Namazın Verimini Artırmak | 1. Kısım
Soru: Ayet ve hadislerde anlatıldığına göre namaz insana çok büyük seviyeler kazandırabilir. Fakat biz namazlarımızı yeterince kaliteli biçimde eda edemiyoruz. Namazdan aldığımız verimi nasıl artırabiliriz?
Cevap: Namaz, imanın ikiz kardeşidir ve bir Müslümanın imandan sonraki en önemli meselesidir. “O müminler ki kurtuluşa ermişler, umduklarına kavuşmuşlardır. Onlar ki namazlarında huşû içindedirler…” ayetinin işaretiyle namaz için kurtuluşun anahtarı da diyebiliriz.
Hadis-i şerifte belirtildiği gibi; mahşerdeki ilk hesap kalemi, ilk sorgu maddesi namazdır. Namazın hesabını rahat verenler diğer hesapları da nispeten daha kolay vereceklerdir. Çünkü ayetin de işaretiyle huşû içinde, hesabını rahat verebilecek kadar güzel kılınan, ciddiye alınan kaliteli bir namaz müminin kurtuluşu demek olduğu gibi insanı diğer kötülüklerden de korumuş olacaktır.
O hâlde namaz, kendisini kaybettiğimizde hiçbir şeyi kazanmış sayılmayacağımız, kazandığımızda ise hiçbir şeyi kaybetmeyeceğimiz bir değer ölçüsüdür.
Kur’an’da namaz hakkında 3 kritik kavram beraber kullanılır. Bunlar;
- Namazı ikame etmek,
- Namazı huşu içinde kılmak,
- Namazı muhafaza etmek kavramlarıdır.
Namazı ikame etmek, dünyevi duygu ve düşüncelerden sıyrılarak namazı iç ve dış, bedensel ve ruhsal şartlarıyla yerine getirmek, tadil-i erkâna riayet ederek kılmak demektir.
Namazı huşu içinde kılmak çok kıymetlidir. Huşu, namaz esnasında insanın kalbinin Allah’a karşı saygıyla dopdolu olması, insanın o haşyet duygusuyla adeta titremesi demektir. Bunun elbette kendi içinde dereceleri vardır. Namazda en azından ciddiyeti muhafaza etmek ve Allah’ın huzurunda olduğunun şuurunu taşımak bir seviye olduğu gibi haşyetten kalbi çatlayacak gibi olmak, namaz dışındaki her şeye tamamen kapanmak da bir seviyedir. Huşunun zıddı saygısızlık ve gaflettir. Gafleti kıracak en önemli balyozlardan birisi de namazda okuduklarını anlamaktır diyebiliriz.
Üçüncü kavram ise Namazı muhafaza etmek kavramıdır. Namazı muhafaza etmek öncelikle namazı bir emanet gibi görmeye bağlıdır. Daha sonra onun hakkını vermeye çalışmak, o emaneti bir tohum gibi kabul edip ahirette en güzel meyvelerini vermesi için ölene kadar bakımını yapmak olarak anlaşılabilir. Bunun için de namazda okuduklarımızın manasını bilmek son derece önemlidir.
Namazla ilgili önemli sorunlarımızdan bir tanesi de yeterli konsantrasyonu sağlayamamaktır. Bu namazımızın verimini düşüren faktörlerin belki de en önemlisidir. Ne okuduğunu bilmeden, okuduğunu anlamadan, sadece ezbere bir şeyler mırıldanarak yatıp kalkmak namaza konsantre olamamanın en önemli nedenlerinden birisidir denilebilir.
Yanlış anlaşılmasın; “Böyle kılınan namazlar kabul olmaz.” diyemeyiz. Her şeye rağmen namaz kılarken namazın manasını anlamayan, namazı vicdanında hissetmeden kılan bir insanın da amel defterine ibadet sevabı yazılabilir. Namazları oflaya puflaya kılmak da bir seviyedir. Hatta denilebilir ki namazı istemeye istemeye kılmak hiç de küçümsenecek bir iş değildir. Çünkü istemese de namazını kılmaya devam eden bir insan nefsinin isteksizliğine rağmen Allah’ın istediği bir ameli yapmak için iradesini zorluyor demektir. Bu da az şey değildir.
Bir elma çekirdeği ile mükemmel bir elma ağacı arasında pek çok aşama vardır. Elma çekirdeği toprağa ekilince ve bakımı yapıldıkça önce filize sonra bir fidana dönüşür. En sonunda o çekirdek metrelerce uzayan mükemmel bir elma ağacı hâline gelir. İşin sonundaki bu elma ağacı da baştaki elma çekirdeği de “elma” kavramına dahildir. Dolayısıyla oflaya puflaya kılınan, hiçbir şey anlamadan yatılıp kalkılan ve vicdanda hissedilmeden bitirilen bir namaz da; huşû içinde, ilahi bir haz duya duya, bitmesini hiç istemeyeceğimiz seviyede kılınan bir namaz da namazdır. Fakat elma denince asıl anlaşılan, asıl murat edilen elmanın çekirdeği, filizi yahut fidanı değil, bizzat kendisidir. Namaz denince de asıl anlaşılan ve asıl murad edilen huşû içinde, ilahi bir haz duyarak, Allah’ın huzurunda olduğu şuuru ile kılınan ve insanı kötülüklerden koruyacak kadar kaliteli ve derinlikli bir namazdır.
Bize düşen de namazlarımızı elma çekirdeği yahut fidanı hâlinde bırakmayıp onu sulamaya devam etmek, her gün bakımını yapmak ve ondan beklediğimiz asıl meyveyi elde etmeye çalışmaktır.
Bu bir süreçtir ve bu süreçte düşüp kalkmalar, “yapamayacağım galiba” demeler, işin hakkını vermediğini zannetmeler elbette olacaktır. Ancak moral bozmadan, ümitsizliğe kapılmadan, kendimize kızmadan, süreç boyunca namazlarımızı öncekilerden daha kaliteli hâle getirmek, böylece namazın özünü ve ruhunu yani namazda huşûyu yakalamak da mümkün olabilir.
Evet! Namaz, geçiştirilerek aradan çıkarılacak basit bir iş değildir. Çünkü namaz kılarken o anda içinde bulunduğumuz vaktin en önemli, en ciddi işini yapıyoruzdur. Geri kalan hiçbir şey namaz kılarken yaptığımız şeyden daha önemli olamaz.
“O müminler ki kurtuluşa ermişler, umduklarına ulaşmışlardır. Onların özelliği namazlarını huşû içinde kılmalarıdır…” ayetine layık olabilmek, bu müjdeye ulaşabilmek için, ömür hazinemizin korunması gereken en kıymetli parçası olan namazlarımızı yeniden gözden geçirmek zorundayız.
Az bir gayretle namazlarımızı daha kaliteli hale getirmek, namazda huşûyu yakalamak mümkündür. Bu sürecin ilk adımı ise namazda okuduğumuz surelerin, zikir ve tesbih cümlelerinin, duaların anlamlarını bilmek, o manalar üzerinde namazın içinde ve dışında düşünüp tefekkür etmek…
Çünkü namazı ikame etmenin de namazda huşuyu yakalamanın da namazı muhafaza etmenin de namazda ne okuduğunu bilmeden, okuduklarını anlamadan gerçekleşmesi imkânsıza yakın denilebilecek kadar zordur.
Namazda Mana ve Anlam
Başta namaz olmak üzere bütün ibadetler insanın Rabbiyle bir bağlantı kurmasıdır. İnsanın Rabbiyle kurduğu bağlantıda esas olan da manadır, ruhtur. Fakat bu manalar boşlukta asılı durmazlar. O manaları bazı sözler, şekiller ve kalıplar taşır. Manalar, o sözlerin ve şekillerin içinde saklı durur. Bu nedenle sözlerin de şekillerin de ciddiye alınması, onların içindeki manaların çekip çıkarılması gerekir.
Namazda huşuyu kazanmak ve namazın kalitesini artırmak için de namazda okuduğumuz cümlelerin manalarını o manaların saklı olduğu sözlerin, duaların, surelerin, zikirlerin içinden çekip çıkarmalıyız.
Zor değil… Elbette biraz gayret etmek ve zaman ayırmak gerekiyor. Bu gayretin ve ayırdığımız zamanın en az on katı fazlasını kazanacağımızı ayetin işaretine bakarak garanti görebiliriz. Böylece ahiretimiz adına önemli ve kârlı bir yatırım yapmış oluruz.
Namazda kaliteyi yakalayabilmek için de hem namazın dışında hem de namazın içinde dikkat etmemiz gereken bazı hususlar var.
O hâlde gelin namazlarımızın kalitesini artırmak için abdestten ve ezandan başlayarak kısa bir yolculuk yapalım. Bu yolculuğun sonunda da dinlediğimiz ezanın ne manaya geldiğini, aldığımız abdestin ne ifade ettiğini, kıldığımız namazda okuduğumuz duaların, zikirlerin ne demek olduğunu daha iyi anlamış olalım.
Not: Bu yazının devamı yarın internet sitemizde yayımlanacaktır.