Namazda Hangi Rekatta Olduğunu Unutmak
Soru: Namaz kılarken namaza konsantre olmakla çok zorlanıyorum. Sürekli hangi rekâtta olduğumu unutuyorum. Acaba namaza konsantre olmak, daha iyi bir biçimde namazlarımı eda edebilmek için neler yapmam gerekir?
Cevap: Bu konuda öncelikle vitamin ve mineral eksikliği yahut nörolojik problemler gibi tıbbi sorunların olup olmadığı bilinmelidir. Özellikle B12 ve D vitaminlerinin eksikliği unutkanlık ve dikkat dağınıklığına neden olur. Ayrıca namazdaki unutkanlık veya dalgınlıkların namaz dışında da olup olmadığını kontrol etmek, varsa da derecesine göre tıbbi yardım almak gerekebilir.
Ayrıca bireysel veya toplumsal anlamda insan, hayatında önemli bir süreçten geçiyorsa, örneğin bir yakını yoğun bakımda ise yahut ülkesi savaş hâlinde ise bu tip harici durumlar da insanlarda dikkat dağınıklığı, unutma gibi bilişsel sorunlara yol açabilir ve bu sorunlar uzun süre devam edebilir. Böylesi durumlarda bir vitamin eksikliği veya sinirsel problemler olmasa da bilişsel sorunlar yaşanabilir.
Bu gibi durumlarda genel kaide şudur: Bir insan kıldığı namazın kaçıncı rekatında olduğunu hayatında ilk defa unutmuş ise bu namazı yeniden kılmalıdır. Uzun aralıklarla, örneğin ayda iki defa veya üç ayda beş defa olmuşsa bunlar da yeniden kılınmalıdır. Ancak bu unutma sık sık oluyorsa “zann-ı galip” dediğimiz durum üzere hareket edilmelidir. Zann-ı galib, kuvvetli zan veya güçlü kanaat demektir. Buna göre hangi rekâtta olduğunu tam hatırlamayan bir insan “İkinci rekâtta mıyım birinci rekâtta mı?” diye şüpheye düşmektedir ancak ikinci rekâtta olma ihtimali daha güçlüdür. Bu durumda ikinci rekâtta olduğunu varsayıp ona göre devam etmelidir. Ancak zann-ı galib de oluşmamışsa, kişi az olan rekât sayısını esas almalı ve namaza kaldığı yerden devam etmelidir. Örneğin “İkinci rekâtta mıyım birinci rekâtta mı?” diye düşünen insan birinci rekâtta olduğunu, "Üçüncü rekâtta mıyım dördüncü mü?” diye düşünen bir insan da üçüncü rekâtta olduğunu düşünmeli, namazını buna göre tamamlamalıdır. Ayrıca, en az rekâtı esas alıp namazına devam eden kimse namazın geri kalanında tahiyyat için oturması gerektiğini düşündüğü her rekâtta oturmalıdır. Böylece farz/vacip olan oturuşu da terk etmemiş olacaktır. Daha doğrusu geleneksel fıkıh literatürümüze göre rekât sayısı konusunda şüpheye düşüldüğünde namazı kılan kişi en az rekât sayısını esas alıp namazına devam ederken her rekâtta oturmalı, tahiyyatı okumalıdır. En son oturuşta ise sehiv secdesi yapmalıdır.
Diğer yandan, bu konuda bir insanın kendine haddinden fazla yüklenmesi, şüphe ve kararsızlığının içinde boğulup gitmesi doğru değildir. Aksi hâlde bu durum vesveseye dönüşecektir. Ancak sıradan şüphe de olsa vesvese de olsa bu durumda yapılması gereken basit ve uygulanabilir önlemleri aldıktan sonra gerisine aldırmamaktır. Zaten vesvesenin en önemli ilacı dua, ikincisi de ona aldırış etmemektir.
Basit ve uygulanabilir önlemler ise şunlar olabilir:
- Namazda hangi rekâtta olduğunu sık sık unutan bir insan eşinden, çocuklarından veya bir yakınından namaz kılarken kendisini gözetlemesini isteyebilir. Eğer gerçekten rekât sayılarını tam kılıyorsa ondan sonraki kılacağı namazlarda da bu şüphelere aldırış etmemelidir.
- Ayrıca, zaten yıllardır namaz kılan bir insan büyük ihtimalle mekanik bir biçimde rekatları tam olarak kılıyor demektir. Klavye tuşlarına bakmadan yazı yazmak, otomobilin vitesini değiştirirken aracın kaçıncı viteste olduğunu kontrol etmemek cinsinden alışkanlıklar genellikle mekaniktir. Yıllarca namaz kılan bir insan da belli bir dönem için rekat sayılarını unutacak kadar vesveseye düşmüşse, şuurdan bağımsız yerine getirdiği mekanik namaz hareketlerini büyük ihtimalle usulüne uygun yerine getirmiştir. İnsan bunu da düşünüp vesveseye kendini kaptırmamalı ve kendine fazlasıyla yüklenmek gibi hatalara düşmemelidir.
- Son olarak; rekât sayılarını, hangi rekâtta olduğunu sürekli unutan bir insan hiçbir şekilde namazı yeniden kılmaya kalkmamalıdır. Bu ne takvadır ne sünnete uygun bir davranıştır. Böyle davranışlar şeytanın da işini kolaylaştırmak hatta şeytanın oyuncağı olmak anlamına gelebilir.
Bir hadiste Efendimiz (sas); “Biriniz namazın rekatında şüpheye düştüğünde şüpheyi atsın ve şüphesiz bildiği rekâtı üzerine hareket etsin. Eğer namazı tamam ise fazla kılınan rekât nafile olur. Eğer noksan kılmış ise o rekât, namazı tamamlamak için olmuş olur. Namazın sonunda yaptığı iki secde de şeytanın burnunun toprağa sürünmesi için olmuş olur.”1 buyurmuştur.
Görüleceği üzere bu hadis-i şerifte Efendimiz (sas) rekât sayısı konusunda şüpheye düşen Müslümanın ne yapması gerektiğini açıkça söylemiştir. Konuyla ilgili diğer hadisler de benzer hususları dile getirmektedir. Bu durumda yapılması gerekenler arasında namazın tekrar kılınması yoktur. Aynı durum abdest, oruç gibi diğer ibadetlerde gelen vesveseler için de böyledir.
1 ) Müslim, Mesacid, 88