Resim yapmak haram mıdır? | 1.Kısım
Soru: Bilgisayar oyunları için grafikler çizen birisiyim. Resim yasaklarına dair hadisleri okuyunca bu konuda farklı hükümler olduğunu gördüm. Resim yapmak günah mıdır? Günahsa bunun kapsamı nedir? Sadece canlı resimleri yapmak mı günahtır? Bu konuda nasıl davranmalıyız?
Kısa Cevap: İster el emeği olarak bir fırça, kalem veya boya aracılığıyla olsun, ister fotoğraf makinesinin deklanşörüne basmak suretiyle olsun, ister bilgisayar programları ile grafikler yapmak şeklinde olsun (çünkü bunların hepsi “resim” kavramına dahildir) resim yapmak, bu resimleri kullanmak ve bulundurmak temelde haram değildir.
Ancak resmin yapılış amacı ve kullanım tarzı bu durumu değiştirebilir. Şöyle ki:
-Yapılan resim, heykel veya başka bir sanat eseri putperest veya pagan bir grubun karşılarına geçip tapınmaları, saygı göstermeleri için yapılıyorsa,
-Put olması amacıyla değil ancak insanların sadece aşırı perestiş etmeleri ve saygı duymaları amacıyla yapılıyorsa,
-Müstehcen unsurlar içeriyor, İslami ve insani ahlak kurallarıyla örtüşmüyorsa, fuhşiyatı yaygınlaştırıyorsa haramdır veya caiz değildir.
Resim yasağıyla ilgili hadis-i şerifler ise her durumda geçerli bir yasak belirtmemektedir. Bu yasağın belirli şartları vardır ve bu şartlar da yukarıda sayılan unsurlardır. Dolayısıyla resim yapma, fotoğraf çekme, bilgisayar oyunları için grafik veya animasyon hazırlama gibi davranışlara haram diyebilmek için o davranışlarda ancak şirke aracılık etme, Allah’tan başkasına tapınma, insan şerefini zedeleme, tesettüre aykırılık, fuhşiyat gibi veya bunlara yakın olan durumların söz konusu olması gerekmektedir. Bunların dışında bir Müslümanın böyle eserler üretmesinde, yani fotoğraf makinesi, el emeği veya bilgisayar programlarıyla resimler, grafikler ve benzeri ürünler oluşturmasında bir mahzur yoktur denilebilir.
Ayrıntılı Cevap:
Öncelikle bu ve benzeri konularda ayet ve hadislerdeki emirleri ve yasakları tam anlayabilmek adına dikkat etmemiz gereken bazı hususları açıklayacağız.
Eğer bir konuda ayet ve hadislerde ifade edilen manalar, emirler, tavsiyeler, yasaklar ile o emir ve yasakların konulduğu dönemdeki şartlar aynen korunuyorsa bu konuda bizim bir yorumda bulunmamız çok doğru olmaz. O ayet ve hadisler üzerinde fazla düşünmeden ilgili ayet ve hadise tam itaat ederiz, etmeliyiz. Bu, ilgili ayet ve hadisler üzerine düşünmek yanlıştır anlamına gelmez. O emir ve yasağın hikmetlerini, derecelerini ayrıca düşünebilir, yorumlayabiliriz. Bu ayrı bir konudur. Ama bir yerde açık bir yasak varsa ve bu yasağın konulduğu şartlar belliyse bu yasağa uyarız, uymalıyız.
Ancak, şartlarda belirsizlik oluşmuşsa, yani bir yasak hakkındaki hadisin söylendiği ortamı, şartları, değişkenleri bilmiyorsak, hadisin söylendiği ortam ve şartlar değişmişse bu durumda hadiste asıl kast edilen şeyi doğru anlamak için “Bu hadisle tam olarak ne kast edilmiştir? Buradaki manayı nasıl anlamalıyız? Burada asıl yasaklanan şey nedir?” gibi soruları sorarız ve sormalıyız.
Zaten İslam hukuku veya fıkıh tarihinde de ayet ve hadislerin hem lafızlarının zahirini anlamak ve öyle amel etmek hem de gayelerini düşünerek tevil etmek şeklinde farklı yorum yöntemleri geliştirilmiştir ve bu yöntemlerin her ikisi de sahih görülmüştür.
Örneğin Medine döneminde Efendimiz (sas) Beni Kurayza seferi için ashabına emir verdiğinde ikindi namazını Beni Kurayza topraklarında kılmalarını söyler. Sahabe efendilerimizin bir kısmı yolda ikindi namazı vakti girince “Biz Beni Kurayza topraklarına varmadan ikindi namazını kılmayacağız.” derler ve emrin zahirine uyarak namazlarını yolda kılmazlar. Beni Kurayza topraklarına gidinceyse vakit geçmiş olduğundan namazlarını kaza ederler. Bir kısmı da “Olur mu öyle şey? Bizden namaz kılmamamız istenmedi ki!” diyerek vaktin yetişmeyeceği endişesiyle ikindi namazını Beni Kurayza topraklarında değil de yolda kılarlar. Yani sahabe efendilerimizden bir kısmı Efendimiz’in (sav) emrini emrin gayesine göre yorumlamış ve öyle amel etmiş, bir kısmı da emrin zahirine göre yorumlamış, emri düz bir şekilde anlamış ve öyle amel etmiştir. İşin sonunda Efendimiz (sav) her iki tarafı da onaylar mahiyette hiçbir kınamada bulunmamıştır. Kimseye “Siz doğru yapmışsınız, diğerleri yanlış yapmıştır.” dememiştir.1 Bu da her iki tavrın da doğru olduğunu göstermektedir.
Bu örnek, resim meselesiyle doğrudan ilgili değildir ancak bizlere Efendimiz’in (sav) hadis-i şeriflerine yaklaşım adına bir yol sunmaktadır. Örnekte ikindi namazını yolda kılan sahabiler Efendimiz’in (sav) hadisinde asıl kastedilen şeyin ikindi namazını Beni Kurayza dışında bir yerde kılmamak değil de başka bir gaye olduğunu anlamışlar ve öyle amel etmişlerdir. Yani emrin zahirine göre değil gayesine, hikmetine, farklı şartların varlığına veya yokluğuna göre davranmışlardır. Efendimiz’in (sas) lafzın zahirinin dışında bir kastı bulunduğuna karar verip öyle davranmışlardır.
Resimlerle ilgili hadislere baktığımızda da resim yasaklarıyla ilgili emrin verildiği şartlarda bir belirsizlik olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda resim yasaklarıyla ilgili asıl kastedilen şeyin ne olduğunu, emrin asıl gayesinin, hikmetinin ne olabileceğini düşünmemiz gerekecektir.
Bir başka önemli konu da “resim” kavramıyla tam olarak neyin anlaşılacağıdır. Bizler “resim” denilince temelde yağlı boya, fırça, kalem veya başka araçlarla boş bir kağıt veya tuval üzerine elle çizilmiş resimleri düşünürüz. “Resim yasağı” denilince de bu şekilde çizilen resimleri anlamaya meyilliyizdir. Resim yapma konusundaki fıkhî tartışmalar da yüzyıllar boyunca genellikle bu anlayış üzerinden şekillenmiştir.
Oysa genel tanım ve kavram gereği resim kavramını bugün için “görsel sanatlar” veya görsellik üzerine oluşturulan her şey üzerinden düşünmemiz gerekir. Çünkü sadece elle çizilen temsiller dışında fotoğraf, sinema, gazete resim veya fotoğrafları, dijital olarak oluşturulan resim veya fotoğraflar, görseller, animasyonlar, karikatürler ve videolar gibi şeyler de aslında birer resimdir ve hadisin kapsamına girmektedir. Çünkü hadis-i şerifin beyan buyurulduğu dönemdeki resim teknolojisi her ne kadar gelişmemiş olsa da bu konudaki hadislerin alt metni, gayesi ve asıl kastı sadece elle çizilen resimler için değil resim teknolojisinin kapsadığı bütün ürünler içindir.
Bu neden önemlidir?
Çünkü bugün için fetva verebilecek donanıma sahip hiçbir fıkıhçı “Video, fotoğraf, grafik tasarım ürünleri, animasyonlar, gazete ve dergi görselleri, televizyon ve internetteki görseller külliyen haramdır”. demez ve dememiştir. Kimi ulemanın fotoğraf ile elle çizilen resim arasında ayrım yapması, birine helal diğerine haram demesi kişisel ve fakat geçersiz kıyaslardır. Bu durumda tutarlı, bütünlüklü ve geçerli bir fetva bu tip zorlama ayrımlara başvurmamalıdır. Fotoğraf, animasyon, karikatür, gazete ve dergi resimleri caiz ise elle yapılan çizimler veya grafik tasarım ürünleri de caiz olmalıdır. İlki haram ise ikincisi de haram olmalıdır.
Olayı şöyle karikatürize edebiliriz: Bir evin odasında ailenin çocukları bir aradadır. Odanın bir köşesinde açık olan televizyonda iki çocuk futbol maçı izlemektedir. Bir başkası elindeki tabletle sosyal medyada bazı videolara göz atmaktadır. Bir başkası da bilgisayarda strateji oyunları için grafikler tasarlamaktadır. Bu esnada elindeki gazeteyle baba odaya girer ve bilgisayarda insan ve hayvan grafikleri yapan çocuğuna kızarak “Bu yaptığın haram, ahirette bunun için azap göreceksin.” demektedir.
Bu örnekte “Strateji oyunları için insan ve hayvan grafikleri yapan çocuk resim yapmaktadır ama diğerleri resim yapmamakta, sadece izlemektedirler.” demek de resimlerle ilgili hadislerdeki “resimli eşyayı eve sokmamak, resimleri yok etmek” gibi vurgularla çelişecektir. Çünkü hadisler zahiriyle ve literal alındığı zaman resmi sadece yapmanın değil evde bulundurmanın ve kullanmanın da uygun olmadığı görülecektir.
Bu durumda şöyle bir fetva verilseydi tutarlı olurdu: “Canlı veya cansız bir varlığın resmi, fotoğraflanması, çizilmesi, dijital olarak kaydedilip oynatılması her dönemde ve her şartta haramdır. Bunları yapanlar, kullananlar ve bulunduranlar için ahirette ceza verileceği söylenmiştir.”
Ancak hiç kimsenin böyle bir fetva vermediği açıktır. İlgili hadisleri hiç kimse bugüne kadar böyle anlamamıştır.
İslam’ı anlarken, yorumlarken ve anlatırken tutarlı olmak, çelişkiye düşmemek gerekir.
Bu durumda Beni Kurayza seferi sırasındaki ikindi namazı emrindeki gibi resim konusundaki yasaklarla mevcut durum arasında bir çelişki oluştuğunda emrin veya yasağın asıl kastını ve anlamını yorumlamamız gerekecektir.
Bunun için öncelikle konuyla ilgili hadisleri tarayalım:
Abdullah b. Ömer'den rivâyet edildiğine göre Rasûlullah Efendimiz (sav) şöyle buyurdu: “Bu resimleri yapanlar, kıyamet günü azap görecekler. Onlara; ‘Hadi bu yarattığınız şeylere can verin bakalım!' denilecek.”2
Bir başka rivayeti ise Hz. Aişe (ra) validemiz şöyle aktarmaktadır:
“Allah'ın Rasûlü (sav) bir seyahatten dönmüşlerdi. Ben, evdeki dolabın önüne, üzerinde resimler bulunan bir bez asmıştım. Hz. Peygamber onu görünce, bezi çekip attı. O sırada yüzünün rengi de değişmişti:
“- Ya Âişe! Kıyamet günü Allah katında en ağır cezaya uğratılacak olanlar, Allah'ın yarattığı gibisini yapmaya çalışanlardır.” dedi.
Hz. Âişe; “O örtüyü kestik, ondan bir veya iki yastık yaptık” dedi.3
O sırada bu hadisin anlatıldığı mecliste bulunan Rabia b. Atâ adında birisi ravi Abdurrahman’a “Ebu Muhammed’in (yani babası Kasım’ın) bilahare Hz. Aişe’nin “Rasulullah (sav) bu yastıkların üzerinde istirahat ederdi.” dediğini rivayet ettiğini işitmedin mi?” diye sorunca Abdurrahman b. Kasım da “Hayır.” demiş, Rabia b. Ata devamla “Ama ben onun (Kasım b. Muhammed’in) böyle söylediğini işittim.” demiştir. Hadisin ve hadisenin bu kısmı da Buhari ve Müslim’de geçmektedir.
Yine kaynaklarda şöyle bir hadise anlatılır.
Bir adam Abdullah b. Abbas’a gelir ve “Ben, şu resimleri yapan kişiyim. Bu konuda bana fetva ver!" der. İbn-i Abbas da adama “Sana Allah'ın Rasûlü'nden (sav) duyduğum bir şeyi haber vereceğim. Ben, Alah Rasulü’nün ‘Bütün ressamlar cehennemdedirler. Yüce Allah, onun yaptığı her resme can verecek ve bunlar cehennemde o kişiye azap edecekler.’ dediğini işittim. Daha sonra İbn-i Abbas bu adama “Sen eğer mutlaka resim yapacaksan bari ağaçların ve cansız varlıkların resimlerini yap!” dedi.4
Tirmizî'nin rivâyetine göre Hz. Âişe şöyle demiştir: “Bizim, üzerinde resimler bulunan bir örtümüz vardı. Bu örtü benim kapımda asılı idi. Allah'ın Rasûlü (sav) onu görünce; “Kaldır onu! Çünkü o bana dünyayı hatırlatıyor.” buyurdu. Ayrıca bizim kadifeden eski bir elbisemiz vardı. Onun desenlerinin ipekten olduğunu söylüyorduk. Biz onu giyerdik.”5 Bu hadisin Nesai’deki versiyonunda ilgili resmin kanatlı at resimleri olduğu belirtilmiştir.6
Zeyd b. Halid el-Cühenî, Ebû Talha el-Ensârî'den naklen Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivâyet eder:
“İçinde resim bulunan eve melekler girmez.”
Büsr b. Saîd şöyle der: “Ertesi gün Zeyd b. Halid hastalandı, kendisini ziyarete gittik. Baktık ki, kapısında resimli bir perde asılmış. Yanımda bulunan Hz. Peygamber'in zevcesi Meymûne'nin yetiştirmesi Ubeydullah el Havlânî'ye; “Dün Zeyd bize bu resimlerin haram olduğunu haber vermemiş miydi?” diye sordum. Ubeydullah cevaben; “Onun, kumaşa işlenmiş olanlar müstesnadır dediğini duymadın mı?" dedi.7
Enes b. Mâlik’in rivayeti de şöyledir: “Hz. Aişe'nin üzeri nakışlı bir perdesi vardı, onunla evinin bir köşesini örterdi. Allah'ın Rasûlü (sav) ona; “Şu perdeyi karşımdan al! Çünkü üzerinde bulunan resimler namazda iken hep gözüme takılıyor.” dedi.8
İbn-i Abbas’ın fetvasıyla ilgili rivayet ve önceki hadisleri bir arada değerlendirdiğimizde karşımıza 2 önemli çelişki çıkmaktadır. Bu çelişki Efendimiz’e (sav) ait değildir. Metinlerin bağlamlarının eksikliğinden kaynaklanmaktadır.
Yazının birinci kısmı burada sona ermektedir. İkinci kısım yarın internet sitemizde yayımlanacaktır.
1 ) Buhari, Salatü’l-Havf, 946
2 ) Buhari, Libas, 89, Tevhid, 56; Müslim, Libas, 26-97; Nesai, Zinet, 114
3 ) Buhari, Libas, 91-95; Müslim, Libas, 88-96; Muvatta, İstizan, 8; Nesai, Zinet, 112,113
4 ) Buhari, Buyû, 104; Libas, 97; Müslim, Libas, 99-100
5 ) Camiu’l-Usul, c. 7, s. 595
6 ) A.g.e, c. 7, s. 595
7 ) Buhari, Libas, 92,98, Bediul Halk, 6, Megazi, 11; Müslim, Libas, 83-87, Ebu Davud, Libas, 48/4155, Dirmizi, Edeb, 44, Nesai, Zinet, 112
8 ) Buhari, Libas, 93, Salat, 15