9 dk.
05 Kasım 2022
Kur'an ayetleri arasında bir konu bütünlüğü yok mudur?-gorsel
Youtube Banner

Kur'an ayetleri arasında bir konu bütünlüğü yok mudur?

Soru: Kur’an okurken ayetler arasında bir konu bütünlüğü olmadığı, bir ayetten diğerine geçerken aynı zamanda bir konudan diğerine geçtiği görülüyor. Kur’an’da neden konu bütünlüğü yoktur? Yani Kur’an neden konularına göre tertip edilmemiştir?

 

Cevap: Kur’an’ın bu özelliği bir üslup özelliğidir. Bu üsluba da terminolojide “tasrif” adı verilir. Tasrif; sözlüklerde “çevirmek, döndürmek” anlamına gelen “sarf” kelimesinden türemiştir.1 Teknik olarak tasrif, Kur’an’daki konuların anlatımlarında kelimelerin, terkip denilen bileşimlerin, cümle yapılarının değişimidir.

 

Bu bağlamda tasrif, Kur’an konularının dağınıklığını değil, bilinçli tercihle işlenen bir üslubu ifade eder.

 

Gerçekten de komplike, büyük ve anlamlı hakikatleri düz, sıralı bir şekilde anlatmak verimli değildir. Böyle bir üslup ne dinleyen ne okuyan ne de anlatan için verimli bir tarz olmayacaktır. Matematiği, fiziği, iktisadı da böyle anlatamazsınız. Üniversite birinci sınıfta iktisat okuyan bir öğrenciye “Devlet daha çok para basarsa fiyatlar yükselir.” gibi bir teoriyi anlatabilirsiniz ama bu teoriyle ilişkili olarak daha geniş meseleleri, bununla ilişkili alt maddeleri; örneğin kaydî para denilen bankaların oluşturduğu, sistem içinde fiziki paralar gibi işlev gören bir şeyi, basılacak paranın miktarının nasıl belirleneceğini, ihtiyaca göre belirlenecek ise ihtiyacın nasıl belirleneceğini, normal koşullar, reel büyüme, para arzı, denk bütçe gibi değişkenleri bir anda, birbirine bağlamadan, basit bir form haline getirmeden anlatamazsınız. Gittikçe açılan bir helezon gibi, iç içe konular hâlinde anlatmanız gerekir.

 

Kaldı ki Kur’an’ın hem insanın iç dünyasını hem sonsuzluk gibi meseleleri düz bir sıra hâlinde anlatmasını beklemek abes olur. Çünkü bunlar bütün insanları ilgilendiren meselelerdir ve farklı seviyelerdeki insanlara farklı seviyelerdeki meseleleri farklı yaklaşımlarla, farklı yönleriyle, farklı biçimlerde anlatmak gerekir. Tasrif metodu da bunun için en uygun metottur.

 

Ayrıca bir insan hayatının farklı dönemlerinde farklı seviyelerde olacaktır. Her dönemde ve her seviyede Kur’an okumaya devam edecektir. 10 yıl önce okuduğu Kur’an ayetleriyle 10 yıl sonra okuduğu Kur’an ayetlerini tek bir düzlemde anlamayacak, farklı bir seviyede idrak etmiş olacaktır. Bu da en verimli şekilde tasrif metoduyla mümkündür. 

 

Diğer yandan Kur’an’ın tek hedefi bizi bilgilendirmek değildir. Örneğin Hz. Musa (as) ile ilgili kıssalar anlatılır ve konuyla ilgili bilgiler verilirken bundaki asıl amaç sadece bilgi vermek değildir. O kıssaların anlatımında farklı durumlar için bir sabır kuvveti, direnme gücü olduğunu anlamak, zalim bir idarenin altında yaşarken hicret etmekten tutun Allah’a sığınmaya kadar maddi-manevi her mücadeleyi vermek, bunları yaparken doğruluktan ayrılmamak, hiçbir durumda Allah’a karşı saygıda kusur etmemek, aksine her şeyden önce kendi nefsini kusurlu saymak gibi pek çok hakikat iç içe anlatılmıştır. O ayetlerde amaç benzer durumları yaşayanlara neyi nasıl yapacakları konusunda yol veya yollar göstermek, onların anlayış ufuklarını geliştirmek, maneviyatlarını güçlendirmek, o ayetleri okuyanları cennete layık bir hale getirmektir.

 

“La İlahe İllallah” cümlesinin ne anlama geldiğini biliriz ama tek bir sefer söyleyip geçmeyiz. Bu cümleyi bazen 33, bazen 100, bazen 1000 defa tekrarlamaya çalışırız. Bu tekrarlar o cümleyi ezberlemek için değildir. Bu tekrarların bizi değiştiren, geliştiren bir yönü, bir özelliği vardır. Bu cümle bizi sadece putlara secde etmekten alıkoymak için değildir. Aynı zamanda Allah’tan başka, Allah’ın izni ve iradesi dışında hiç kimsenin fayda ve zarar veremeyeceğini de anlatır ve bunu iyice sindirmemizi ister. Herhangi bir şeyi uğursuz saymama, rızkı sadece Allah’tan bilme, kendini sadece Allah’a beğendirmeye çalışma gibi insanın pek çok farklı latifesini düzenler, eğilimlerini kontrol altına alır, duygu ve düşünce dünyasını disipline eder. Bu nedenle bir insan tüm ömrü boyunca yüzbinlerce veya milyonlarca defa La İlahe İllallah deyince bu hakikatler kendisine açılacaktır ve insanın latifeleri bir şekle girecektir. Bazı tekrarlarda veya tekrarların bir aşamasında insanın rızık ve kariyer gibi kaygıları dinecektir. Bir başka aşamada kendini başkalarına beğendirme, başkalarını kıskanma, haset gibi duyguları silinecektir. Daha ileri bir aşamada musibetlerin her türlüsü daha hafif gelmeye başlayacaktır. Farklı bir aşamada kendine acıma duyguları ile şikayet etme eğilimi zayıflayacak veya yok olacaktır. Dolayısıyla bu cümleyi ne kadar tekrar etse azdır ve bu tekrarlar insanı bir yerden sonra bu cümleyi tekrar etmeye ihtiyaç duymayacağı bir hâle de getirmeyecektir. 

 

Bu bağlamda Kur’an’daki konu veya ayet tekrarlarının, bir konudan bir konuya geçmenin veya konular arasında bağlamsal bütünlük yok zannedilmesine neden olacak anlatım tarzının asıl nedeni hiçbir şeyin tek boyutlu ve tek yönlü olmamasıyla ilgilidir.

 

Örneğin ahirete iman meselesi hayatın herhangi bir döneminde tek bir sefer “İnandım.” demekle bitecek bir mesele değildir. Aksine, insanın hayatının her anında içinde taşıması gereken bir hakikattir. Bu da herhangi bir matematik formülünü sürekli ezberinde tutmak kabilinden bir şey değildir. Ahirete iman; reel hayatın içinden farklı örneklerle, tekrarlana tekrarlana, o yönde yeterli bir şuur seviyesine ulaşıncaya kadar anlatıla anlatıla insanın iç dünyasında yer edecek, sindirilecek, zihinde veya kalpte sarsılmaz bir hakikat veya ilke haline gelecektir. Bu da ahirete iman meselesini herhangi bir metafizik veya felsefe kitabında, zihinsel çıkarımlarla belirli bir konu bütünlüğü ve anlatım birliği içinde izah etmekle olacak bir iş değildir. Bu gayeye ulaşmak için tasrif gibi bir yönteme ihtiyaç vardır ve Kur’an’ın yaptığı da budur.

 

Hakikatleri farklı şartlarda, farklı konumlarda, farklı durumlarda, farklı yönleriyle anlatmak için tasrif yöntemi kullanılır. Tekrar gibi görünen ifadeler de bununla ilgilidir. Kur’an’daki tasrif yönteminin, konuların ve ayetlerin benzer konuları doğrusal bir düzen içinde anlatmamasının, benzer konuları farklı şekillerde ifade edip durmasının hikmetleri şunlardır denilebilir:

 

Birincisi: Kur’an hem bir zikir hem bir dua hem de bir davet kitabıdır. Zikir ve duadan maksat ise Allah’ın merhametini celp etmek, insanın iç dünyasında belli bir olgunluğa erişmektir. Bu hususlarda da tekrar lazımdır ki hem merhamet celp edilmiş olsun hem de insan iç dünyası itibariyle sürekli dinç, taze ve uyanık kalsın. Davet de bu bağlamda her fırsatta, her farklı şartta ve durumda tekrarlanmalıdır ki tesirli ve güçlü olsun.

 

İkincisi: Kur’an her insana hitap eder. İnsanların ise bilgi, görgü, anlayış, zeka, duygu, düşünce ve davranış seviyeleri-biçimleri farklıdır. Her insanın Kur’an gibi manevi bir eczaneden faydalanma hakkı vardır. Ancak herkes Kur’an’ı tamamen ve her zaman okumaz-okuyamaz. Bu nedenle her insan için gerçekten lazım olan maksatlar, deliller, hakikatler özellikle uzun surelerde tekrar edilmiştir ki bu yönüyle de her sure adeta küçük bir Kur’an hükmüne geçmiş, Kur’an’ın bütününü içinde sıkıştırılmış bir dosya gibi saklamıştır. Böylece herkes istediği zaman istediği sureyi okumakla Kur’an’ın bütününde anlatılmak istenen temel hakikatlere aşina olma fırsatı yakalar.

 

Üçüncüsü: İnsanların biyolojik ihtiyaçlarının zaman içinde değişmesi veya artıp eksilmesi söz konusudur. Örneğin oksijene her zaman ve her yerde ihtiyaç vardır. Suya, gıdaya ve ışığa ise gerektiğinde ihtiyaç duyulur. Manevi ihtiyaçlar da bu şekildedir. “Allah” kelimesine hava gibi her zaman ihtiyaç olduğu gibi Besmeleye, La İlahe İllallah’a, Subhanallah, Elhamdulillah, Allahu Ekber gibi hakikatlere her saat, her gün gibi farklı sürelerde ihtiyaç duyulur. Dolayısıyla ayetlerin, kelimelerin ve konuların tekrarı ihtiyaçların tekrarlanması nedeniyledir.

 

Dördüncüsü: Kur’an’ın metni İslam’ın esaslarını, temel direklerini oluşturur. İslam da bireysel ve toplumsal bir yaşam içinde var olur. Kendi yaşamını düzenlemek isteyen insan fertleri de, toplumsal yaşamı düzenleyecek yetkililer de ortaya koydukları esasları iyice yerleştirmek için çok defa tekrarlara ihtiyaç duyarlar. Örneğin eğitim sürekli tekrar eder. Kanunlar sadece yazılmakla kalmaz, mahkemelerde her zaman, her durumda tekrar tekrar işlenir. Bireysel yaşam planları da böyle yapılır. Karar verilir ve uygulamalar tekrar edile edile yaşam düzeni sağlanır. Kur’an da bazı konuları tekrar tekrar işlemekle bireysel ve toplumsal yaşamı Allah-u Teala’nın rızası istikametinde düzenlemektedir.

 

Beşincisi: Kur’an’ın bahsettiği hakikatler geçici hakikatler değildir. İnsan hayatının başından sonuna kadar hatta ölümden sonrasını da kapsayacak şekilde önemli meselelerdir. Kur’an kalpleri ve zihinleri bu hakikatleri tasdik etmeye davet etmektedir. Anlattığı hakikatler düşünmek, anlamak, dikkatle incelemek gibi çabalarla anlaşılabilecektir. Dolayısıyla o hakikatlerin zihinlerde ve kalplerde iyice yerleşmesi için farklı surelerde farklı vesilelerle tekrar edilmesi gerekmektedir.

 

Altıncısı: Her ayetin zahiri manası olduğu gibi batınî manası da vardır. Yani insanların akıl yürütmeyle, düşünmekle anlayabilecekleri yönler olduğu gibi hissederek, iç dünyalarının aydınlığı nispetinde anlayabilecekleri daha derin noktalar da vardır. Her bir ayetin, her bir kıssanın, her bir konunun da içinde çok farklı yönler, hükümler, faydalar ve maksatlar bulunur. Dolayısıyla bir ayet farklı yerlerde farklı bir meseleyi farklı bir yönüyle anlatmak için tekrarlanabilir. Bu nedenle de dış görünüşe göre tekrar olarak görünse bile aslında tekrar sayılmaz.

 

Kur’an’dan bir şey öğrenmek istiyorsanız öğrenmenin yolu çokça tekrardır. Kur’an’ı zikir niyetiyle okuyorsanız zikir zaten çokça tekrar demektir. Mesele tefekkür ise bu da konuları zihinde tekrar tekrar döndürüp dolaştırmakla mümkün olacaktır. Konu dua ise duada ısrar makbuldür. Israr da tekrar tekrar istemektir. Eğer mesele gafleti kırmaksa onun için de tekrar lazımdır. Kur’an da bunu üslup açısından en mükemmel şekilde gerçekleştirmiştir.

 


1 ) TDV İslâm Ansiklopedisi, “sarf” maddesi, c. 36, s. 136-137