencisi herhangi bir ders için “Ben bu dersten düşük not da alabilirim yüksek not da…” şeklinde düşünürse o derse ciddi çalışacaktır. Ancak bir derse başlarda iyi çalışıp ilk sınavda da yüksek not alınca “Ben bu dersi hallettim, ben bu dersten geçerim. Bu iş halloldu.” diye düşünür ve öyle hissetmeye başlarsa ve o derse ciddi çalışmayı da bırakırsa o derse kendiliğinden daha az çalışacak, daha az ilgi duyacaktır.

 

Bu öğrenci 100 aldığını arkadaşları arasında gururlu bir şekilde anlatsa da o kişiye arkadaşlarının nazarı değmeyebilir çünkü arkadaşları iyi niyetli insanlar olabilir. Ancak o insan bu konudaki bakış açısını ve hislerini değiştirdiği için bünyesi de o konudaki çalışma alışkanlıklarını veya çalışmaya verdiği önemi değiştirecektir. Bu da insanın kendisine nazar etmesi olarak düşünülebilir.

 

Başkalarının Nazarına Davetiye Çıkarmak

 

Bir insan kendisinde bulunan bir nimeti başkalarına gururla, ballandıra ballandıra anlatırsa, bu konuda başkalarının damarına basacak hâllere girerse başkalarının kendisine nazarının değmesine davetiye çıkarmış olur.

 

Elbette her nimetin anlatılmasında nazar değmez. Ancak bir insan genellikle yukarıda bahsedildiği gibi davranıyorsa anlattığı konularda aksilikler yaşaması mümkündür. Bu durumda da insan kendisine nazar ettiğini düşünebilir. Fakat burada insan kendisine nazar etmemiş ancak dikkatsizlik veya şımarıklık gibi nedenlerle başkalarının nazarını üzerine çekmiş, adeta “Gelin bana nazar edin.” demiştir.

 

İnsan kendisinde olan nimetlere şükretmeli, başkalarında olduğunu görüp de kendisinde olmayan nimetler için de haset etmemeli, nimetin sahibinin taksimatına ve hükmüne razı olmalı, çok istiyorsa Allah’tan istemeli, Allah Teala’nın başkasına bahşettiği bir nimeti bahşedilen kimseden eksiltmeden de kendisine verebilecek kudrette olduğunu unutmamalıdır.

 

Hasetten, nazar etmekten ve nazara uğramaktan Allah Teala’ya sığınırız.

Nazar konusunda daha detaylı bilgiye buradan erişebilirsiniz.