


Organ Bağışında Bulunmak Caiz midir?
Soru: Organ bağışı konusunda pek çok farklı görüş ileri sürülüyor. Bilhassa bağışlanan organlarla işlenecek günahlardan bizim de sorumlu tutulacağımız iddia ediliyor. Bu iddiaların doğruluğu nedir? Organ bağışında bulunmak caiz midir?
Kısa Cevap:
Organ bağışlamak caiz ve çokça sevaptır. İnsanın kendi ölümünden sonra bedeniyle hiçbir ilişkisi kalmaz ve bedenine dair amel defteri kapanır. Bu nedenle kişi, ölümünden sonra bağışlamış olduğu organlarla işlenen fiillerden sorumlu olmaz.
Detaylı Cevap:
Temel Esaslar
1. Fıkhın prensiplerinden biri şöyledir: “Eşyada ibaha esastır”. (1) Yani bir şeyin helalliğine değil, haramlığına delil aranır. Her şey temelde helaldir, haram olduğuna dair açık bir delil bulunmadıkça hiçbir şey haram kabul edilmez. Bu prensibin göz ardı edilmesi birçok meselenin yanlış anlaşılmasına ve gereksiz olarak haram sanılmasına neden olmaktadır.
2. Bir insan sadece kendi fiilinden sorumludur.(2) Yoksa günah olmayan bir şey bulmakta çok zorlanırdık. Yani, “Benim sattığım yemekten aldığı enerji ile günah işleyecek, o zaman yemek satamam.” veya “Benim kiraya verdiğim bu evde günah işleyecek, o zaman kiraya veremem.” diye düşünürsek bir Müslüman hiçbir ticari faaliyette bulunamazdı. Oysa biz sadece kendi muamelemizden ve kendi niyetimizden sorumluyuz. Sahabe savaşta yaralı bulduğu müşrikleri tedavi etti. “Bu kişi sağlık bulması ile küfrüne devam edecek, ona yardımcı olmayalım.” demedi. Zira herkes sadece kendi niyet ve amelinden sorumludur. Dolayısıyla bir insanı hayata döndürmek niyeti ile organ bağışlayan birisi bu niyetinin sevabını alır. Gerisinden mesul olmaz.
3. Bizim bedenlerimizi oluşturan atomlar zaten daha önceden başka bitki, hayvan ve insanların bedenlerinde yer almışlardır. İnsan bedeni ölümün ardından toprak olur, böcekler ve mikroorganizmalar tarafından parçalanır ve moleküller yeniden yaşam döngüsüne katılır. Bu açıdan organ bağışı yapılmasa bile, bedenimizin zerreleri başka vücutlarda hayat bulacaktır.
Organlarımızın Mahiyeti
Bize verilen bedenimiz ve organlarımız aslında askere giden veya bir şirkette ise başlayan kişiye zimmetlenip verilen üniforma ve bilgisayar gibi araçlar gibi görülmelidir. Bedenimiz ve organlarımız biz bu dünya imtihanında iken bizim tasarrufumuzdadırlar. Hem onlardan faydalanırız hem de elimizden geldiğince onlara iyi bakmakla mükellefiz. Ve terhis edilen bir askerin veya işten ayrılan bir çalışanın üniforma ve levazımatını teslim etmesi gibi biz de ölünce bedenimizi teslim ederiz.
Bizim zimmetimizden çıktıktan sonra o şirket aynı üniforma ve bilgisayarı başka bir çalışanına mı verir, yeniden dönüşüme mi tabi tutar, yoksa direkt çöpe mi atar; bu kısmı artık bizim sorumluluğumuzda değildir. Yani nasıl ki biz o bilgisayarı şirkete teslim ettikten sonra o bilgisayarla suç işlense artık bize soru sorulmaz, biz hesaba çekilmeyiz; bu organlarımız için de böyledir.
Diğer taraftan organlarımızın toprağa karışıp yok olması yerine başka bir insanın hayatını kurtarması çok daha üstün ve değerlidir.
Organ Bağışının Sevabı
“Kim bir insana hayat verirse, yaşatırsa; tüm insanlığa hayat vermiş gibidir.” (3) ayeti bizi bu konuda teşvik etmek için yeterli olmalıdır. Modern tıp çok gelişmiş olsa da bugün itibariyle organ veya kan üretilememektedir. Kim bilir, belki gelecekte kök hücreler kullanılarak bu sorun da çözülecektir. Ama şu anda bazı hastalıkların tek çaresi ölmüş ama organları sağlam birisinden organ nakli yapmaktır. Bu konuda empati yapmak faydalıdır; kendimiz veya sevdiğimiz bir yakınımız organ nakli olmadan yaşayamayacak durumda olsa, o organın bulunmasını ne kadar çok arzu ederdik?
Diğer Fıkhi Hükümler
Dinimizde insan vücuduna ait hiç bir parça o insan yaşarken de ölü iken de satılamaz. (4) Saç, kan veya böbreklerden biri gibi kişi canlı iken alınabilen parçalar da o kişi öldükten sonra alınacak organlar da; kişi ister Müslüman ister gayrimüslim olsun hiçbir zaman, hiçbir şekilde ticaretin konusu olamaz. Organları bağışlamak ise caizdir. Bağış sürecinde organ bağışlayan kişinin yaptığı masrafların karşılanması ticaret kapsamında değildir.
Eğer hiçbir şekilde bağışla organ bulunamıyorsa ve hayat kurtarmak için organ satın almak zaruret hâline gelirse, bu durumda satın alma caiz olur. Ancak bu, rüşvet isteyen memura zorunlu sebeplerle rüşvet vermek gibidir ve sadece zorunluluk durumunda geçerlidir. (5)
Önemli Bir Nokta
Organ nakli, aslında ideal bir durum değildir. Çünkü ancak genç ve sağlıklı bireylerin kaza veya cinayet gibi ani ve erken ölümlerinde organlar kullanılabilir. Mesela 70 yaşında ölen bir insanın organları alınamadığı gibi, kanser veya hepatit yüzünden genç yaşta ölen bir insanın da organları alınamaz. O yüzden biz aslında, organ bağışlayan bir kişinin organları nakledilmesin ve o kişi uzun yıllar yaşasın isteriz. Organlarınızı bağışlayın ama o organların size uzun yıllar hizmet etmesi için de dua edin. Unutmayın, ancak genç yaşta kazayla ölen bir insanın organları nakledilebilir.
1-) "Eşyada aslolan ibahadır." İslam hukuku usulünün (fıkıh metodolojisi) temel külli kaidelerinden biridir. Anlamı hakkında yasaklayıcı özel bir hüküm (ayet veya hadis) bulunmayan her şeyin ve eylemin helal ve mubah kabul edilmesidir. Haram kılma yetkisi sadece Allah'a aittir.
2-) Bu ilke Kur'an-ı Kerim'de pek çok ayetle desteklenir. Örneğin, "Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenmez." (Fâtır Suresi, 18; Necm Suresi, 38) ayetleri, herkesin yalnızca kendi eylemlerinden sorumlu olduğunu açıkça belirtir.
3-) Maide Suresi, 32. Ayet: "...Kim, bir cana kıymayan veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayan bir kimseyi öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir canı kurtarırsa, bütün insanları kurtarmış gibi olur..." Bu ayet, İslam'ın insan hayatına verdiği değeri ve bir hayatı kurtarmanın ne kadar büyük bir erdem olduğunu gösteren en temel delillerdendir.
4-) İnsanın Değeri ve Dokunulmazlığı: İslam hukukuna göre insan, "mükerrem" yani saygın ve değerli bir varlıktır. (İsrâ Suresi, 70). Bu nedenle insanın bedeni veya organları, alınıp satılabilen bir mal (meta) olarak görülemez. Organ satışı, insanın bu saygınlığına aykırı olduğu için haram kabul edilmiştir.
5-) Zaruret İlkesi: Fıkhın "Zaruretler, yasakları mubah kılar." ilkesine dayanır. Bu ilke, normalde haram olan bir fiilin, hayati bir tehlike gibi zorunlu bir durumda, sadece o tehlikeyi bertaraf edecek ölçüde mubah (izin verilebilir) hale gelmesidir. Organ satın alma durumu da bu kapsama girer; alan kişi için caiz olsa da satan kişi için organ satışı yine de haramdır.