4 dk.
06 Aralık 2024
Müstehcen Yayınların Manevi Hayatımıza Etkisi-gorsel
Youtube Banner

Müstehcen Yayınların Manevi Hayatımıza Etkisi

Soru: Müstehcen yayınlar seyretmek, manevi hayatımızı nasıl etkiler? 

Cevap: Müstehcen yayınları izlemenin, harama bakmanın ve devamı olan davranışları sergilemenin ciddi manevi zararları vardır. Bu nedenle bu konuyu önemsememek, boş vermek mümkün değildir. Gıybet gibi, negatif konuşma gibi müstehcenliğin her türlüsü kişinin manevi hayatını önemli ölçüde tahrip eden şeylerdendir. Hatta öyle bir dünyada, müstehcenliğe dalıp gitmiş bir zihinde ve kalpte yaşayamayacak manevi haller vardır. Mesela, bir insanın hayatında müstehcenlik ve bunun daha ağır hâlleri fazlaca var ise o kişinin hakiki manada bir dua ve zikir hayatı olması mümkün değildir. Bu ikisi aynı yerde yaşayamazlar. Bir odada bir yandan açık bir lağım bulunduğu halde bir yandan güzel yemekler yapılamayacağı ve güzel kokulu çiçekler yetiştirilemeyeceği gibi harama nazar demek olan müstehcenlikle de dua ve zikir aynı kalpte bir arada bulunamaz. Kişinin iç dünyası adına müstehcenlik ve pornografi ile daha ulvi zikirler ve dualar beraber bulunamıyorlar. Biri, diğerini mutlaka aradan çıkarıyor.

 

Bu konuda Bediüzzaman’ın bir cevabını da örnek olarak verebiliriz. Hafız bir kişi Bediüzzaman’a unutkanlığından şikayet eder. Bediüzzaman ise verdiği cevapta mümkün olduğunca harama bakmamasını söyler. Daha sonra da Müslümanlar arasında harama bakmanın çoğaldığından ve bunun şiddetli hale gelmesiyle Kur’an ezberinin azalacağından bahseder.1 Bir başka yerde de bu ve başka tür günahlardan gelen manevi yaralar ve bu yaralardan kaynaklanan vesvese ve şüphelerin kalbin bâtınına ilişip imanı zedeleyeceğinden ve imanın tercümanı olan dilin ruhani zevkine de musallat olup insanı zikirden nefret edercesine uzaklaştırarak susturacağından bahseder.2
 

Evet, İslam’a uygun tesettürün az olduğu bir zamanda ve çevrede, gözlere az veya çok haram çarpması her zaman mümkündür. Bununla ilgili eski eserlerde de görmek (istemeden göze çarpması) ve bakmak (bile isteye, haz alarak bakmak) ayrımı yapılmıştır. Bununla ilgili sıhhat dereceleri farklı olan hadisler de vardır.3 Fakat bir kişinin özellikle aradığı, peşinde koştuğu bir durum olmadıkça göze istemeden çarpan haram bakışlar ya da sosyal yaşamın bir gereği olarak zorunlu kadın-erkek iletişimleri sonucu bakmalar pek şiddetli sayılmayabilir. Böylesi durumlar manevi latifeleri çok da dondurmazlar. Burada bahsedilen bir öldürme hali, manevi latifelerin dirilmeyecek, bir daha geri dönmeyecek şekilde tamamen ölmesi durumu değildir. Yani bir insanın hayatında müstehcenlik veya pornografi, gerçek hayatta açık saçıklığı takip etme, bunların peşinde koşma gibi durumlar varsa, bu insanların iç dünyasında derin bir dua ve zikir nurları ile daha kuvvetli manevi bağlar oluşmaz. Ciddi bir manevi hayat onunla beraber olmaz. Bu durumda o manevi latifeler daha çok felç olur. Tevbe veya uzak durmayla görece kısa zamanlarda (bazen birkaç hafta, bazen kırk gün) bunlar tekrar dirilebilir ve o kişi manevi hallerini daha derin yaşayabilir. Bu noktada duanın hayırlı, meşru ve iyi olan şeylere eğilim gösterme gücünü artıracağı, istiğfar ve tevbenin de şerli, günah ve çirkin olan şeylere eğilim gösterme gücünü zayıflatacağı hakikatini de unutmamak gerektir. İlgili kişiye ıslah adına yardımcı olunmak istenirse bu ve benzeri hakikatlerin hatırlatılması ve uygulanmasının sağlanması Allah’ın izniyle işe yarayabilecektir.
 

Allah Teala’dan bize ve sevdiklerimize duayı, zikri ve salih amelleri sevdirmesini, imanın tadını alabilmemizi sağlamasını, günahı ve haramı ise çirkin göstermesini dileriz.

 


 

1 ) Kastamonu Lahikası, 91. Mektup

2 ) Lem’alar, 2. Lema, 1. Nükte

3 ) Cerîr b. rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir: "Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem'e, yabancı bir kadına kasıtsız olarak ani bakış hakkında sordum. Bana, bir daha bakmamamı emretti." (Tirmizî rivâyet etmiş ve hadis için “hasen sahih”. Elbânî de hadisin sahih olduğunu söylemiştir. Ayrıca hadis Müslim’de de yer almaktadır)

Efendimiz’in (sav) Hz. Ali’ye hitaben bir hadisi de şöyledir "Ey Ali! Bir bakışın peşinden tekrar bakma. Çünkü birinci bakış senin lehinedir (kasıtsız olduğu için sana bundan bir vebal yoktur). İkinci bakış ise hakkın değildir (kendi isteğinle olduğu için ikinci bakışında günah vardır)”. (Hadisi Ahmed b. Hanbel, Ebu Davud, Darimi ve Tirmizi rivayet etmiş, hadis alimleri hadisin hasen (sahih hadisin şartlarını taşımakla beraber râvisinin zabtı sahih hadisin râvisine nisbetle daha az olan hadis) olduğunu söylemiştir)