Kertenkele Öldürmek Sevap mıdır?
Soru: Kertenkele öldürmenin sevap olduğuna dair bir hadis var mıdır? Varsa, kertenkele öldürmek niye sevap olabilir ki? İzah eder misiniz?
Cevap: Evet, “Kelali (bir kertenkele türü) öldürmek sevaptır.” şeklinde nakledilen bir hadis vardır. Problem de hadisin bu şekilde hiçbir bağlamı, arka planı, alt metni olmadan aktarılmasından, nerede, kime, ne sebeple söylendiği düşünülmeden düz bir slogan gibi aktarılmasından kaynaklanmaktadır. Öncelikle hadisin tam metnine bakalım:
Resulullah (sas) buyurdular ki: “Kim keleri ilk darbede öldürürse ona yüz sevap yazılır. İkinci vuruşta öldürürse daha az kazanır. Üçüncü vuruşta ise bundan da az sevap kazanır.”(1)
Hadisin Hz. Aişe (ra) validemiz yoluyla gelen versiyonunda ise validemiz şöyle demektedir: “Rasulullah (sas) keler için “fuveysık (fasıkçık)” dedi ama, “Öldürün!” diye emrettiğini işitmedim.”(2)
Sa’d bin Ebu Vakkas (ra) yoluyla gelen versiyonu ise şu şekildedir: “Rasulullah (sas) kelerin öldürülmesini emretti ve onu füveysika diye isimlendirdi.”(3)
Yine Ümmü Şerik (ra) yoluyla gelen bir hadiste de Ümmü Şerik’in, Efendimiz’den (sas) verdiği zararlar nedeniyle keler öldürmek için izin istediği, Efendimiz’in de izin verdiği kaydedilmiştir.(4)
Burada yüzlerce yıl öncesiyle kurulan ilişkinin salt kelimeler üzerinden olması gibi bir problem söz konusu. Keler veya kertenkele kelimelerini günümüz insanının hayvanlarla kurduğu ilişki üzerinden, öldürmek kelimesini de günümüz insanlarının yüklediği anlamla mutlak olumsuzluk üzerinden değerlendirmek elbette problem oluşturacaktır.
Halbuki herhangi bir yerdeki herhangi bir adamın “Şu arılardan da bıktım artık, bunları öldürmeli.” dediği duyulsa bu adamın arı veya bal düşmanı olduğu, arıların öldürülmesinden bahsetmesi nedeniyle de şiddete eğilimli birisi olduğu zannedilebilir. Halbuki o adamın yaşadığı bölgede, o bölgenin doğal üyeleri olmayan arılar hem insanlara hem hayvanlara zarar veriyor olabilir. Keler veya kertenkele de pek çok türü içinde bazı türleriyle insanlara, hayvanlara ve gıda ürünlerine zarar verebilme potansiyeline sahip bir hayvandır. Yani kent insanlarının televizyondan, internetten veya nadiren kırsal yerlerden aşina olduğu gibi küçük boyutlara sahip şirin bir türden ibaret değildir. Hem kelerin yenilmesinin caiz olup olmadığı konusunda Efendimiz’e (sas) sorulan sorularla ilgili hadislere baktığımızda o küçücük hayvanın yenilip yenilmemesinin bir şey ifade etmeyeceği, dolayısıyla bahsedilen keler türünün iri bir hayvan olması gerektiği de anlaşılmaktadır.
1400 yıl öncesinin Medine’sinde de insanlara, gıda maddelerine ve hayvanlara zarar veren zehirli bir kertenkele türü vardır. Hatta tuz gibi bazı gıda maddelerinin içine yuva yaparak insanlarda alaca (vitiligo) gibi hastalıklara da neden olabilmektedir. Kıtlığın sıradan olduğu bir coğrafyada insanların yiyeceklerini yenilmez hâle getirdiği de bilinmektedir. Bu durumda ilgili hayvanın, insana saldıran bir yırtıcı hayvanı öldürmek gibi öldürülebileceğine dair izin verilmesi de son derece doğaldır. Kaldı ki keler öldürmeye dair bu izinler “Elinize silah alın, nerede bir keler bulursanız öldürün.” şeklinde de anlaşılamaz, çünkü bu hadislere muhatap olan sahabe öyle anlamamıştır. Mesele evlere, insanlara ve yiyeceklere dadanan zararlı bir keler türünün zararından korunmak için onu öldürüp öldürmemekle ilgilidir. Zaten Efendimiz’in (sas) hayvanlara eziyeti yasaklayan, onlara son derece şefkatli davrandığını gösteren diğer hadisleri de dikkate alınınca böylesi katliam emri verir gibi bir beyanda bulunmayacağı da açıktır. Gerisi, insanların algısı, kültürün davranışlar üzerindeki etkisiyle ilgilidir.
Allah Rasulü (sas), tam zarar verme esnasında zararlı hayvanların öldürülmelerine ruhsat vermiş, zarar verme anının dışında öldürülmelerini yine hoş karşılamamıştır. Bir gün ashabını bir yılanı öldürmek için uğraşır hâlde görünce yılanı öldüremeyip kaçırdıklarını görür ve “O sizin şerrinizden kurtuldu, siz de onun şerrinden korunup kurtuldunuz.”(5) diyerek yılanın canını kurtarmasına sevinir.
Evet, insanın aktif bir zarar verme esnasında herhangi bir hayvanı mecbur kaldığı veya mecbura yakın bir durumda kaldığı zaman öldürmesi caizdir. Ancak durup dururken herhangi bir hayvanı öldürmesi uygun değildir. “Merhamet edene Rahman da merhamet eder. Siz yerdekilere merhamet edin ki, göktekiler de size merhamet etsin.”(6) hadisindeki merhamet temel ilkedir ve bunu herkes bilir. Dolayısıyla bu hadisi aktaranların bu ilkeyi, konuyla ilgili diğer hadisleri ve hadisin arka planını, öldürmenin hangi durumlara mahsus olduğunu da aktarmaları gerekirdi. Nitekim kertenkelenin öldürülmesinin sadece yiyeceklere zarar verdiği, insanlara hastalık bulaştırdığı zamanlarda icra edilebilecek bir davranış olduğunu, yani Efendimiz’in (sas) bu sözlerinin her zaman ve her yerde gerçekleştirilecek bir emir olmadığını söyleyenler de olmuştur.(7)
Sonuçta, zararlı hayvanların öldürülmesiyle veya bunların öldürülmesinin sevabıyla ilgili hadisleri;
- Hepsini tek tek taramak suretiyle bütüncül bakmak,
- O dönemde bu hayvanların insanlarla ilişkilerine, insan yaşamına etkisine dikkat etmek,
- Konuyla ilgili temel prensipler (merhamet ve zarara karşı korunmak gibi) çerçevesinde değerlendirmek,
gibi hususları bir arada ele almadan yorumlamak, yorumlayanları ister istemez yanlışa veya eksik hüküm vermeye götürecektir.
1 ) Müslim, Selam 147; Ebu Davud, Edeb 175; Tirmizi, Ahkam 1
2 ) Buhari, Bed'ü'l-Halk 14, Cezau's-Sayd 7; Müslim, Selam 145; Nesai, Hacc 115
3 ) Müslim, Selam 144, ; Ebu Davud, Edeb 176
4 ) Buhari, Bed'ü'l-Halk, 15; İbn Mace, Sayd, 12
5 ) Müslim, Selam, 137
6 ) Ebu Davud, Edeb, 58
7 ) Kemaleddin Demîrî, Hayâtu’l-Hayevâni’l-Kübrâ, I, 486