Kur'an'ı ağır ve sindirerek mi, hızlı ve çok okumak mı daha iyidir?
Soru: Kur’an’ı ağır ağır, düşünerek, sindire sindire az okumak mı yoksa hızlı ve çok okumak mı daha iyidir ve faziletlidir?
Cevap: Bu soru mekanik bir sorudur. Çünkü farklı okumalar, dolayısıyla farklı hızlar, farklı düşünme ve sindirme süreleri vardır. Bu nedenle hızlı okumakla sindire sindire okumak arasında bir karşıtlık olduğunu varsaymak doğru değildir.
Örneğin Kabe imamlarının okuyuşlarını herkes az çok bilir. Sudeysi’nin okuyuşu biraz hızlıdır. Rashid al-Afasy’nin okuyuşu biraz daha yavaştır. Abdüssamed’in de uzun seslerle okuduğu, dolayısıyla yavaş bazı okuyuşları vardır. Mustafa İsmail’in okuyuşu da yavaş sayılabilir.
Bu bağlamda bir insanın Kur’an’ı bazı zamanlar için hatırlama adına belli bir hızda okuması anlamlı olabilir. Yukarıda adı geçen isimleri dinlerken, okunan ayetlerin manalarını da takip etme adına bir ismin okuyuşu diğerine göre daha çok tercih edilebilir. Hızlı okuyanlarda dinleyenler manasını takip etmekte zorlanabilir. Ama bu da kişilere özel bir durumdur.
Benzer şekilde Abdüssamed’in uzun okuduğu sûreleri veya ayetleri dinlerken de manalar kaçırılabilir çünkü o uzun okuma esnasında araya farklı düşünceler karışabilir. Bu da kişilere göre değişebilecek bir durumdur.
Bir insan manayı en azından temel hâliyle biliyor olmak kaydıyla belli bir ritimde, belli bir hızda (bu hız manadan kopacak kadar hızlı bir tekerleme şeklinde de olmamalıdır) okumayı veya dinlemeyi tercih edip bunu uygulamaya devam edebilir.
Diğer taraftan bir insan üzerinde derin bir tefekkür etme adına her gün sadece 1 ayet veya 3 satır okuyup gün boyu o 1 ayet veya 3 satırı hatırlayarak geçirmeye de çalışabilir. Bu da nicelik olarak az sayılsa da nitelik olarak önemsenmeyecek bir tercih değildir.
Yine bir başka insan farklı zamanlarda ve farklı şekillerde kendisine Kur’an kampları gibi aktiviteler ayarlayabilir. Ayarlayacağı bu kampta da mümkün olduğunca çok Kur’an okuyup o atmosfere dahil olmak için hızlı bir okuma şeklini tercih edebilir. Bu da asla anlamsız ve daha az faziletli bir uygulama değildir.
Her Kur’an okuyucusunun kendince belirli veya genel bir Kur’an okuma tarzı vardır. Bu tarz üzere okumaya devam etmek zamanla o insanı ülfete düşürüp usandırabilir. Böyle durumlarda okuma tarzında değişiklik yapmak faydalı olacaktır. Kur’an bunun için kendi özelliği olarak “tasrif” kavramını kullanır.1 Tasrif aslında sarf etme kökünden gelir ve terim olarak aynı manayı, aynı hakikatleri farklı şekillerde, farklı sunumlarla anlatmak demektir. Bunu bir çalışma ve okuma tekniği olarak kullanmak da mümkündür. Yani aynı şeyi farklı hızlarla, farklı tarzlarla okumak şeklinde kullanmak hem Kur’an’ın yapısal bir özelliğine uygun hareket etmek olacaktır hem de insanı zaman zaman gelen ve okuma tarzının tekdüzeliğinden kaynaklanan sıkılma, daralma gibi geçici hallerden kurtaracaktır.
1 ) “Velekad sarrafnâ fî hâżâ-lkur-âni linnâsi min kulli meśelin” “Andolsun ki biz bu Kur'an'da, insanlara her çeşit örneği tekrar tekrar açıkça anlatmaktayız.” (Kehf, 54)