9 dk.
24 Mayıs 2022
Meal okumada uygulanabilecek yöntemler | Meal okumak ve Kur'an çalışmaları | 4. kısım-gorsel
Youtube Banner

Meal okumada uygulanabilecek yöntemler | Meal okumak ve Kur'an çalışmaları | 4. kısım

Bu, Meal okumak ve Kur'an çalışmaları isimli yazı dizisinin dördüncü yazısıdır. Serinin daha önceki yazılarına ulaşmak için tıklayınız.

 

Meal Okumada Uygulanabilecek Yöntemler

 

Kur’an-ı Kerim nicelik açısından 600 sayfalık bir metin olarak okunması zor bir kitap değildir. Nitelik açısındansa âlemlerin Rabbi unvanıyla Allah-u Teala’nın kelamı olması yönünden elbette ağır bir metindir. Bu mukaddes beyanı az veya çok tanımak yoluna girmek isteyenler için mealinden okuyarak başlamak iyi bir ilk adım sayılır. 

 

Öncelikle daha kısa sûrelere, örneğin 1-2 sayfalık sûrelere odaklanmak daha kolay olacaktır. Ancak başladığınız sûredeki konular o an için ilginizi çok çekmezse odaklanmakta zahmet yaşamak mümkündür. Baştan beri ilginizi daha çok çeken bir kısa sure var ise ondan başlayabilirsiniz. Bu surenin bilinmeyen kelimelerini çıkarıp bu kelimelerin anlamlarıyla ilgili kısa araştırmalar yapmak zor bir iş değildir. Bu kelimelerin anlamlarında derinleştikçe, sûrenin manasını da daha derinden kavramış olacaksınız. Kendiniz için buna benzer bir çalışma yöntemi belirledikten sonra basit bir planlamayla bu yöntemi istediğiniz sûrelerde ve ayetlerde devam ettirebilirsiniz.

 

Belirli konularla ilgili ayetleri derleyip bunların analizi üzerinde de kafa yorabilirsiniz. Örneğin okumuş dindar Müslümanlar arasında adeta bir slogan gibi kullanılan bazı ayetler vardır. “Yahudileri ve Hıristiyanları dost (veli) edinmeyin.”(1) ayeti bu açıdan güzel bir örnek olabilir. Burada anahtar kavram olarak Yahudiler, Hıristiyanlar ve "velî" kavramını seçer, bu kavramlarla ilgili bir çalışma yapacak olursanız (ki bunun için ehl-i kitap kavramına da ihtiyacınız olacaktır) başkaca pek çok ayetin bu ayetteki asıl manayı açıkladığını, başka yönlerini de gösterdiğini, bazen görünüş olarak tam tersini ifade ettiğini göreceksiniz. Ehl-i Kitapla ilgili ayetleri derlerseniz ve ilk bu ayetle karşılaşırsanız “Allah ehl-i kitabı dost edinmenizi yasaklıyor.” diye düşünebilirsiniz. Ancak o şekilde anladığınız mananın daha doğru bir şekilde anlaşılmasını sağlayacak ehl-i kitapla alakalı o kadar çok ayet vardır ki… Bir ayete bakarsınız ve “Ehl-i kitap direkt cennete gidecek galiba.” diyebilirsiniz.(2) Bir başka ayete bakarsanız “Bunlar arasında teheccüd kılanlar, hayırda yarışanlar varmış.” dersiniz.(3) Bir başka ayete bakarsınız “Bunların hepsi bir değilmiş, içlerinde zalimler olduğu gibi hayırlı olanları da varmış.”(4) dersiniz. 

 

Dolayısıyla tek bir ayetten zaten eksik bir görüntü çıkacaktır. Özel bir garaz ve maksat olmadıkça ve çok şiddetli bir cehalet olmadıkça da ortalama zeka ve insafa sahip bir insan zaten bu konularda tek bir ayeti alıp kullanamaz. Böyle bir davranış haricilerin tek bir ayetin zahiri hükmünden yola çıkarak Hz. Ali’yi (ra) kafir ilan etmesi kadar abes bir şey olurdu.(5)

 

Bir konuya dair tüm ayetlere bakmak ve bunları derlemek meselesine devam edelim. Kur’an fihristinden tüm ayetlere bakıp seçmek zor gelecekse piyasada yer alan ve belli bir konudaki ayetlerin incelendiği kitaplardan biriyle başlamak da yerine göre iyi bir tercih olabilir. Ancak o kitapların da yazarının bakış açısı, bilgisi, görgüsü ve ufku ile sınırlı olduğunu unutmamak gerek.

 

Ayrıca internette de Kur’an fihristi fonksiyonunda çeşitli internet siteleri var.(6) İnternet sitesi yerine farklı uygulamalar, bilgisayar programları da kullanılabilir. "Zikir" kelimesi gibi çok fazla geçen kelimeler yerine daha az sıklıkta geçen başka kelimelerle de başlanabilir. Tabii bu yöntemin yeterli ölçüde faydalı olması yine en azından kelime ve cümle yapısı bilgisi düzeyinde Arapça bilmeye bağlıdır. Ancak Arapça bilmeyenlerin de bu yöntemden istifade etmesi mümkündür.

 

Kur’an-ı Kerim her yönüyle nurdur. Tek sayfasını okuyup baksanız da bir şeyler kazanırsınız. Tek bir ayetin mealine baksanız, bu tek ayet üzerinde saatlerce düşünseniz de bir şeyler kazanırsınız. Kısa bir sureyi baştan sona çalışsanız o da mükemmel bir iştir.

 

*** *** ***

 

Kur’an-ı Kerim’i nüzul sırasına göre okumanın artıları/eksileri nelerdir?

 

Öncelikle nüzul sırasına göre tam, kesin bir metin bulamazsınız. Kur’an-ı Kerim çoğunlukla sûre sûre değil pasaj pasaj indirilmiştir. Mesela Alak Sûresi ilk inen sûre olarak bilinir ancak o surenin sadece ilk beş ayeti ilk inen ayetlerdir. Daha sonra Müddessir suresinin ilk ayetleri nazil olmuştur. Yani Müddessir sûresi de bir bütün olarak inmemiştir. Bazı alimler bütün bir sûre olarak ilk nazil olan sûrenin Fatiha olduğu kanaatindedirler. Yani “nüzul sırası” derken bir bütün halinde sûreleri baz alırsanız bazı zahmetler ortaya çıkabilir. 

Bunun dışında pasaj olarak ele alınca da pasajlara dair nüzul sırası kesin değildir. Yani bu konudaki rivayetler muhteliftir ve üzerinde tam bir ittifak yoktur. 

 

Farklı rivayetlere rağmen yine de eldeki verilere göre mümkün olduğunca nüzul sırasına göre okumakta önemli faydalar vardır. Öncelikle Allah-u Teala’nın -tabiri caizse- mümin bir insanın zihnini ve duygularını adım adım nasıl inşa ettiğini görebilirsiniz. Buradan da büyüklerinden gördüklerini yapmak suretiyle Müslüman olan insanların bazı zahmetlerini görürsünüz. Mesela biz namazı ya da orucu çok küçük yaşlarda görmüşüzdür. İslam bizim için namazla ve oruçla başlayan bir şeydir. O yüzden az çok namaz kılsak oruç tutsak bile otuzlu kırklı yaşlarda hala namazı oturtamama, halen bazı konularda sabırsızlık, tevekkülsüzlük, tam sonuçlarıyla inanamama, ehli dünyaya yönelik bir cins gıpta, bazen haset, “Ne güzel eğleniyorlar, mutlular, biz burada bir sürü sıkıntı çekiyoruz.” gibi hisler görürsünüz. 

 

Oysa Kur’an-ı Kerim’in ilk nazil olan ayetlerde; iman, tevhid, nübüvvet, kıyamet, haşir ve ahiret, tevekkül, tefekkür, her meseleyi Allah’a bağlama, her şeyin sonunda ve başında ve içinde ve dışında -yani evvelinde, ahirinde, zahirinde, batınında- Allah-u Teala’yı görme ve gösterme, pek çok noktada hikmetle düşünme ve öyle hareket etme, günlük hayatın bize sıradan gelen olaylarının hepsini ama hepsini Allah’a bağlama, her noktada Allah-u Teala ile içsel irtibat kurma konusunda vurgularla dolu olduğunu görürsünüz. Aynı zamanda hayat bizi daralttığı vakit daralmamaya ve hayat bize güzel davrandığı, hoş davrandığı, cömert davrandığı vakitlerde de şımarıklığa düşmemeye yönelik pek çok ayeti görürsünüz. Sonra da anlarsınız ki beş on sene bu şekilde eğitim aldıktan sonra zaten beş vakit namaz, oruç, zekat, hac vb. ibadetler çok daha iyi oturmaktadır. 

 

Nüzul sırasıyla ilgilenmekte ve buna dair araştırmalarda zorlanacak olursanız kısa sûrelerden de başlayabilirsiniz. Örneğin 30. cüzde toplam 37 adet sûre vardır ve bu sûrelerin 32 tanesi (Beyyine, Zilzal, Nasr, Felak ve Nas sureleri dışında) Mekke’de nazil olmuştur. Bu kısa surelerden başlayıp ilerlerseniz en az 30 kadar sûreye aşina olmuş olacaksınız demektir ki bu az bir kazanç değildir. 

 

Yine piyasada nüzul sırasına göre derlenmiş meallere rastlayabilirsiniz. Bunlar da okunabilir ancak meal yazarlarının niyeti, maksadı, garazı, kişisel ufku gibi faktörlerin metni etkilediği unutulmamalıdır. Bu konuda dikkatli olunmalıdır. Bu dikkatli olma durumu zaten caddede yürürken, TV izlerken harama bakmamak, hazır yiyecek seçerken dinen mahzurlu bir katkı içerip içermediğine dikkat etmek gibi hayatın içinde olan realitelerdir. 

 

Peki meal okurken hangi gerekçelerle dikkatli olunmalıdır?

 

Daha önce de vurguladığımız gibi mealler Kur’an’ın asliyetini, belagatini, bütüncüllüğünü tam olarak yansıtamaz. Bu, bütün metinler için tercümenin doğasından kaynaklanan bir realitedir. Kur’an için ise daha fazla geçerli bir realitedir.

 

Meal yazarının kişisel bilgisi, görgüsü, niyeti, maksadı, ufku gibi değişkenler de mealleri etkileyecektir. Örneğin bir açıklamalı meale bakarsınız, İslam’ın amelî yönü yokmuş, sadece kalp hayatından ibaretmiş gibi bir görüntü ortaya çıkabilir. Bir başka meal-tefsire bakarsınız, İslam’ın esas olarak savaşmayı emrettiğini, eğitim, aile, güzel ahlak, ekonomi gibi alanlardaki tavsiye ve emirlerinin geri planda kaldığını görürsünüz. Bunda dönemsel şartların etkisi de olabilir. Örneğin Mısır’ın bağımsızlığını kazanmaya çalıştığı dönemde Kur’an’ın savaş ayetleri daha bir ön plana çıkarılmıştır. Bir kısım Mısır uleması da bu ayetleri ön plana çıkarmış ve insanları bu yönde teşvik etmek istemişlerdir. Kendi niyetleri ve dönemsel şartlar açısından bir dereceye kadar mazur görülebilecek bu davranış bütün dönemlere ve coğrafyalara genellenmeye kalkılınca elbette ki sorunlu bir davranış olacaktır ve İslam, Kur’an yanlış anlaşılıp yanlış aksettirilecektir.

 

İşin bu kısmında bir alt başlık daha açmak zorundayız: Meal ve tefsirleri bizzat Kur’an’ı anlamak için okumak ya da meal ve tefsir yazarlarının ne dediklerini anlamak için okumak arasındaki fark…

 

Her şeyden önce meal ve tefsir kitapları okunurken “Burada Kur’an-ı Kerim anlatılıyor.” niyeti ve hürmeti, diğer yandan da “Bu meal ve tefsir yazarının kendi ufku ve niyeti meali-tefsiri etkilemiş olabilir.” düşüncesi ve dikkati bir arada, birbirine paralel bir şekilde yer almalıdır. 

 

Her ikisini birden hatırda tutmakta zihnen zorlanacaksanız, örneğin Elmalılı mealine-tefsirine bakarken “Elmalılı Hamdi ne demiş?” diye değil “Kur’an-ı Kerim ne demiş?” seviyesinde olmak gerekecektir. Yani o meal veya tefsiri okumanın amacı Elmalılı Hamdi’yi değil Kur’an’ı anlamak, Allah’ın bize ne söylediğini öğrenmeye çalışmaktır. Bundan sonraki seviyede ise “Ben nihayetinde çok âlim de olsa belli bir zaman ve zeminde, belli bir kültürde yaşamış bir insanın yazdığını okuyorum. Bu Kur’an-ı Kerim’i tam yansıtmayacaktır.” deyip o zihinsel dipnotla okumalısınız ve okumalıyız. Böylece seviye seviye, adım adım, normal ve genel olarak anlaşılacak manadan daha geniş anlaşılacak manaya, zaten bildiğimizi tasdik edecek manadan henüz bilmediğimizi öğretecek bir manaya, bizim anladığımız, ashabın anladığı, ashabın büyüklerinin -Hz. Ebubekir’in, Hz. Ali’nin, Hz. Ömer’in, Hz. Osman’ın, Abdullah b. Mesud’un, Abdullah b. Abbas’ın- anladığı ve derken Efendimiz’in (sav) anladığı (bunun ötesi artık yoktur, burası geçilemez) manada anlamak yolu inşallah açılacaktır. 

 

Allah’tan dileriz ki yollarından bir veya birden çok yolla bize Kur’an-ı Kerim’in manalarını açsın. Kur’an’ın sırlarını anlamayı bizlere nasip etsin. Âmin.

 


1 ) Maide, 51

2 ) Al-i İmran, 199

3 ) Al-i İmran, 113-114-115

4 ) Ankebut, 46

5 ) Hariciler, Sıffin savaşının sonlarında Hz. Ali’nin hakem tayinini kabul etmesi nedeniyle bunun “Hüküm ancak Allah’a aittir” (En’am 57) ayetine göre küfür olduğunu, Hz. Ali’nin ve taraftarlarının da kafir olduklarını iddia etmişlerdir.

6 ) Bu sitelerden bazıları şunlar;

https://www.kuranmeali.com/Fihrist.php

http://kuranfihristi.net

https://www.kuranvemeali.com/fihrist

https://kuran-ikerim.org/fihrist