5 dk.
18 Nisan 2025
Namazı Bitirirken | Namazı Anlayarak Kılmak | 5. Kısım-gorsel
Youtube Banner

Namazı Bitirirken | Namazı Anlayarak Kılmak | 5. Kısım

RABBENÂ DUALARI
 

Namazın sonunda tahiyyat ve salli-barikten sonra Rabbenâ dualarını okuruz. Bu dualar hem dünya hem de ahiret saadetini isteyen kapsayıcı yakarışlardır.

 

1. رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ

“Rabbimiz! Bize dünyada iyilik ver, ahirette de iyilik ver. Ve bizi ateşin azabından koru.”

 

Bu dua sadece geçici hayatı değil, sonsuz olanı da talep eder. Kul hem bu fani dünyada hayırlı bir ömür; hem de ebedi yurtta kurtuluş ister. Ve cehennem azabından korunmayı Rabbinden diler.

2. رَبِّ اجْعَلْنِي مُقِيمَ الصَّلَاةِ وَمِنْ ذُرِّيَّتِي رَبَّنَا وَتَقَبَّلْ دُعَاءِ

“Rabbim! Beni ve soyumdan gelenleri namazı hakkıyla ve devamlı kılan kullarından eyle. Duamı kabul buyur.”

 

Bu dua Hz. İbrahim’in duasıdır. Mümin namaz gibi büyük bir ibadeti sadece kendi hayatında değil neslinde de yaşatmak ister. Bu dua ile hem kendisi için hem evlatları için kulluk duasında bulunur. Ve bütün samimiyetiyle Rabbinden kabul niyaz eder.

3. رَبَّنَا اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِنِينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ

“Rabbimiz! Hesap gününde beni, anne-babamı ve bütün müminleri bağışla.”

 

Bu dua ise şahsî bir isteğin ötesinde bir duadır. İnsan sadece kendini değil, anne-babasını ve tüm müminleri af dileğiyle duaya dahil eder. Böylece bağışlanma duası bireysellikten çıkar, rahmetin kapsayıcılığına başvurur.

NAMAZIN SONU: SELAM VE VEDA
 

Namaz bir yönüyle Rabbin huzurunda çıkılmış bir yolculuktur. Ve her yolculuğun bir dönüşü, her huzurun bir vedası vardır. Namazın vedası selam ile gerçekleşir.

 

السَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللَّهِ

“Allah’ın selamı ve rahmeti sizin üzerinize olsun.”

 

Mümin, bu selamı önce sağa sonra sola vererek namazı nihayetlendirir. Bu selam:

  • Yanımızdaki mümin kardeşlerimize,
  • Namazda bize eşlik eden melek ve ruhani varlıklara,
  • Allah’ın huzurundaki manevi cemaate yöneltilmiş bir selamdır.

Efendimiz (sas), bu selamı “Sağındaki ve solundaki kardeşlerine selam vermek” şeklinde tanımlamıştır. Pek çok alim bu kardeşliğin insanla sınırlı olmadığını, melekleri de kapsadığını vurgulamıştır.
 

Bu selamla birlikte, kul Rabbin huzurundan izinli şekilde ayrılır. Ama dilinde ve gönlünde hâlâ o huzurun izleri vardır.

SELAMDAN SONRA: İSTİĞFAR VE TESBİH

 

Selamla birlikte namaz sona erse de hemen ardından gelen zikirler o manevi atmosferin devamını sağlar.

 

Üç defa:

اَسْتَغْفِرُ اللهَ
“Allah’ım! Affını diliyorum.”

 

Bu istiğfar;

  • Kıldığımız namazdaki eksiklikler için bir af dileğidir.
  • Namazı her yönüyle mükemmel eda edememiş olmanın hüznünü taşır.
  • Aynı zamanda bir sünnettir, Efendimiz (sas) her namaz sonrası bu istiğfarı yapmıştır.

 

Ardından:

اللَّهُمَّ أَنْتَ السَّلَامُ وَمِنْكَ السَّلَامُ، تَبَارَكْتَ يَا ذَا الْجَلَالِ وَالإِكْرَامِ

“Allah’ım! Sen es-Selâm’sın. Selamet ancak Sendendir. Ey celâl ve ikram sahibi! Sen mübareksin, bereketin kaynağısın.”

 

Bu dua Rabbimizi selam ve huzurun kaynağı olarak yâd eder. 

NAMAZ SONRASI TESBİHAT: KULLUĞUN ZİKİRLE TAÇLANMASI

 

Namazın sonunda selamla birlikte huzurdan ayrılır gibi görünsek de aslında o huzurun bereketi tesbihlerle devam eder. Bu tesbihler namazı manen mühürleyen, namazdaki güzelliklerin kalpte kök salmasını sağlayan zikirlerdir.

 

سُبْحَانَ اللهِ، وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ، وَلَا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ، وَاللّٰهُ أَكْبَرُ، وَلَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللّٰهِ الْعَلِيِّ الْعَظِيمِ

 

Sübhânallah: “Allah, her türlü eksiklikten, kusurdan münezzehtir.”

Velhamdülillah: “Hamd ve övgü yalnız Allah’a mahsustur.”

Ve lâ ilâhe illallah: “O’ndan başka ilah yoktur.”

Vallahu ekber: “Büyüklükte eşi olmayan yalnızca Allah’tır.”

Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîm:

“Günahlardan kaçınmak (havl) ve iyilikleri yapabilmek (kuvvet), ancak Yüce ve Azamet sahibi Allah’ın yardımıyladır.”

 

Bu zikirle hem tevhide olan bağlılığımızı hem de acziyetimizi dile getiririz. 

Namazlardan sonra dilimizle 33’er defa tekrar ettiğimiz üç temel tesbih, Efendimiz’in (sas) bizzat tavsiye ettiği zikirlerdir:
 

33 defa: SübhânallahAllah her türlü noksandan uzaktır.

33 defa: ElhamdülillahTüm övgü, hamd ve şükür Allah’a aittir.

33 defa: Allahu ekberEn büyük, en yüce, en kudretli olan yalnızca Allah’tır.
 

Bu üçlü tesbih dilde tekrar ettikçe kalpte tefekküre, ruhta huşuya dönüşür.

Namaz tesbihatının sonunda, tevhit inancının özünü taşıyan şu cümle söylenir:

 

لَا إِلٰهَ إِلَّا اللّٰهُ وَحْدَهُ لَا شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ، وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ

“Allah’tan başka ilah yoktur. O tektir, ortağı yoktur. Mülk yalnız O’na aittir. Hamd O’nadır. Ve O her şeye kadirdir.”
 

 

Bu zikir imanın zirvesidir. Kul bu zikirle Rabbini tanır, tekliğini ilan eder, kudretine teslim olur. Sadece dilin değil, gönlün ve aklın da eşlik ettiği bir teslimiyet ifadesi bu zikirde mevcuttur.

NAMAZ SONRASI EDİLEN DUA

Tüm bu tesbih ve zikirlerin ardından mümin, ellerini açar. Arzularını Rabbi'ne sunar. 

Namaz süreci; abdestle başlayan, niyetle derinleşen, kıyamla yükselen, secdeyle zirveye ulaşan bir yolculuktur. Bu yolculuğun sonunda kul Rabbine en yakın hâle gelmişken ellerini boş çevirmek, dua etmeksizin dünya işlerine dalmak ne büyük bir fırsatı kaçırmaktır…

Dileğimiz, niyazımız ve duamız şudur:
 

“Allah’ım! Bizi namazı geçiştirenlerden değil; hakkıyla, huşu içinde, vakarla, edeple, tadil-i erkâna riayet ederek kılanlardan eyle. Bizi namazı kılan değil, namazı ikame eden kullarından eyle.”
 

 

Namazı sadece bir görev gibi değil, bir vuslat gibi yaşamak… İşte asıl kazanç budur.