Dinin Nasihat Olması Ne Demektir?
Soru: Peygamberimiz'in (sas) bir hadislerinde geçtiği şekliyle dinin nasihat olması ne demektir? Bu ifadeden ne anlamalıyız? Bizi iyiye ve doğruya yönlendirme adına bize nasihat edilmesi midir mesele?
Cevap: Bir hadis başka bir dile tercüme edilirken o hadisteki bazı anahtar kavramlar tam olarak çevrilemeyebilir. Bu bağlamda bir kelime Arapçadan örneğin Türkçeye geçerken, Arapçadaki asli manasından başka bir manada kullanılır hâle gelebilir.
"Din nasihattir." hadisindeki anahtar kavram olan "nasihat" kelimesi bu duruma en güzel örneklerdendir. Bu hadis hatiplerimizin ve vaizlerimizin en sevdiği hadislerden birisi olarak en çok duyduğumuz hadislerden biridir. Temim ed-Dari, Ebu Hureyre ve Abdullah bin Abbas’tan ayrı ayrı rivayet edilmiş bir hadistir. Temim ed-Dari’nin rivayet ettiği versiyon ise en meşhur olanıdır. Ancak hadis bu kadar kısa değildir, devamı vardır. Devamında Efendimiz’in (sas) etrafındaki sahabe “Kime?” şeklinde bir soru sorarlar. Hadisin tam metni şu şekildedir:
“Temim ed-Dârî’den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Din nasihattır. Biz “kime (veya kimin için)” diye sorduk o da “Allah’a, Kitabına, Resulüne, Müslümanların (meşrû) idarecilerine ve bütün Müslümanlara” dedi.”(1)
Konuyla ilgili diğer hadisleri de taramış olma adına Ebu Hureyre (ra) rivayetine de göz atalım ki o rivayet de şu şekildedir:
Rasullullah (sas) buyurdular ki: “Din nasihatten ibarettir!” Yanındakiler sordu: “Kimin için ey Allah'ın Resulü?” “Allah için, kitabı için, Resulü için, Müslümanların imamları ve hepsi için! Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona yardımını kesmez, ona yalan söylemez, ona zulmetmez. Her biriniz, kardeşinin ayinesidir, onda bir rahatsızlık görürse bunu ondan izale etsin.”(2)
Şimdi hadis-i şerifin tam metni okununca bu hadisteki anahtar kavram olan nasihat kelimesinin öğüt verme anlamına gelemeyeceği açıkça anlaşılmaktadır. Çünkü Allah’a veya Rasulüne nasihat etmek diye bir şey herhangi bir Müslüman için söz konusu olamaz. Bu durumda nasihat kelimesinin farklı bir anlamı olsa gerektir.
Nasihat kelimesi; karşı tarafın (bizim alıştığımızın, alışkanlık eseri olan rutin davranışlarımızın dışında) iyiliğini isteyerek, ona saygı göstererek, samimiyet ve sadakat ekseninde güzel şekilde davranmak demektir.(3) Dolayısıyla Allah'a nasihat; Allah hakkında doğru ve güzel bir düşünce içinde bulunup ona karşı muhabbet duymak ve saygılı davranmaktır.(4) Efendimiz’e (sav) karşı nasihat; ona sevgi ve saygı beslemek, sünnetine karşı samimiyet ve sadakattir. Müslümanların emirlerine (önde gelen yöneticilerine) karşı nasihat; meşru işlerinde onlara itaat etmektir. Müslümanlara karşı nasihat; samimi davranmak, kötülüklerini istememek, aralarında fitne çıkarmamak, sevgi, şefkat ve saygı ekseninde davranmaktır ki bu, aile içi ilişkilerden toplumsal yaşamın bütün noktalarına kadar geniş bir daireyi içine almaktadır. Hadis metninde geçen nasihat kelimesinin asıl anlamı budur. Öğüt vermek ise oldukça ikincil bir anlamdır ya da bu geniş anlam evreninde küçük bir parçadır.
1 ) Müslim, İman, I, 74
2 ) Tirmizi, Birr 17,18, (1927,1928,1930); Müslim, İman 95, (55)
3 ) Arap dilbilimciler Hattabi ve İbn Manzur’a göre ‘nasihat’ kelimesi tek bir anlamla açıklanamayacak kadar geniş bir mana yelpazesine sahiptir (Hattabi, Garibu’l-Hadis, II, 282; İbn Manzûr, Lisânu’l-Arab, VI, 4438). Bütün bu manaları ise iki noktada toplamak mümkün görülmüştür. Buna göre nasihat kelimesinin iki temel anlamı; 1) Bir şeyi veya kimseyi samimiyetle sevmek, ona karşı halis, sadık ve samimi olmaktır. 2) Hayırhahlık anlamındadır ki bu da insanları iyi ve güzel olan şeylere yönlendirmek için yapılan konuşmalar ve davranışları ifade etmektedir. Tavsiye, öğüt ve vaaz da buna dahildir ancak nasihat sadece vaat ve öğütten ibaret değildir. Nasihat kelimesine sadece vaaz ve öğüt verme anlamını yükleyenler hem hadis metnindeki genel mananın ortaya çıkmasını engellemekte hem de açıkça meseleyi daraltmaktadırlar.
4 ) Fetih suresi 6. ve Âl-i İmran suresi 154. ayette de Allah’a karşı bir cahiliyye zannı, kötü zan (kötü düşünce) beslendiğinden bahsedilir ki Türkçede kullanıldığı haliyle zan kelimesi şüphe veya tereddüt değil düz anlamıyla düşünce-düşünme demektir. Dolayısıyla kelime olarak su-i zan; kötü düşünmek, hüsn-ü zan; iyi düşünmek anlamlarına gelir.