8 dk.
25 Temmuz 2024
Tilavet Secdesi -gorsel
Youtube Banner

Tilavet Secdesi

Soru: Merhaba. Tilavet secdesi nedir? Nasıl ortaya çıkmıştır? Neden ve nasıl yapılır? Kur'an-ı Kerim'in meali okunurken de tilavet secdesi yapmak gerekir mi?

 

Cevap:

 

Tilavet Secdesinin Tanımı ve Hükmü

 

Tilavet secdesi Kur’an’da secde ayetleri olarak bilinen ayetlerin okunması veya dinlenmesi durumunda yapılması gereken bir secde türüdür.

 

Efendimiz (sas) bir hadislerinde “Âdemoğlu secde ayetini okuyup secde edince şeytan ağlar ve “Yazıklar olsun bana! Âdemoğlu secdeyle emrolundu da hemen secde etti, cennet onundur. Ben secdeyle emrolundum ama secde etmekten kaçındım. Bana da cehennem vardır.” diyerek oradan uzaklaşır.”1 buyurmuştur.

 

Yine Efendimiz’in (sas) secde ayetlerini okuyunca secde ettiği, kendisiyle birlikte sahabe efendilerimizin de secde ettikleri sahih hadislerden bilinmektedir.2

 

Hanefilere göre tilavet secdesi okuyana da dinleyene/duyana da vaciptir. Diğer mezheplere göre ise sünnettir.

 

Hanefiler bu konuda “Kur’an’ı okuyan ve işitene secde etmek vaciptir.” şeklinde bir hadise dayanırlar ancak bu hadis, hadis literatüründe garib hadislerden sayılmıştır. Hanefilerin bir başka delili ise “Onlara ne oluyor ki iman etmiyorlar ve kendilerine Kur’an okunduğu zaman secde etmiyorlar?”3 ayetidir. Bu ayette secde etmeyenler kötülenmiştir ve bir kimse ancak vacip olan bir işi yapmaması nedeniyle kötülenir denilmiştir. Ancak diğer mezhep alimleri tilavet secdesinin sünnet olduğuna dair bazı deliller de getirmişlerdir. Örneğin Zeyd bin Sabit’in (ra) “Peygamber’e (sas) Necm suresini okudum (ki Necm suresinde secde ayeti vardır) ve bizden hiç kimse secde etmedi.”4 rivayeti böyledir. Yine Hz. Ömer’in (ra) bir Cuma günü minberde Nahl suresini okuduğu, secde ayeti gelince inip secde ettiği, insanların da kendisiyle beraber secde ettikleri, sonraki Cuma tekrar Nahl suresini okuduğu, secde ayeti gelince de “Ey insanlar! Biz secdeye varıyoruz. Kim secde ederse doğru yapmış olur. Kim secde etmezse ona herhangi bir günah yoktur.” dediği ve Hz. Ömer’in kendisinin de bu ikinci seferde secde etmediği belirtilir.5

 

Tilavet Secdesinin Yapılışı

 

Tilavet secdesi namaz dışında okunmuş veya dinlenmiş ise elleri kaldırmadan bir defa Allahü Ekber denilerek secdeye varılır, secdede üç defa “Sübhâne Rabbiye’l-A’lâ” denilir ve tekrar tekbir ile kalkılır. Secde esnasında tesbih, hamd veya dua edilebilir. Hatta secde esnasında ekstra dua edilmesi güzeldir. Çünkü Efendimiz (sas) “Secde ederken olabildiği kadar dua etmekte gayretli olunuz. Çünkü (bu halde iken) duanızın kabul edilmesi umulan bir şeydir.”6 Secdeden kalkılırken yine tekbirle kalktıktan sonra “Semi’nâ ve eta’nâ ğufrâneke Rabbenâ ve ileyke’l masîr”7 (İşittik ve itaat ettik. Rabbimiz! Bizi mağfiret eyle/bağışla! Dönüş Sanadır!) ayetinin okunması ise müstehaptır. 

 

Tilavet secdesi namaz esnasında okunduğunda, Hanefilere göre eğer kıraatin sonunda okunmuş ise yani secde ayetini okuduktan hemen sonra rükuya varılacaksa yapılacak olan rükû secde yerine geçer. Diğer mezheplere göre ise ayrıca tilavet secdesi yapmak gerekir. Yine Hanefilere göre namazda okunan secde ayetinden sonra en fazla 3 kısa ayet daha okunacaksa namazda yapılacak rükû ve secde tilavet secdesi için yeterlidir. Ancak daha uzun ise eller kaldırılmadan doğrudan secdeye varılır ve ardından tekrar tekbir alınarak kalkılır. Namaza kaldığı yerden devam edilir.

 

Tilavet Secdesinin Manası/Mantığı

 

Tilavet secdesinin Kur’an ile muhatap olma açısından geniş bir manası vardır.

 

Bizler elbette peygamber değiliz ve ayetlerin hiçbirisi bize doğrudan indirilmedi. Ancak ayetlerin nüzul sebebi, tarihsel çerçevesi, ilk muhatapları gibi bağlamsal fonksiyonları ne olursa olsun her ayetin kişisel hayatımıza bakan yönleri de vardır. Zaten Kur’an’ı doğru ve iyi anlamanın ilk adımı ayetleri bizzat bize nazil oluyormuş gibi okumaktır. Ayetlerin bize bakan yönlerini iyi anlayabilmek de ayetleri hayatımıza ve içinde yaşadığımız anlara dahil etmektir.

 

Örneğin Kur’an’dan A’raf suresini okurken “İman edip salih ameller işleyenlere gelince, ki biz kimseyi gücü yetmediği şeylerden sorumlu tutmayız, işte onlar cennetin yârânı ve yoldaşlarıdır; orada sonsuzca kalacaklardır.”8 ayetine gelince cennetin güzelliklerini hissederek ve diğer ayete dahi geçmeden içinden veya dışından “Allah’ım! Beni de cennetine al” demek, yahut Secde suresini okurken “Yoldan çıkıp günaha dalanlara gelince, onların varacağı yer ise ateştir.”9 ayetine gelince kendi günahlarını hatırlayıp ürpermek ve “Allah’ım! Günahlarımı affet, beni ve sevdiklerimi cehennem ateşinden koru!” demek o ayetleri üzerine almanın, kendi kişisel hayatına dahil etmenin güzel bir yoludur.

 

  • Cenab-ı Allah'ın isim ve sıfatlarıyla biten ayetleri okuyunca, örneğin “İnnellâhe kâne Tevvâben Rahîmê” (Şüphesiz ki Allah, tevbeleri çok kabul eden Tevvâb, çok merhamet eden Rahîm’dir.”10 ayetinde “Allah’ım! Tevbeleri çok kabul ettiğini ve merhamet sahibi olduğunu söylüyorsun. Benim de tevbemi kabul et ve günahlarımdan geçip Sana yönelişimi kabul buyur ve bana da merhamet et!” deyivermek,
  • Yahut depresif hâllerde hüzünden kıvrandığımız zamanlarda “Lâ yahzünühümü’l fezeu’l ekber” “En büyük dehşet (kıyamet dahi) onları endişelendirip üzmez!”11 ayetini okuduğumuz zaman “Allah’ım! Benden bu hüznü gider!” diyebilmek,
  • “Allah kullarına karşı çok lütufkârdır. Dilediğini dilediği şekilde rızıklandırır. Çünkü O çok kuvvetlidir, kudreti daima üstün gelendir.”12 ayetini okurken Allah’tan rızık istemek,
  • “Artık Ben’i zikredin ki Ben de sizi anayım. Bana şükredin, sakın nankörlük etmeyin.”13 ayetinde “Sana şükürler olsun Allah’ım! Benim donattığın nimetlere daha fazla şükretmemi nasip et! Bendeki nimetlerini fark etmemi, üzerimdeki güzellikleri, kabiliyetleri kendimden değil Senden bilme şuurunu benden alma! Bana nimetlerini ahirette de devam ettir!” diyebilme,
  • Yahut ister devenin yaratılışı,14 ister bal arısının fonksiyonları,15 ister dağlar, denizler, yeryüzü ve gökyüzü ile ilgili ayetleri okurken insanın bu yaratılıştaki güzellikleri düşünüp “Sübhanallah! Maşaallah! Barekallah!” demesi,
  • Hatta Hz. Aişe (rh.a) validemize yönelik iftira hadisesiyle ilgili ayetleri okurken “Onu duyduğunuzda: “Bunu konuşup yaymamız bize yakışmaz. Hâşâ! Bu, çok büyük bir iftiradır” demeli değil miydiniz?”16 ayetine gelince Türkçe olarak da “Evet! Bu büyük bir iftiradır.” deme veya aklından öyle geçirme…

 

Bütün bunlar Kur’an okurken denilmeli, düşünülmeli ve öyle hissedilebilmelidir. Bunlar da Kur’an ile rezonansa girme, okunan ayetleri sadece bilişsel seviyede değil kalp ve ruh seviyesinde de anlama adına önemli hususlardır.


 

Bu çerçevede secdeden bahsedilen veya açıkça secde edilmesinin istendiği ayetlerde de duruma göre tam o ayet okununca kalkıp secdeye kapanma yahut kısa bir süre erteledikten sonra secde etme önemlidir.

 

Örneğin; “Görmez misin göklerde ve yeryüzünde bulunanlar; güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğu hep O’na secde etmektedir! Niceleri de azabı hak etmiştir. Allah’ın hakir kıldığı kimseyi onurlandırabilecek birisi yoktur. Kuşkusuz Allah dilediğini yapar.”17 ayeti okununca kalkıp secdeye kapanmaktan daha güzel, daha anlamlı ne olabilir?

 

Nitekim Efendimiz (sas) de sahabe de secde ayetleri okununca o ayetleri yaşama çerçevesinde secde etmişlerdir.

 

Kur’an’da Secde Kelimesi ve Secde Ayetleri 

 

Kur’an’da secde ve aynı kökten türeyen kelimelerin sayısı seksen birdir. Elbette bunların geçtiği ayetlerin hepsi secde ayetleri olarak değerlendirilmez. 

 

Diğer yandan Kur’an’da Cenab-ı Allah'a secde etmeyi teşvik eden, emreden, secde edenleri övüp etmeyenleri kınayan, göklerde ve yerdeki varlıkların Allah’a secde hâlinde olduğundan bahseden pek çok ayet vardır. Efendimiz (sas) bu ayetlerden bazıları okununca secde etmiş ve secde edilmesini de beyan buyurmuştur.18

 

Bu rivayetleri inceleyen alimlerden Hanefiler, Şafiiler ve Hanbeliler 14, Malikiler 15 adet secde ayeti olduğunu söylemişlerdir. İbn Hacer ise bu ayetlerden 10 tanesi üzerinde ulemanın görüş birliği içinde olduğunu söylemiş, diğer ayetler hakkında ise secde ayeti olup olmadıkları konusunda ihtilaf edildiğini belirtmiştir. Günümüzdeki mushaflarda yer alan secde ayetleri alimlerin genel kabulüne göre belirlenmiş secde ayetleridir ve bu ayetleri secde ayeti olarak kabul etmek en azından pratik açıdan doğru olacaktır.

 

Tilavet Secdelerinin Mealini Okumak

 

Kur’an mealleri Kur’an’ın kendisi değildir. Dolayısıyla bir secde ayetinin mealini okumak da Kur’an okumak anlamına gelmeyecektir. O hâlde bir secde ayetinin mealini okumak ile tilavet secdesi sorumluluğunun doğduğunu söyleyemeyiz.

 

Diğer yandan meal de olsa insan o mananın hürmetine kalkıp secdeye kapanabilir ve mümkünse bunu yapmalıdır. Teknik olarak secde ayetinin mealini okumak secde yapmayı gerektirmez. Ancak secde edilirse, üstelik meal okununca doğan manayla, o mananın ruhuyla, tam o esnada secde edilirse elbette Allah’a yaklaşmış olunacaktır ve bu da önemli bir fırsat sayılmalıdır.

 

Yüce Allah'tan secdelerimizi kendisiyle yakınlık kurup bu yakınlığı hissedebileceğimiz bir fırsat zemini hâline getirmesini, secdelerde yaptığımız ve yapacağımız dualarımızı kabul etmesini diler ve dileniriz.

 


 

1 Müslim, İman, 133;

2 Buhari, Sücudu’l Kur’an, 8-9; Müslim, Mesacid, 103-104

3 İnşikak, 21

4 Buhari, Sücudu’l Kur’an, 1072

5 Vehbe Zuhayli, İslam Fıkhı, c. 2, s. 236

6 Müslim, Namaz, 41

7 Bakara, 285

8 A’raf, 42

9 Secde, 20

10 Nisa, 16

11 Enbiya, 103

12 Şûrâ, 19

13 Bakara, 152

14 Ğâşiye, 17

15 Nahl, 68-69

16 Nur, 16

17 Hac, 18

18 Buhari, Sücudu’l-Kur’an, 8-9-12; Müslim, Mesacid, 103