Hayat boyu imanlı yaşayıp son nefeste imansız gidilir mi?
Soru: Hayat boyu imanlı yaşayıp son nefeste imansız gidilir mi? Hayatının sonuna kadar imanlı yaşayıp son nefeste imanı kaybetmeye dair bir şeyler okuduğumu hatırlıyorum. İman böylesine dinamik bir şey midir? Eğer öyleyse neden genel performans değil de son nefesimizde ne olduğu önemli? Bu bir haksızlık değil mi?
Cevap: O okuduklarınız bir yönü doğru bir kavramın yanlış anlatılması ve başka bir konudaki hadisin kontekst dışı kullanımıdır.
İman, zamanla ve çabayla terakki ettirilen, insanın iradesini kullanması sonucu Allah’ın fazlı ile gelişip büyüyen bir inanma biçimidir. Bir anda kaybolup gitmez. Kelime-i şehadet kısa sürede söylenen bir şey olsa da iman etmek uzun bir sürecin sonunda olur. İmanın kalpte yerleşip kök salması çokça amele, tefekküre ve eyleme ihtiyaç duyar.(1)
O yazarların “son nefeste imanlı gitmek” konusunu gündeme getirerek anlatmak istedikleri hakikati izah etmeye çalışalım.
İnsana zarar veren beşerî eğilimlerden biri, insanın o anda elinde olan şeyi ebedi elinde tutacağını sanmasıdır. Kişi, bu nedenle gaflete düşer, yapması gerekenleri yapmaz; elindeki nimeti de kaybeder. Mesela sağlıklı iken sağlığını ebedi zanneder, onu koruması için kaçınması gereken zararlı şeylerden kaçınmadığı gibi; yapması gereken egzersiz, diyet gibi şeyleri de tembellik ederek yapmaz, böylece sağlığını kaybeder.(2)
Mesela henüz görüşme aşamasında iken insan; müstakbel eşine karşı bakımlı olur, yumuşak konuşur, anlayışlı davranır; evlendikten sonra kendini garantide hissettiği için kabalaşır, bakımını yapmaz. Böylece eşini ya boşanma ile kaybeder ya da evliliğinin huzur ve mutluluğunu yitirir.
Evet, elinde olan nimeti garantilemiş hissedip sorumluluklarını boş vermek o nimetin kendisini veya kalitesini kaybetmeyi netice verir.
İşte bu açıdan insan imanlı olma ve mümin kalmayı da garantide hissetmemeli; eğer onu muhafaza etmek ve geliştirmek için gerekenleri yapmazsa, hemen olmasa da zamanla imanını kaybedebileceğini unutmamalıdır.
Yüce Kitabımız'da geçen ““Ey iman edenler! İman edin!” (4) emri “İmanınızı hayatınızın tamamına yayın; imanınız üzerinde sebat edin ve her gün, her an imanınızı yenilemeyi unutmayın, imanınızı kaybetme endişesini son nefesinize kadar diri tutun.” gibi manaları da içermektedir.
Hasılı, bu konuyu anlatarak son nefeste imanlı gitmekten bahsedenler “gelecekte” anlamında “son nefeste” diyorlar; yoksa “Tüm hayat manasız, itibar son nefesedir.” anlamı yanlıştır.
Efendimiz'e (sallallahu aleyhi vesellem) soruyorlar: “Birkaç kere iman edip, dinden çıkıp, tekrar iman eden.. insanın durumu nedir?” Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) cevap veriyor: “Ölürken hangi hâlde ise öyle kabul edilir, mümin ya da kafir…” diye cevap veriyor.
Soru kısmı alınmadan, sadece Efendimiz'in (sallallahu aleyhi vesellem) bu soruya cevap vermek için ifade ettiklerinin nakledilmesi sonucu “tam ölme anında iman etme” kavramı kültüre yerleşmiş, hatta son nefeste “la ilahe illallah” demek çok önemli görülmüştür. Oysa ne Efendimiz'in(sallallahu aleyhi vesellem), ne dört halifenin, ne de vefat anını bildiğimiz sahabenin çoğunluğunun son sözleri kelime-i tevhiddir.
Yanlış anlaşılmasın, kelime-i tevhid her zaman güzeldir; yaşarken veya ölürken.(4) Burada sadece,
i) kendini garantide hissetmeme
ıı) birkaç din değiştirmiş bir insanın en son hâlinin itibara alınması konseptlerinin hangi hâle gelmiş olduğunu ifade etmeye çalıştık.
Evet, maalesef ki din anlayışımızda ezbere olan ve gelenek içinde anlamını yitirmiş çok şey var…
1) Hucurat, 14
2) https://sunnah.com/bukhari:6412
3) Nisa 136
4) İbn Mâce, Sünen, Edeb, 55.