6 dk.
18 Ekim 2022
Hadisleri literal okumak üzerine-gorsel
Youtube Banner

Hadisleri literal okumak üzerine

Literal Okumalar ve Bir Hadis Örneği

 

Özellikle Hayatü’s-Sahabe ve Riyazu’s-Salihin gibi ikincil kaynaklarda geçen ve sahabe efendilerimize ait bir uygulama vardır. Ebu Hureyre ve Enes b. Malik’in rivayet ettiğine göre sahabe efendilerimiz birlikte yürürlerken önlerine bir ağaç çıkınca onların bir grubu ağacın sağından, diğer grubu da solundan yürürlerdi. Sonra tekrar karşılaşınca bir grup diğer gruba selam verirdi.1

 

Bununla ilgili hadis-i şerif ise şu şekildedir: “Sizden biriniz din kardeşine rastladığında ona selâm versin. Eğer ikisinin arasına ağaç, duvar ve taş girer de tekrar karşılaşırlarsa, tekrar selâm versin.”2

 

Meseleyi tam açıklayabilmek için bir de şu hadise bakalım: “Benim ümmetim kıyamet gününde (bedenlerindeki) abdest âsârından (izlerinden) dolayı yüzü nurlular, elleri ayakları segililer diye (mevkıf-i hesâba veya mîzan başına) çağrılacaklardır."3 

 

Hadisi nakleden Hz. Ebû Hüreyre (ra): "Artık bu parlaklığını daha ziyâde uzatmak herhanginizin elinden gelirse yapsın." şeklinde kendisine ait bir ilavede de bulunmuştur.

Peki Hz. Ebu Hureyre bu hadisi nasıl anlamış ve uygulamıştır?

 

Aynı kaynaklarda bu konuda şu bilgiler de yer almaktadır: "Ebu Hüreyre (ra) abdest aldı, yüzünü yıkadı, ellerini yıkadı ellerini yıkarken nerdeyse omuza kadar yıkıyordu. Sonra ayaklarını yıkadı ve nerdeyse bacaklarına kadar yükseldi. Sonra dedi ki: "Ben Resulullah (sav)'ı "Ümmetim Kıyamet günü (abdest uzuvlarındaki) parlaklıkla gelir…" 

 

Hz. Ebu Hureyre ve başkaca birkaç sahabi hadisi böyle anlayıp uygulamış olabilir. Ancak abdestle ilgili diğer hadislerden biliyoruz ki Efendimiz (sav) böyle yapmamış, diğer sahabe efendilerimiz de bu şekilde, uzuvları gereğinden fazla yıkayacak derecede abdest almamışlardır. Yani sahabe efendilerimiz içinde dahi hadisi, hayatın içinde uygularken belki biraz duygusal saiklerle bir nebze abartılı yorumlayıp uygulayanlar olabilmektedir.

 

Yukarıda geçen selamlaşma konusundaki hadis de aynı şekildedir. Yani Efendimiz (sav) “Sizden biriniz din kardeşine rastladığında ona selâm versin. Eğer ikisinin arasına ağaç, duvar ve taş girer de tekrar karşılaşırlarsa, tekrar selâm versin.” hadisinde “ikisinin arasına ağaç, duvar ve taş girer de tekrar karşılaşırlarsa” buyururken “tekrar karşılaşırlarsa” ibaresinden de anlaşılacağı üzere her ikisini uzun süre ayıracak bir engeli kast etmiş olmalıdır. Çünkü “karşılaşırlarsa” kelimesi karşılaşmama ihtimalini de zorunlu olarak beraberinde getirir. Tek bir ağaç, tek bir taş veya küçük bir duvar gibi engeller beraber yürüyenleri ancak birkaç saniyeliğine ayıracaktır. Bu durumda tekrar yan yana gelene kadarki geçen o kısacık süre sonunda yan yana yürümeye başlamaları yeniden karşılaşmak bile sayılmayabilir. Durum böyleyken nadiren de olsa örneklerini gördüğümüz üzere sokakta yürürken her önüne gelene selam vermek, birkaç saniyede bir her insana “Selamun Aleyküm” demek ve bunu yürüme boyunca yüzlerce defa tekrarlamak hadisin salt literal ve abartılı bir yorumu olacaktır.

 

Hatta salt literal yorumlarla ilgili Efendimiz’in (sav) sözleştiği bir kişiyi 3 gün boyunca beklediği rivayeti de iyi bir örnektir. Rivayete göre nübüvvetten önce Abdullah b. Ebu Hamsa, Efendimiz’den (sav) bir şey satın alır, parası tam yetişmeyince Efendimiz’e orada beklemesini, pazarda işini bitirip gelince borcunun kalanını ödeyeceğini söyler. Efendimiz de kabul eder. Abdullah b. Ebu Hamsa ise pazarda alışverişle meşgul olurken verdiği sözü unutur. Üç gün sonra hatırlayınca buluşacakları yere gider ve Efendimiz’i (sav) orada bulur, mahcup olur. Efendimiz bu kişiye sadece “Bana zahmet verdin.” diyerek sitemde bulunur.4

 

Hadisin sıhhati konusunda ciddi problemler vardır ancak hadisi sahih kabul etsek bile hadisi, Efendimiz’in (sav) sözleştikleri yerde üç gün üç gece boyunca hiç hareket etmeden beklediği gibi anlama eğilimi yaygındır. Halbuki Efendimiz’in (sav) o üç gün boyunca evine gidip gelmesi, başka işlerini de yapması, üç gün önce günün hangi saatlerinde sözleşmiş iseler üç gün boyunca o saatlerde o civarda olması daha makuldür.

 

Şimdi Efendimiz’in “İkisinin arasına ağaç, duvar ve taş girer de tekrar karşılaşırlarsa tekrar selam versin.” ifadelerini okuyunca zihinlerimizde canlanan resimlere odaklanmak faydalı olacaktır. Biz bugünün şartlarında sokakta birkaç arkadaşımızla yürürken karşımıza bir tabela, kaldırımlara süs amacıyla dikilmiş bodur ağaçlar veya başka bir engel çıkabilir, arkadaş grubunun bir kısmı o engelin bir tarafından diğer kısmı diğer tarafından geçebilir. Bu ayrılma da en fazla 2-3 metrelik bir mesafeyi kapsayacak, bir kişi diğerini halen görüyor veya duyuyor olacaktır. Böyle bir durumda o arkadaş grubu tekrar yan yana yürümeye başlayınca yeniden selam vermenin pek de bir anlamı olmayacaktır.

 

Yine bir arkadaş grubu bir kafede otururlarken içlerinden birisi bir nedenle masadan kalkıp birkaç dakika boyunca o gruptan ayrılsa, geri geldiğinde ise “Merhaba” veya “Selamun Aleyküm” şeklinde selam verse, bu anlaşılabilir. Çünkü burada birkaç dakikalık bir ayrılma ve yeniden karşılaşma vardır.

 

O dönemin Arabistan coğrafyasında da bir grup insan patikada yürürlerken karşılarına taşlık, ağaçlık hatta çalılık bir bölge çıkmış, yollarını ayırmışlar ve 1-2 dakika içinde buluşma imkanı olacak şekilde yol ayrılmış olabilir. Efendimiz de (sav) daha güçlü bir ihtimalle böyle bir durumu kastetmiştir. Diğer türlü araya sadece tek bir ağacın girmesiyle bir kişinin ağacın sağından diğerinin solundan geçmesi hâlinde tekrar yan yana yürümeye başlamadan önce selam vermeleri pek anlamlı görünmemektedir.

 

Bir diğer nokta olarak, bazı insanlar farkında olmadan kaba ve sert bir yapıya sahip olabilirler. Böyle bir insan mesela evinde kısa süreliğine uykuya dalsa, uyandığında her zamanki gibi huysuz, negatif birisi olarak uyansa ve hane halkına Allah Resulü'nün öğretisine uygun olarak o kısa aralıktan sonra selam verse bu oldukça nazik ve anlamlı bir davranış olacaktır. Çünkü o kısa süreli uyku, ortamdan kısa süreli de olsa kopmak demektir. Ortama yeniden dahil olunca selam vermek hem sünnete biçimsel olarak uygun bir davranıştır hem de ortamdaki muhabbet atmosferine katkı sağlayacağı için hadisin hikmetine uygundur. 

 

Sonuç olarak, herhangi bir iletişimin var olduğu ve bir süre devam ettiği ortamlarda iletişimin kısa süreliğine kopması sonrasında yeniden iletişim kurulmadan önce selam vermek, ikinci kez kurulacak iletişime selamla başlamak makuldür, güzeldir hatta sevaptır. Çünkü hem küçük yanlış anlamaların ve kırılmaların önüne geçecektir, hem selamlaşanlar arasında birbirlerinin varlığına ve kıymetine duyulan saygının karşılıklı ifadesi olacaktır, hem de ortamın muhabbet atmosferine katkı sağlayacaktır. Ancak bu iletişim kopukluğunun araya bir ağaç girmesi gibi birkaç saniyelik bir aralıkta olması, tekrar selam vermek için yeterli gerekçeyi, hikmeti veya mantığı oluşturmamaktadır denilebilir.
 


1 ) Buhari, Edebü’l-Müfred, s. 328

2 ) Ebu Davud, Edeb, 135

3 ) Buhari, Kitabu’l-Vudu, 111 (Tecrid-i Sarih tercemesi, 2. Cilt, 110 nolu hadis)

4 ) Ebu Davud, Edep, 82