Takke, sarık ve cübbe
Soru: Sarık, cübbe gibi kıyafetler sünnet midir? Yoksa Efendimiz’in (sas) o günün şartlarına göre giyindiği kıyafetler midir? Ayrıca sarıkla kılınan namazın sarıksız kılınan namazdan yetmiş kat daha fazla sevabı olduğu doğru mudur? Takkeyle namaz kılmak takkesiz namaz kılmaktan daha mı sevaplıdır?
Cevap: Sünnet kavramı sözlüklerde “gidilen yol, yöntem, uygulanan örf, adet ve gelenek, örnek alınan uygulama” gibi anlamlara gelir.
İslami ilimler literatüründe sünnet kavramı teknik olarak Efendimiz’in (sas) sözleri, fiilleri ve bazı olaylar karşısında susmasının ifade ettiği onaylar anlamına gelmektedir.
Pratikte veya günlük kullanımda ise sünnet, çok geniş bir anlam yelpazesine sahiptir. Yemek tabağını tamamen bitirip kalıntılarını da ekmekle sıyırmak işlemine “sünnetlemek”, erkek çocuklarının geçirdiği ameliyata da “sünnet olmak” denilir. Ancak pratik kullanımın dışında sünnet kavramı yine dini terminolojinin günlük kullanımında “Efendimiz’in yaptığı her şey” anlamına sahiptir. Dolayısıyla Efendimiz’in (sas) örneğin sabah namazının farzından önce kıldığı iki rekât namaza veya abdest alırken ağza su vermesine sünnet denildiği gibi sarık sarmasına, misvak kullanmasına ve benzeri uygulamalarına da sünnet denilebilmektedir. Bu manadaki “sünnet” kavramı yaptırım açısından farz veya vacipten daha alt seviyededir.
Hemen dipnot olarak belirtelim ki: Efendimiz’in (sas) örneğin yemeğe Besmele ile başlanmasına dair açık bir beyanı ve bu yönde kendi uygulamaları vardır. Bu tavsiye beyanına teknik açıdan farz denilemeyeceği için sünnet denilmiştir. Ancak diğer yandan Efendimiz’in (sas) bir konudaki tavsiyesinin kıymeti başkadır ve o tavsiyeler de çok ama çok önemlidir.
Sonuçta bu kadar geniş anlam içeriğine sahip olan, çok fazla anlama gelen bir kavram hakkında hüküm bina etmek zordur. Çünkü insanlar aynı kavramdan farklı şeyler anlayabilmektedirler.
Bu noktada gelenekte sünnet kavramı “Efendimiz’in yapageldiği herhangi bir davranış” olarak anlaşılınca Efendimiz’in yapageldiği her davranışın taklit edilmesinin sevap olup olmadığı hususu ayrıca düşünülmesi gereken bir mesele hâline gelmektedir.
Bu konu hakkında daha detaylı bilgi için “Sünnet Kavramı Üzerine” yazımızı inceleyebilirsiniz.
Sarıkla İlgili Hadisler ve Uygulamalar
Kur’an’da sarıkla ilgili bir ifade yer almamaktadır. Hadis kitaplarında ise doğrudan veya dolaylı olarak sarıktan bahsedilen pek çok rivayet vardır.
Örneğin zemin aşırı sıcak iken sarık üzerine secde edilebileceği, ihramlıyken sarık sarılmaması, abdest alırken sarık üzerine meshedilmesi, Mekke fethinde Efendimiz’in siyah bir sarık sarması gibi konular hadis kitaplarında aktarılmıştır.1
Ancak dikkat edilirse bu rivayetlerin hiçbirisi namaz kılarken veya gündelik hayatta sarık sarmanın dini açıdan fazileti veya sevabı hakkında değildir.
“Bizimle müşrikler arasındaki fark, başlıklar üzerindeki sarıklardır.”2 şeklinde Tirmizi’de bir hadis yer almaktadır ancak bu hadis alimler tarafından zayıf görülmüştür. Dolayısıyla herhangi bir konuda delil teşkil etmemektedir.
Sahihlik açısından muteber kabul edilen hadis kitaplarında yer almayan ancak ikinci derecedeki hadis kaynaklarında bulunan hadislere gelince:
-Sarıkla kılınan namazın sarıksız kılınan namazdan 70 kat daha faziletli sayılması,3
-Sarık sarmanın kişinin vakarını artıracağı,4
-Sarığın meleklerin siması ve nebilerin sünneti olduğu,5
gibi rivayetlerin ise zayıf veya uydurma oldukları konusunda alimler arasında fikir birliği vardır.
Söz konusu rivayetler, sahabe uygulamaları ve alimlerin konu hakkındaki değerlendirmeleri sonucunda sarıkla namaz kılmanın hükmü veya fazileti konusunda üç farklı yaklaşım bulunmaktadır:
Birinci Görüş: Sarık sarmak ve sarıkla namaz kılmak sünnettir. Bu konudaki rivayetler her ne kadar zayıf ya da uydurma da olsa Müslümanların bu konudaki uygulamaları ve rivayetlerin birbirini desteklemesi bunun sünnet olduğunu göstermektedir.
İkincisi Görüş: Allah Rasulü’nün (sas) günlük hayatında sarık sarması Onun içinde yaşadığı toplumun örf ve geleneğine uymasıyla ilgilidir. Ancak sarıkla namaz kılmanın faziletiyle ilgili rivayetler bunun dini açıdan teşvik edildiğini göstermektedir. Dolayısıyla namaz kılarken sarık sarmak sünnettir.
Üçüncü Görüş: Sarık; kültür, görenek ve iklim şartları nedeniyle ortaya çıkmış bir kıyafettir. Ayrıca sarık, İslam öncesinde de kullanılmıştır. Sarıkla namaz kılmanın fazileti hakkındaki hadisler arasında sahih hadis yoktur. Bu konudaki hadislerin hepsi ya zayıf ya da uydurmadır. Dolayısıyla sarık sarmanın dini açıdan bir değeri yoktur.
İlk iki görüş hakkında dikkat çeken nokta şudur: Bu iki görüşe göre de namazda sarık sarmanın faziletiyle ilgili sahih bir hadis yoktur. Önemli olan bu konuda sahih bir hadis olması değil zayıf veya uydurma hadislerin birbirini desteklemesi ve Müslümanların uygulamalarıdır. Bu görüş tartışmaya açıktır. Çünkü bir konuda onlarca hatta yüzlerce uydurma hadis de bulunsa bu durum o konunun sünnet olduğuna bir delil oluşturmaz.
İbadetlerde Erkeklerin Başlarını Kapatmalarının Manası
Erkeklerin namazda veya namaz dışında başlarının kapalı olması kültürümüzde tevazu ve edep göstergesidir. Bazı yerlerde ise başını tamamen açık bırakmak kendini zelil kılma ifadesidir.
Örneğin bir yağmur duasına çıkıldığında kulun Allah’a karşı kendi küçüklüğünü, zilletini, acz ve fakrını göstermesinin bir alameti olarak takke veya sarık çıkarılarak yere konabilir. Efendimiz de (sas) ihramlı iken gömlek ve sarık giyilmemesini istemiştir. Hatta öncelikle terlik giyilmesini, terlik bulamayanın mestlerini (ayakkabı) giyebileceğini söylemiş, onların da topuktan aşağısını ayırmalarını istemiştir.(6) Çünkü ihram kıyafeti müminin Allah karşısındaki aczinin, fakrının, zilletinin, kulluğunun bir göstergesidir.
Ancak ihramlı olma dışında ibadetlerde ve dualarda başı kapalı tutmak da bir edep, saygı ve disiplin göstergesidir.
Diğer yandan “Ey Ademoğulları! Her namazda mescide giderken süslerinizi/güzel elbiselerinizi giyinin!”(7) ayeti ile de namaz esnasında setr-i avretin, yani giyinik olmanın, bunun da ötesinde uygun bir şekilde giyinik olmanın önemi işaret edilmiştir. Bu ayet geleneksel tefsirlerde setr-i avret bağlamında ele alınsa da ayetin özellikle bayram, teravih veya Cuma namazlarında olduğu gibi günlük vakit namazlar için de temiz ve uygun giyinilmesine işaret ettiği söylenmelidir.
Bu bağlamda Allah Teala’nın huzuruna çıkmak manasına gelen namaz için insanın uygun giyinmesinin, bu giyime ek olarak tevazu, saygı, edep veya disiplin açısından da takke takması veya sarık sarmasının fazladan bir sevabı olduğu söylenebilir. Ancak bu sevabın “70 kat” gibi sahih bir hadiste geçmeyen ibarelerle anlatılması da makul görünmemektedir.
Ayrıca bunun, yani namaz kılmak için takke veya sarığın şart olmadığı da unutulmamalıdır. Hatta ev içinde kılınan namazlarda küçük çocuklar veya gençler evin içinde kılınan namazları öncesinde ayrıntılı hazırlıklar yapılan, uzun tutulan ve ardından dakikalarca tesbihat yapılan namazlar şeklinde görmeleri halinde namaza karşı bir çekingenlik duymaları da mümkündür. Böyle bir ihtimal de unutulmamalıdır. Elbette bu ihtimale binaen özellikle takkesiz-sarıksız namaz kılınmalıdır ve namazlar kısa tutulmalıdır denilemez ancak namazla yeni tanışan nesillere bu meselenin şart olmadığı da hissettirilmeli veya anlatılmalıdır.
Namazı günlük hayatın içine tam manasıyla dahil etme, bir açıdan pratikleştirme adına her zaman uzatmamak, ayrı ve özel kıyafetler giymemek de belli faydalara sahiptir denilebilir. Fakat mizaca veya başka değişkenlere bağlı olarak da bir insan “Ben Allah’ın huzuruna çıkıyorum, elbette özel giyineceğim, ekstra hazırlık yapacağım.” diyebilir.
Elbiselerin İnsan Üzerindeki Etkisi
Giyinmenin ve kıyafet seçiminin hem bireysel hem de toplumsal yönleri vardır. Böylece giyim ve bu konudaki tercihler bireysel açıdan psikolojimizi, toplumsal açıdan da sosyolojimizi etkilerler veya onlardan etkilenirler.
Üniforma, takım elbise gibi eğitim veya herhangi bir iş kolu açısından zorunlu kıyafet türleri dışında herhangi bir andaki psikolojik durumumuz o andaki giyim tercihimizi yakından etkileyecektir. Hatta pek çok asker veya memur bu psikolojik etki nedeniyle üniformaları veya takım elbiseleri üzerinde, yasal sınırlar içinde kalacak küçük oynamalar yapabilmektedirler. Bu durum psikolojik modun kıyafet tercihi üzerindeki etkisidir. Aynı şekilde kıyafet tercihleri de anlık psikolojik modlarımız üzerinde etkilidir. Yeni bir giysinin insanı farklı ve olumlu hissettirmesi veya tüketim toplumunun çarpık bir geleneği olarak depresif anlarında daha fazla giyim alışverişi yapanlar bu duruma örnek verilebilir.
Diğer yandan bazı kıyafetlerin insanı belli türden işleri yapmaya yönlendirmesi gibi bir durum da söz konusudur. Kişisel veya mizaca dayalı farklılıklar mahfuz olmak üzere; örneğin evden çalışanların evin içinde pantolon giydiklerinde eşofman veya pijama giydikleri zamanlara göre daha verimli çalışmaları mümkündür.
Bu bağlamda namaz kılarken cübbe giymenin veya sarık sarmanın ekstra bir sevabı olup olmayacağı tartışılabilir. Hatta bunların fazladan bir sünnet sevabı getirmeyeceği, en fazla namazda konsantrasyona hizmet edeceği de iddia edilebilir. Ancak; “Allah Teala’nın huzuruna çıkıyor olma”, “kulluğunun bir nişanesini ortaya koyma”, “Günlük uhrevî görevlerini yerine getirme” gibi motivasyonlar açısından cübbe giymenin de sarık sarmanın da kendine özgü bir anlamı vardır. Takke, sarık veya cübbenin sünnet olup olmaması hususu bir yana, insan psikolojisinin realitesi açısından etkili oldukları veya olacakları da şüphesizdir. Tabii ki bu durum kişiden kişiye değişebilir ve bunun formel bir zemine oturtulması, bir yasa maddesi kuruluğunda ele alınması her zaman doğru olmayabilir. Ancak genellikle takkeyle kılınan namazın takkesiz kılınandan, sarıkla kılınan namazın da sarıksız kılınan namazdan daha iyi olacağı, en azından o anda yapılan işe (namaza) daha fazla konsantre olmayı sağlayacağı söylenebilir.
1 ) Buhari, Salat, 23; Müslim, Taharet, 81; Ebu Davud, Libas, 25
2 ) Tirmizi, Libas, 41
3 ) Deylemi, Taç, I/169
4 ) Mecmauz-Zevaid, V/19
5 ) Taberani
6 ) Buhari, Hac, 21; Müslim, Hac, 1
7 ) A’raf, 31